Erdoğan, Habertürk televizyon kanalındaki ”Sansürsüz Özel” programına katılarak, soruları yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, medyadan durup dururken şikayetçi olmadığını ifade ederek, ”Biz diyoruz ki medya bu ülkeye yardımcı olsun. Medya bu ülkeye yardımcı olmuyor. Medya bir ülkede gerçekten güç. Bunu ben kabulleniyorum. Ancak medya bu gücünü hangi istikamette kullanıyor? Ülkenin kalkınması istikametinde mi, ülkenin entelektüel birikimini artırmak, bu istikamette mi? Yoksa çok basit çıkarları için bunu bir köşeye sıkıştırma aracı olarak mı kullanıyor? Bunların bir huyu var biliyorsun. İktidarları gelirler köşeye sıkıştırırlar, ondan sonra iyice köşeye sıkışınca iktidar en sonunda artık ‘Ne istiyorsun arkadaş’ der” diye konuştu.
Erdoğan, ”Bizim üzüldüğümüz bir nokta var. O da şu; bizimle işlerine geldiği zaman araları çok iyi ama bir anda bakıyorsun her şey değişiveriyor. ‘Bizden ne istiyorsunuz filan’. Biz sizden bir şey istemiyoruz. Allah aşkına bu kadar güzellikler yapılıyor. Şunları bir anlatın” dedi.
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine kendi dönemlerinde gemi inşaat sektörüne çok büyük destekler verdiklerini ve sektörün dünyada ilkler arasına girdiğini hatırlatarak, ”Şu uluslararası finans krizi olmamış olsaydı, şu anda bizim gemi inşaat sektörü çok daha farklı bir yerde olacaktı. Ama yeni yeni inşallah temenni ediyorum, biz de gayret ediyoruz, kendisini toparlayacak ve tekrar ilkler arasındaki yerini alacak” diye konuştu.
Bugün hastaneyi dolaşırken yatakları gördüğünü, hepsinin hareketli, otomatik olduğunu ifade eden Erdoğan, ”Sordum yerli mi yabancı mı? ‘Yerli’ dediler ve bir firma yok dediler, birkaç firma var. Tabi biz bu hastaneleri bol miktarda yapınca piyasa, talep artmaya başladı. Talep artınca benim girişimcim de yatırıma başladı. Bakın çok enteresan ve çok kalite, gayet güzel” dedi.
Erdoğan, hastanenin bugün kendilerinin gurur vesilesi olduğunu belirterek, kendi iktidarlarından önceki döneme ait ameliyathane ve ameliyat yatağı fotoğraflarını göstererek, ”Bunun özelliği ne biliyor musunuz, şimdi bu ameliyat yatağı, burada ameliyat yapılacak. Ama kendi kendine kalkamadığı için ayarlamasını burada gördüğünüz gibi şu takozlarla yapıyorlar. Altına takozlar falan sıkıştırılıyor” diye konuştu.
Ameliyathanelerin önceki halini ve şimdi geldiği noktayı da gösteren Erdoğan, şöyle devam etti:
”Bakın nereden nereye geldik. Şu andaki ameliyathanelerimizin hali. Bu kadar açık ara öndeyiz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun ameliyathaneleri bundan da kötüydü. Bakın bu kadar açık konuşuyorum. Bundan da kötüydü. Bizimkiler ise burada. Benim vatandaşım zaten bunları çok iyi biliyor. Batıda ne varsa şu anda bizde bu var.
Şimdi soruyorum yani buradaki değerlendirmeyi yaparken biraz insaf sahibi olmak gerekmez mi? Bunları bu iktidar gerçekleştirdi. Yani siz SSK’nın Genel Müdürlüğünü yapıyorsunuz ve benim ülkemin hastası inim inim inliyor. Hastaneye gidiyor, kuyrukta bekliyor, sonra doktor muayenehanesine çağırıyor. Parayı da alıyor. İlaç bir tanesi, iki tanesi var, diğerlerini eczaneden al. Şu anda bunların hepsi kalktı gitti. Şu anda kızaklarla hastaların getirildiği dönemden, o dağlara paletli ambulanslar çıkıyor. İşte bugün rakamlar verdim ben miting meydanında, koskoca Van’da iki tane, üç tane ambulans. Şimdi 50 tane, 60 tane, 70 tane ambulans… Buralara geldik. Bunları biz yaptık. 18 tane bizim şu anda helikopter ambulansımız var. 16 noktada duruyor bunlar. 2 tane jet ambulansımız var. Şimdi 3 tane daha geliyor, 5 tane jet ambulans. Bu adımlar bu şekilde atıldı. Türkiye modern bir ülke olmanın şu anda heyecanını yaşıyor.”
