Sahabinin büyüklerinden Ebû Hüreyre anlatıyor:
“Bir gün Mescid-i Nebevî’de oturuyordum. Bir hanım yanıma yaklaştı, oldukça üzüntülü ve sıkıntılıydı. Utana sıkıla:
– Ben zina ettim. Bu zinadan bir çocuğum oldu. Korktum, kimsenin durumumu öğrenmemesi için onu öldürdüm.
Buna rağmen hala tövbe edebilir miyim, diye sordu. Şaşkın bir o kadar da kızgındım:
– Gözü aydın olmayasıca, iyiliğe ulaşamayasıca, hayır tövbe edemezsin, diye çıkıştım. Kadın büyük bir üzüntü ve pişmanlık içinde yanımdan ayrıldı. Dışarı çıktığında bütün kalbi ile içtenlikle Rabbine yalvarmaya başladı.
NE KADAR YANLIŞ SÖYLEMİŞSİN
Sabah olunca namaz kıldıktan sonra doğruca Allah Resûlü (s.a.s.) yanına gittim. Fetva isteyen hanımdan bahsettim. Kadının bana söylediklerini ve benim ona verdiğim cevabı anlattım. Allah Resûlü (s.a.s.):
– Ne kadar yanlış söylemişsin. Sen hiç “… Ancak tövbe eden, iyi ameller işleyenler hariç, Allah onların kötülüklerini iyiliğe çevirir. Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir.” (Furkan suresi, 25/70) ayetini okumuyor musun, buyurdu.
Büyük bir hata yaptığımı anlamıştım. Üzüntü içinde mescitten ayrıldım. Medine sokaklarına daldım. Bütün evleri tek tek arayıp, kadını bulmaya çalıştım. Hiçbir yerde yoktu. Uzun süre aramama rağmen bir türlü bulamadım. Bir kötülüğe sebep olmaktan korkuyordum. Büyük bir kaygı ve endişe içinde geri döndüm.
RABBİME HAMD OLSUN
Hanım kendisini aradığımı öğrenmiş olacak ki ertesi gün tekrar yanıma geldi. Kadını karşımda görünce çok sevindim. Allah Resûlü (s.a.s.) ile aramda geçen konuşmayı anlatıp ayet-i kerimeyi okudum. Sevinçten gözleri parıldayan hanımın üzerinden büyük bir yük kalkmıştı. Çocuklar gibi seviniyordu.
– Benim için çıkış yolu yaratan Allah’a hamd olsun, diyerek, büyük bir heyecan, samimiyet ve sevinç ile secdeye kapandı.” (İbn Kesîr, Tefsir, 3/408)
BUGÜN GAZETESİ-ALİ İHSAN ER