Atilla Barsan – Muhteşem imparatorluk

Çok büyük bir imparatorluğun üzerine kurulmuş bir cumhuriyetin çocuklarıyız. Tarihimiz, altın sayfalarda yazılı birbirinden olağanüstü başarılar, fetihler ve özenilesi pek çok kahramanlık hikayeleriyle dolu. Biz ana babalar da çocuklarımızı ve gençlerimizi bu kahramanlık hikâyeleri ile büyütmeyi de ecdadımıza bir gönül borcu olarak addediyoruz.

Gündelik hayatın hay huyları içerisinde kendimize biraz zaman ayırdığımız vakitler çoğunlukla TV karşısında geçmektedir farkındaysanız. İzlenme oranı bu kadar yüksek olan TV, kendisini izlettirmedeki başarısını yayınlanan yapımlara borçludur hiç kuşkusuz.

Ben bir babayım. Ben de pek çoğunuz gibi bana Rabbim tarafından bahşedilmiş çocuklarımı bir nimet olarak addediyor ve onları yetiştirmede üzerime düşen vazifeleri yerine getirmeye gayret ediyorum. Çocuklarımın derslerine ve oyun oynayarak geçirecekleri zamanı TV karşısında harcamalarına karşıyım. Ancak kaçınılmaz olarak TV çocuklara da bir şekilde kendisini izlettiriyor birbirinden cazip ve albenili yapımlarla. Eşim de iyi bir TV izleyicisidir. Gördüğüm kadarıyla hanımlar TV karşısında boş zamanlarını değil, ev işi ve yemek dışında kalan bütün zamanlarını geçirmekteler. Son yıllarda yayınlanan dizilerin bu durumdaki payının çok fazla olduğunu düşünmekteyim. Ard arda her kanalda belki de günde 2-3 dizi yayınlanmakta. Tekrarlarını da düşünürsek günde en az 3 dizi izleyen bir insan bu dizilerden beynine akan başka hayatlar, karmaşık ilişkiler, hiç yaşanmayan ya da yaşanması normal şartlarda mümkün olmayan sosyal meseleler üzerinde kafa yormakta veya hayal dünyasına birer çamur damlası gibi düşen görüntülerle hayatına devam etmektedir.

Tv ye asla karşı değilim. Doğru ve güvenilir bilgi aktarımı ve genel hayata dair verdiği zihin açıcı örneklerle TV, hayatımızın olmazsa olmaz bir parçasıdır bana göre; Tv sayesinde her birimiz hiç görmediğimiz yerleri görüyor ve normalde oturduğumuz yerden ulaşamayacağımız bilgi vehaberleri edinebiliyoruz. Ancak, ne zaman TV bu işlevinin dışına çıkıp alternatif hayatlar sunmaya ve kişileri bir başka hayata özenir hale getirmeye, zihinleri olmadık gerçekdışı bilgilerle bulandırmaya başlamışsa o andan itibaren günlük hayatımızda TV nin yerini sorgulamak durumundayız.

Son zamanlarda peş peşe yayınlanan Türk dizilerinin ünü artık yurt dışına da taşmış durumda. Gün geçmiyor ki bir dizi oyuncumuz bir komşu ülkede meşhur olmasın. Magazincilerimiz için en büyük gelir kapısı olan, peşinde gece gündüz koştukları o ünlü bir komşu ülkeden bilinmedik görülmedik hayran kitlesini de peşine takmasın.

Ancak sanırım göz ardı ettiğimiz bir husus var; o ünlülerin şahsi hayatlarındaki tutarsızlıkları ve ahlaki yalpalayışlarını da göz önünde bulundurarak şu soruyu sormaz mı bir izleyici;  bunlar Türk dizileriyse biz kimiz? Biz Türksek, bu dizilerdeki insanlar kimler?

Yazıma konu seçtiğim bir dizi var, sözü bir türlü ona getiremiyorum, zira “reklamın iyisi kötüsü olmaz” deyiminden yola çıkarak son haftalarda o kadar çok konu edildi ki bir de ben meşhur etmeyeyim diyorum. Muhteşem Yüzyıl’dan söz ediyorum. Oyuncu seçiminden kostümlere, dans figürlerinden tarihi hatalara kadar bir dolu söz benim de dağarcığımda var. Ama dediğim gibi reklam olmasın şimdi durduk yere, söz etmeyelim yanlış bir bütünün yanlış olan her bir parçalarından. Atasına ve tarihine saygısı olmayan insanları bir muhatap gibi görmem de sözkonusu değil.  Ben sadece bir vatandaş olarak kendi tarihine bu kadar yabancı ve adeta tarihini karalamada ustalaşmış bu insanlar neden filmin adını “muhteşem” koymuşlar diye merak etmekteyim ilk günden beri.