”HEDEFİMİZ DEMİR AĞLARLA TÜRKİYE’Yİ DONATMAK”
Başbakan Erdoğan, ”Ulaştırmada dev projeler yapılıyor, bununla ilgili neler söylemek istersiniz?” sorusu üzerine de demir yollarının durumunu haritalarla gösterdi.
Şu anda inşaatı devam eden ve programa alınan yüksek hızlı demir yolu hatları olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ”Ama bizim dönemimizde bitirdiğimiz Ankara-Eskişehir. Eskişehir-İstanbul hattı devam ediyor. Bu arada mesela MHP’nin seçim beyannamesinde Ankara-Konya hızlı tren hattı sözü var. Halbuki biz Ankara-Konya’yı bitirdik. Şimdi ben Konya mitingine inşallah onunla gideceğim, hedefimiz o. Tabi bu arada Sivas hattı yapılıyor. Onun çalışmaları var. Bütün bunlar bittiği zaman Erzincan, Kars’a kadar bunu devam ettirmeyi planlıyoruz” diye konuştu.
Hedeflerinin demir ağlarla Türkiye’yi donatmak olduğunu ifade eden Erdoğan, bunun yanında bölünmüş yollarda da iddialı olduklarını söyledi. Kendileri gelene kadar 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıldığını anlatan Erdoğan, ”8.5 yıllık iktidarımızda bizim yaptığımız bölünmüş yol miktarı 13 bin 600 kilometreye ulaştı. Hedefimiz ağustos sonuna kadar bunu 15 bine çıkarmak veya taş çatlasın yıl sonuna. Ama 2023’e kadar buna bir 15 bin kilometre daha ilave edeceğiz” dedi.
Türkiye’nin uçuş haritasını da gösteren Erdoğan, ”Geldiğimizde mevcut uçuş haritamız bu. Sadece Türk Hava Yolları tarafından 2 merkezden 25 noktaya 8.5 milyon yolcu taşınıyor. Tek şirket var, Türk Hava Yolları. Şimdi geliyorum bugüne. Bugün 7 hava yolu 7 merkezden 46 noktaya toplam 50.5 milyon yolcu taşınıyor. Aradaki fark 42 milyon. Şimdi bu fakirliğin alameti mi yoksa Türkiye’nin sınıf atladığının alameti mi? Türkiye sınıf atladı” diye konuştu.
”KIZININ DÜĞÜN DAVETİYESİ”
Başbakan Erdoğan, ”kızının düğün davetiyesini uçakla Ürdün Kralına gönderip göndermediği”nin sorulması üzerine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun dürüst bir siyasetçi olarak karşılarına çıkmadığını ve siyasetçi de olamadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu’nun Erzincan konuşmasında ”Hz. Ömer’in adaletinden bahsedeceksen, kendi kızının düğün davetiyesini devletin uçağıyla Ürdün’e göndermeyeceksin” dediğini hatırlatarak, ”Bizim araçlarımız uçak dahil, diğer araçlar dahil bu araçlar bizde zata tahsislidir. Adeta kendi aracınız gibi kullanırsınız, başka bir araç kullanmazsınız. Yasal düzenleme böyle” dedi.
Ürdün seyahatinin resmi olmadığını anlatan Erdoğan, uluslar arasında resmi, gayri resmi ziyaret ve çalışma ziyaretleri olduğunu dile getirdi. Erdoğan, davetiyeyi de çalışma ziyareti sırasında eşi ve kızının da bulunduğu bir üçlü görüşmede takdim ettiğini bildirdi.
”Her şeyi bitirdin de ailelere mi daldın” diyen Erdoğan, bazı belgeleri göstererek, 7 yıl önce olmuş bir olayın aslını belgelerle okuduğunu söyledi.
Erdoğan, ”(Hz. Ömer’in adaletinden bahsedeceksen, kendi kızının düğün davetiyesini devletin uçağıyla Ürdün’e göndermeyeceksin). Böyle bir şey yok. Bunun adı ne? Yalan. Onun için diyorum ki yürüyen yalansın. Neymiş dava açacakmış. Aç davanı, gerçek burada. Kendisini dürüst olmaya davet ediyorum. Dürüst olmayı öğrenecek, bize sataşa sataşa öğrenecek” dedi.
KILIÇDAROĞLU’NUN TELEVİZYONDA TARTIŞMA TALEBİ
Erdoğan, ”Kılıçdaroğlu’nun televizyon programı daveti”ne karşılık ne diyeceğinin sorulması üzerine ise ”Prim yapmak istiyor. Bu türler, bir şey yapmak istedikleri zaman prim yapmak için hep bu yollara başvururlar. Ben ‘Yalan rüzgarı’ ile mi çıkacağım?. Eğer çok meraklıysa ‘Yalan rüzgarı’nı yeniden oynatırlar, o da orada baş rolü oynar” dedi.
Siyasetin sertleştiğinin dile getirilmesi üzerine Erdoğan, siyasetin karakterinde bunun her zaman olduğunu söyledi.
Erdoğan, geçmiş dönemlerin hepsinde bunun var olduğunu bildirerek, ”Demirel’in merhum Özal’a söylediklerini unutmayın. Neler söyledi. Çankaya’dan nasıl indireceklerini yönelik hakaretleri vardı. Şimdi akıl veriyor” diye konuştu.
SİYASETTE ”KASET” OLAYI
”Siyasete kaset dinamiğinin girdiğinin” belirtilerek, görüşünün sorulması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
”Özele girilmemeli, doğru. Ama özeline. Özel, meşru olandır. Siz gayri meşru bir uygulamayı kendi özelidir diye veremezsiniz. Kaldı ki bizim bu toplumumuzun ahlaki değerleri var. Bu ahlaki değerler çerçevesi içerisinde olan bu işin özelidir. Ama gayri meşru, gayri ahlaki olanı kalkıp da özel diye gösteremezsiniz. Siyasetçisiniz, siz örnek alınması gereken insanlarsınız. Dolayısıyla örnek alınması gerekli olanlar, yaşam tarzlarına bu noktada çok daha dikkat edecekler. Hem aileyi tehdit eden yaşam tarzlarına, hem özellikle menfaat ilişkilerine bu noktada çok çok dikkat edecekler. Bunların meşru olanları, eyvallah. Ama gayri meşru olanlarını kimse özel olarak ifade edemez. Kaldı ki kaset olayını çıkaran biz değiliz. Kaset olayını kendileri çıkardılar. Kendileri çıkardıktan sonra bize fatura kesmek istediler.”
Erdoğan, ”AK Parti belden aşağı politikalarla bugüne kadar iş yürütmedi. Bu bizim değerlerimizin içerisinde yok. Böyle bir şeye de biz asla müsamaha etmeyiz, fırsat da vermeyiz” dedi.
Siyasetin kasetle şekillenmesine ”kesinlikle karşı olduğunu” vurgulayan Erdoğan, bu tür şeylerin dedikodusunun bile çirkin olduğunu kaydetti.
İNTERNET SANSÜRÜ İDDİASI
Başbakan Erdoğan, internetin sansürlendiğine dair iddialar olduğunun hatırlatılıp ”İnternetin sansürlenmesini mi istiyorsunuz?” şeklindeki soruya da ”İnternetin sansürlenmesi diye bir defa hükümet tarafından yapılan bir uygulama yok” karşılığını verdi.
İsteyenlerin filtreleri ilgili yerlerden isteyeceğini belirterek, ”Bu konuda bizim hükümet olarak, işi gücü bırakıp da bunlarla uğraşmak gibi bir derdimiz olabilir mi? Böyle bir şeye zaten bizim müsaade etmemiz mümkün değil. Hükümet olarak da asla. Bizim böyle bir ne hazırlığımız olmuştur, ne de böyle bir yöntem vardır” diye konuştu.
Erdoğan, internet olayının da AK Partiye saldırılması anlamına geldiğini ve bir yalan olduğunu vurguladı.