“Rezil Yüzyıl”, “Utanılası Çağ”, “Yüzkarası Atalarımız” gibi bir isim koysalardı diziye çok daha uygun düşerdi bence.

Süleyman’ın, devrin şartları itibariyle zaten kendisine ait olan bir cariyeye bir efendi değil bir zampara gibi bakan bir padişah olduğu, hareminde dört dörtlük, saraylara layık hanımefendilerin değil, hadım edilmiş fingirdek harem ağalarının ve bir takım karanlık fikirli ecnebi aşüftelerin dolaştığı bir saray, fitne fücur dolu beyniyle o makama nasılsa çıkmış bir sadrazam, çok dil bilen ve düşünceleri bir türlü çözülemeyen devşirme bir arkadaş, hele hele taa ilk günden sarayda fırtınalar estirmeye ve bir çağı kapayıp bir başka ama sefih bir çağ açmaya azmü cezmi kast eylemiş bir “Hürrem” le bu nasıl bir imparatorluktur anlayabileniniz var mı? Estergon’lar, Zigetvar’lar acaba kimler tarafından fethedilmiş? Bu padişah olamaz, zira o haremden hiç çıkmıyor..

Anne rolündeki Nebahat Çehre Hanım, daha üzerinden Firdevs hanımlığı atamamış olmalı ki her saniyede kızını (oğlunu) bir yerlere yamamaya çalışan, evladını koruyor mu yeriyor mu belli olmayan ama asla bizim milletimizde bir örneği daha olmayan bir acaip “ana” olarak dizinin ihtişamını daha bir artırıyor sanki.

Ben sinema veya film eleştirmeni değilim. Ancak iyi bir gözlemciyim ve çok net bir izleyici hafızasına sahibim.

Birilerinin bu milleti yıkmak için çalışmalarına hiç gerek kalmayacak bu gidişle. Cahil ve gözünü para hırsı bürümüz film-dizi yapımcılarımızla Ali Fuat Paşa’nın Fransız Sefiri’ne dediği gibi “onlar dışarıdan(bu dizilerle) biz içeriden (oturup izleyerek)” muhteşem yüzyıllarımıza, muhteşem ecdadımıza gereken her türlü “iyiliği” yapmaktayız el birliğiyle.

Ben çocuğumun “baba, padişahlar ne zaman savaşa gider, cariye ne demek, o harem ağası denen adama (eliyle işaret ederek) bunu yapmışlar ya, bu ne demek?” gibi sorularına ne cevap vereceğimi henüz bilmiyorum. Bu kafa karışıklığından yola çıkarak bir izleyici diliyle derim ki; ne eleştirin ne de gizli reklam kabilinden orada burada lafını edin. O gün o saat geldiğinde sessizce kapatın TV’nizin düğmesini.

Siz kapamazsanız o kapamazsa nasıl durdurulacak bu dizilerdeki önü alınamaz yanlışlar?

Ben vatanını milletini ve geçmişini her şeyiyle kabul etmiş bir Türk vatandaşı olarak o gün o saatte TV’nin düğmesini kapatıyorum. Böylece bana bu topraklarda yaşama lüksünü miras bırakan ceddime az da olsa elinden gelen vefayı göstereceğim.

Sizin kararınız size kalmış..

Post Author:

2 thoughts on “Atilla Barsan – Muhteşem imparatorluk

    yoruum

    (February 1, 2011 - 8:04 am)

    Yürenee seliik yoruum eyi demişsiing… Ne adaar ureşseler de milletin deerlerini küçültemezleer… Sen meşur adamsın çok kez böyle yorumlarla medyaya çıkmışdırsın, bi de bu GS’ın haline bi barnak bassan diyoom… Hıııı ne diyoon ?

    admin

    (January 19, 2011 - 10:17 pm)

    Eline yüreğine sağlık Tük Milletinin hislerine tercüman olmuşsun
    Allah razı olsun.Ayrıca seni Gurbetteyimde görmek çok güzel.
    Hoş geldin.

Leave a Reply