”YGS’de sonuna kadar beklediniz. Hiç konuşmadınız. Başkanına sahip çıktınız, Milli Eğitim Bakanına sahip çıktınız” denilmesi üzerine Erdoğan, ”İnandım ve inandığım gibi de çıktı. Yargıdadır diyorum bu. ‘Bir tane yavrumuzun hakkının zayi olmasına müsaade etmeyiz’ dedim. ‘Sonuna kadar takipçisiyiz’ dedim. Ne oldu? Yargı lehte karar verdi. Öbür taraftan kendileri açıklamalarını yaptı. Ben diyorum ki ikinci imtihana ha gayret. Burada da yine medya var. Medyada da bunu kimlerin sürüklediğini biliyorsunuz” dedi.
Erdoğan, ÖSYM’nin bağımsız bir kurum olduğunu ve YGS’nin de işlevi olduğunu belirterek, partinin bununla alakası olmayacağını anlattı. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
”Doğru cevaplara baktığınızda bir önceki yıla göre çok daha farklı, daha düşük ve aynı aileden aynı kişiler böyle bir şey söz konusu değil.
KPSS’ye bakıyorsunuz bir önceki yılın o KPSS’sinde, ki aynı aileden kişiler çözdü, ortada böyle bir şey varken o yönetim, bunlar tarafından böyle bir yargılanma sürecine tabi tutulmadı, onlara böyle yüklenilmedi. Ama şimdiki ÖSYM Başkanına bu şekilde yükleniliyor. Var mı aynı aileden birileri? Yok. Peki puanlamada veya çözümlerde ipuçları var mı? Yok. Sadece Artvin’den birisinin itirazıyla şu olmuş bu olmuş, neymiş şifreymiş. Kardeşim kopya var mı kopya. Önemli olan kopya. Kopya olmadıktan sonra burada kimsenin haksızlığa uğraması söz konusu değil. Ben bunu araştırdım. Kopya olmadığını öğrenince tatmin olduk.”
”Vicdanen rahatım diyorsunuz” ifadesine karşılık Erdoğan, ”Rahatım. Yargı da bu kararı verdi” diye konuştu.
Mağdur duruma düşen ÖSYM Başkanı’nın da dava açıp hakkını araması gerektiğini belirten Erdoğan, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere 1 milyon 700 bin gencin üstünden rant elde edilmeye çalışıldığını söyledi.
Erdoğan, ”Kim şampiyon olacak?” sorusuna da, iki kulübü de sevdiğini vurgulayarak, ”En başarılı olan kazansın” karşılığını verdi.
”KÜRT SORUNU TANIMI NEDİR DİYE SORDUĞUNUZ ZAMAN ORTAYA ÜÇ TANE KELİME ÇIKIYOR. NEDİR O? RET, İNKAR, ASİMİLASYON. ŞİMDİ AK PARTİ’NİN KİTABINDA NE RET VAR KÜRT VATANDAŞLARIMA KARŞI, NE İNKAR VAR, NE DE ASİMİLASYON VAR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Kürt sorunu tanımı nedir diye sorduğunuz zaman ortaya üç tane kelime çıkıyor. Nedir o? Ret, inkar, asimilasyon. Şimdi AK Parti‘nin kitabında ne ret var Kürt vatandaşlarıma karşı, ne inkar var, ne de asimilasyon var” dedi.
Bunlara benzer onlarca belge daha göstermenin mümkün olduğunu ifade eden Erdoğan, ”En önemlisi bunlardan Mem-u Zin. Mem-u Zin yasaklanıyor ve bu bizim dönemimize kadar yasaklı. Şimdi ise biz bunu Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından bastırdık ve şu anda Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları arasında piyasaya arz edildi” diye konuştu.
Düşüncenin, fikrin, hele hele böyle bir edebi eserin yasaklanmasını anlamanın mümkün olmadığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
”Şu anda bunu hem Kürtçe hem Türkçe, bu şekilde hazırladık. Öyle ki bizim ülkemizde sadece bunlar yasaklanmadı ki. İlmihaller yasaklandı, ilmihaller yani. Türkiye’de halkının tamamına yakını, yüzde 98-99’u Müslüman olan bir ülkede ilmihaller yasaklandı. Yine bunların hepsi Cumhuriyet Halk Partisi’nin tek başına iktidar olduğu dönemler. Ama şimdi dikkat ederseniz Kılıçdaroğlu, öyle bir şey ortaya koyuyor ki kendisini yeni CHP diye, işine geldiği zaman o şekilde takdim ediyor, işine geldiği zaman diyor ki biz Atatürk’ün kurduğu partiyiz. Hemen Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ü referans yapıyor.
Ben buradan tüm Kürt kökenli vatandaşlarıma ayrıca sesleniyorum, bakın bu yasağı koyanlar bunlar. Bu yasak ne yazık ki hala devam ediyor CHP zihniyetinde. Bunun önünü açan hangi parti oldu, AK Parti oldu. CHP‘nin koalisyonlara ortak olduğu biliyorsunuz. Yıllar oldu, o yıllarda en ufak bir ses yok ve bunlar yine aynen devam etti. Ama biz geldik, gelirken bizim programımıza aldığımız sözümüz vardı ve bu sözümüzün gereği olarak peyderpey, etap etap bu yasakları ortadan kaldırarak bugünlere geldik. Yapmamız gereken daha birçok şeyler olacak ve bu süreci aynı şekilde devam ettireceğiz. Çünkü bizim bir olayımız var, yani bunların ‘Kürt sorunu’ olayı deyip de gündeme getirdiği ve bizim partimizi kurarken 14 Ağustos 2001 programımıza aldığımız, adına ister ‘Doğu sorunu’ deyin, ister ‘Güneydoğu sorunu’ deyin, ister ‘terör sorunu’ deyin, ister ‘Kürt sorunu’ deyin, ülkemizde böyle bir vaka var dedik.”
Bunu 2005’te Diyarbakır’da da söylediğini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
”Ama bu 2005 miladı değildi bu işin. Bunun miladı, partimizin kuruluşuydu. O günden bugüne biz bu çalışmayı yapıyoruz zaten. Buna inandığımız içindir ki o zaman BDP diye de bir parti ortada yok. Bu tür iddialar filan falan yok ortada. Ama biz bugünden itibaren bu adımları attık ve peyderpey neticelerini aldık ve Kürt sorunu tanımı nedir diye de sorduğunuz zaman ortaya üç tane kelime çıkıyor. Nedir o? Ret, inkar, asimilasyon. Şimdi AK Parti‘nin kitabında ne ret var Kürt vatandaşlarıma karşı, ne inkar var, ne de asimilasyon var. Asimilasyon olsa, ret olsa, inkar olsa benim şu anda partimin grubumda 60’a yakın milletvekili olur mu Allah aşkına. Biz o bölgenin birinci partisi olur muyuz. Çok daha ilginci, benim kabinemin içinde şu anda aynı şekilde Kürt Bakan arkadaşlarım var. Çünkü aramızda bir dert yok, bir sıkıntı yok, biz gayet rahatız. Çünkü biz bir defa etnik milliyetçiliğe karşı olduğumuzu ta Afyon’dan yola çıkarken söyledik. Bölgesel milliyetçiliğe karşı olduğumuzu Afyon’da yola çıkarken söyledik. Dinsel milliyetçiliğe karşı olduğumuzu da yola çıkarken söyledik. Bunların hiç birinin bizim kitabımızda yeri yok. Çünkü biz 74 milyonu kucaklıyoruz. Çünkü bütün terör sorununun da, ülkemizin geleceğinin de anahtarının bu olduğuna inanıyoruz.”
”ÇÖZÜM ÜRETTİĞİNİZDE HEDEF HALİNE GELİYORSUNUZ”
”Eskiden özellikle Kandil’in yönettiği yayınlarda ya da İmralı’dan yönetilen yayınlarda nefret Türkiye Cumhuriyeti devletine yöneltilirken, şimdi AK Parti‘ye yöneltiliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz” şeklindeki soruya Başbakan Erdoğan, ”Bir defa diğer siyasi partilerin hedefe konmaması, devletin hedeften çıkarılması diye bir şey yok zaten. Çünkü sonunda devleti yöneten hükümetlerdir. Fakat AK Parti‘nin çözüm olduğu görüldü. Çünkü Kandil veya terör örgütü çözümsüzlükten besleniyor. Şimdi siz çözüm ürettiğiniz zaman hedef haline geliyorsunuz. Bunların elindeki bütün enstrümanlar alınıyor. Enstrümanlar alındıkça da bunlar boşa çıkıyor. Ne diyecekler bunlar gidip de benim Kürt kökenli vatandaşıma? Bu devlet veya bu hükümet veya AK Parti sana şunu getirmedi diyebilecek mi?” yanıtını verdi.
Eğitim ve sağlık alanında yaptıkları çalışmalardan örnekler veren Başbakan Erdoğan, ”Bunlar Güneydoğu’nun, Doğu’nun nereye geldiğini gösteriyor. Bunlar, bundan rahatsız oluyor. Çünkü eskiden sosyoekonomik yapıyı istismar ediyordu, geri kalmışlığı istismar ediyordu. Şimdi tek şey kaldı ellerinde, ben reddi nasıl işlerim, inkarı nasıl işlerim, asimilasyonu nasıl işlerim. Bunların şu anda tarzı, ideolojik bir siyaset. ‘Kültürel asimilasyon’ diyorlar. Şimdi bu da ortadan kalkıyor. Sokakta afişler Kürtçe.
Bunlar ellerinden alındıkça bakıyorsun daha da ileri gidiyor. PKK’nın ajansı MHP’yi övüyor, MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı da onları övüyor. Burası bir danışıklı dövüş. Burayı da anlamak mümkün değil. Bu tarz, tamamıyla her iki taraftan da şu anda AK Parti‘ye karşı bir tavır.”
”BÜTÜN MESELE GELİYOR İKİ ŞEYDE DÜĞÜMLENİYOR, HUZUR, GÜVEN”
Başbakan Erdoğan, ”Erbil’e birlikte gittik. Erbil sokaklarında insanların Türkçe konuşması, sanki Türkiye o tarafa taşmış gibi görünüyor. Bazıları bölünmüş bir Türkiye hayal ediyorlar. Halbuki Erbil, Türkiyeleşmeye başlamış. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?” sorusu üzerine, burada çok ciddi akrabalık bağları olduğunu söyledi.
Kuzey Irak ile münasebetlerdeki olumlu gelişmelerin daha da ileri noktalara gideceğini vurgulayan Erdoğan, ”Çünkü bizim tarihten gelen, keskin hatlarla belirlenmiş bağlar var. Onlar geçmişte biliyorsunuz pasaportlarını buradan alıyorlardı. Öyle bir durum var. Bütün mesele geliyor iki şeyde düğümleniyor; huzur, güven, ekonomik alanda istikrar. Bunları zaten tamamen oturttuğumuzda bizim Güneydoğu Anadolu bölgemizde de inanın ekonomik patlama olacaktır. Bak şimdi burada herkes işsizlik diyor, değil mi? İşsizliğin sebebi nedir? Ben Doğulu kardeşlerime, Güneydoğulu kardeşlerime, özellikle Kürt kökenli kardeşlerime sesleniyorum; birinci derecede bunun sebebi terördür. Çünkü güven ortamını ne yapıyor, terör tehdit ediyor. Bunu tabii yatırımcı, girişimci görüyor. Çünkü kendisi için güven ortamı arar yatırımcı, güven ortamı olmazsa oraya girmez. Güven ortamı olduktan sonra zaten istikrar başlıyor” diye konuştu.
”HERHALDE BAŞKA YERLERDE KULLANILIYOR, AZ PARA DEĞİL 17 MİLYON”
Erdoğan, ”Buraların yolları çok kötü, belediyeler ‘merkezi hükümet bize bir şey vermezse biz nasıl yapalım’ diyorlar” şeklindeki soru üzerine, ”Kesin, açık, net ispata davet ederim. Türkiye’de belediyeler en adil şekilde hakları neyse bu haklarını bizim dönemimizde alıyor. Kaldı ki buraların Van gibi, özellikle ekonomik noktada geri kalmış olanları da bir artı değer puanlamada yapıyoruz. Ama siz bu parayı yerinde kullanmaz da ideolojik bir siyasetle, eğer finans yönetimini başarısız bir şekilde götürürseniz, orada tabii ki bu işi başaramazsınız” dedi.
Erdoğan, ”Yüksekova Belediyesine şu anda giden para 17 milyon. Şimdi nereye gidiyor bu para veya kaç kişi istihdam ediliyor. Bütün bu olaylardan sonra ister istemez başka şeyler düşünmeye başlıyoruz” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, ”Başka şeyler düşünmeye başlıyoruz derken, kaçak olduğunu mu düşünüyorsunuz?” sorusuna, ”Muhakkak. Yerinde kullanılmıyor. Tabii yerinde kullanılmayınca herhalde başka yerlerde kullanılıyor. Az para değil 17 milyon. Benim belediyecilik anlayışımda muhasebat değil, finans yönetimidir, asıl olan. Eğer siz elinizdeki bordrolarla iş yürütmeye kalkarsanız, zaten o yürümez. İsraf ekonomisi içinde bunu değerlendirirseniz, orada batarsınız. Ama ‘verim ekonomisi için ne yapmam gerekir’ diye bunu iyi değerlendirirseniz, o zaman da buradan yatırımların yerinde yapılması, personelde mesela yüzde 30’u geçmemesi lazım. Tüm bütçe giderleri yüzde 30’u personele gitmeli, en fazla. Ama ben öyle belediyeler duyuyorum ki yüzde 100’ü bulanlar vardı, yüzde 100’ü aşanlar vardı. Borçlanarak 8 ay, 9 ay, 1 sene personelinin maaşını ödeyemeyen belediyeler var bu ülkede, hala var.”
”AK PARTİ’NİN İNDİRİLMESİ, AK PARTİ’NİN DÜŞÜRÜLMESİ, KİMLERİN ORTAK PAYDASINI TEŞKİL EDİYOR? BAKTIĞIMIZ AN BUNUN İÇİNDE MEDYA DA VAR. BİR KISIM MEDYA BURADA ROL ALIYOR. BUNU DA GÖRÜYORUZ”
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”12 Eylül’de CHP, MHP, BDP, TKP ve illegal örgütler bir araya geldiler mi? Geldiler. Evet-Hayır referandumunda hepsi ‘Hayır’da birleştiler, ‘Hayır’ dediler. Biz adeta burada tek başımıza mücadele verdik. Ama milletin bizim yanımızda olmuş olması yüzde 58’le ‘Evet’, 12 Eylül’de sandıklardan çıkmış oldu. Şimdi bundan sonraki sürece yönelik de yine benzer bir mücadele karşımızda. 12 Haziran’da bunlar aynı duruma düşmek istemiyorlar. Şu anda bu iletişim ağını diri tutmanın gayreti içindeler” dedi.
Erdoğan, Habertürk televizyon kanalındaki ”Sansürsüz Özel” programına katılarak, soruları yanıtladı.
Başbakan Erdoğan, Kütahya’deki depremle ilgili olarak ”Deprem haberi alınır alınmaz, başta Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek olmak üzere devreye girildiğini” belirterek, ”Biz Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun da Afyonkarahisar’da olması hasebiyle, kendisinin süratle Simav’a intikal etmesini söyledik. Kendileri hemen Simav’a intikal ettiler. Gece kendileri aslında sabaha doğru oradaydılar” dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
”Kızılay, tüm kurtarma ekiplerimiz, civar illerden kurtarma ekipleri hepsi oraya intikal ettiler. Burada iki vatandaşımız öldü, birisi binadan inerken maalesef rahmetli oldu. Bir diğeri kalp krizi 60 yaşlarında filan… Bir şöyle yaralananlardan sıkıntılı olan var. Diğer 60 civarında yaralı ayakta tedavi görerek onlar zaten bırakıldı. Şu anda tabii ağır hasar gören binalar var. Yani 2-3 binanın yan yattığı noktasında gelen bilgiler var. Ben TOKİ uzmanlarını ve Başkanını oraya gönderdim. Onlar orada gerekli tespitleri süratle yapacaklar.
Daha önce gerek Bingöl’de, gerek Elazığ’da, gerek Erzurum’da yani Türkiye’mizin değişik yerlerinde deprem sonraları yapmış olduğumuz kentsel dönüşüm, değişimi burada da eğer böyle bir durum söz konusu ise süratle bunun adımını atmayı planlıyoruz. Elazığ’da 8 ay gibi kısa bir sürede netice almıştık. Burada da eğer böyle bir durum varsa çok çok kısa bir zamanda netice alırız. Ben önce ölenlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralı kardeşlerime Allah’tan şifalar diliyorum. Ölenlerin ailelerine sabırlar diliyorum. ‘Milletimiz başı sağ olsun’ diyorum.”
Başbakan Erdoğan, ekip olarak işin takibinde olduklarını belirterek, ”Bundan sonraki süreçte Simav’da tabii ki düzenlemeyi nasıl yapacağımızdır. Ona göre yapıp, oradaki adımları atacağız. Yani oradaki kardeşlerimi hiç endişe taşımasınlar. Biz süratle oradaki müdahaleleri yaparız. Bugün de zaten Valiliğe gerekli olan maddi parayı aktardık, onların hesabına girdi. Orada hemen süratle gerekli mali yardımlar da oradaki vatandaşlarımıza yapılıyor” diye konuştu.
”AK PARTİ’NİN DÜŞÜRÜLMESİ, KİMLERİN ORTAK PAYDASINI TEŞKİL EDİYOR?”
”Daha önce yaptığı konuşmalarda yeni bir fay hattı tanımladığı ve ”Bu fay hattı Silivri’den başlıyor, Kandil’de bitiyor, Silivri-Kandil” sözleri anımsatılan Başbakan Erdoğan, ”Hala demek ki ayakta olan bir şeyler var. Bu yapı çökertilemedi anlamına mı geliyor?” sorusu üzerine, şunları kaydetti:
”Şüphesiz, şu anda tabii Türkiye’de bu işi tamamıyla bitirmiş olsak, şu anda terör gibi bir bela ülkemizin başında olmaz. Bunun biz ittifakını nerede gördük? 12 Eylül’de gördük. 12 Eylül’de CHP, MHP, BDP, TKP ve illegal örgütler bir araya geldiler mi? Geldiler. Evet-Hayır referandumunda hepsi ‘Hayır’da birleştiler, ‘Hayır’ dediler. Biz adeta burada tek başımıza mücadele verdik. Ama milletin bizim yanımızda olmuş olması yüzde 58’le ‘Evet’ 12 Eylül’de sandıklardan çıkmış oldu. Şimdi bundan sonraki sürece yönelik de yine benzer bir mücadele karşımızda. 12 Haziran’da bunlar aynı duruma düşmek istemiyorlar. Şu anda bu iletişim ağını diri tutmanın gayreti içindeler.
Roj TV’nin, MHP’ye methiyesi var. MHP’nin genel başkan yardımcısının onlara methiyesi var. Şu veya bu şekilde… Ne yapılmak isteniyor? Burası çok ilginç. Bunları düşündüğünüz zaman buralarda bir şeylerin döndüğü çok açık, net ortaya çıkıyor. AK Parti‘nin indirilmesi, AK Parti‘nin düşürülmesi, kimlerin ortak paydasını teşkil ediyor? Baktığımız an bunun içinde medya da var. Bir kısım medya burada rol alıyor. Bunu da görüyoruz. Bilinçli… Buna bilinçsiz diyebilir miyiz? Bunların hepsi feleğin çemberinden geçmiş. Nasıl bilinçsiz olsunlar? Bunu da çok akıllıca ve ustaca yapıyorlar. Ama ne kadar onlar ustaca bu işi yapmaya kalksalar da biz de tabii yıllarca onların bu oyunları karşısında piştik. Yani bazı şeyleri öğrendik.”
”ÇOK HİZMET YAPIYORUZ. BUNDAN DOLAYI MUTLUYUZ”
”Kirli bir ittifaktan bahsettiğini” belirten Erdoğan, ”Uzantıları var. Ben eskisi kadar güçlü olduğuna inanmıyorum. Eskisi kadar güçlü olsalar biz bu hizmetleri bu ülkede yapamayız. Çok hizmet yapıyoruz. Bundan dolayı mutluyuz” diye konuştu.
Erdoğan, ”Türkiye’nin 1,5 trilyon dolarını götürmüş bir yapı, sizce tamamen sökülüp atılabilecek mi?” sorusunu ise ”Şimdi yani bazı kalıntılar olabilir. Mesele, nereye biz geliyoruz, başarı oranımız nedir? Gecelik faizlerin böyle bu rakamlara çıkması diye bir şey. Bunlar artık tarih oldu” diye yanıtladı.
İktidara gelmelerinin ardından devletin borçlanma faizini düşürdüklerini, ancak bunu daha da düşürmeleri gerektiğini ifade eden Erdoğan, reel yatırımlardan para kazanılmasını, paradan para kazanma döneminin bitmesini istediklerini, bunun bedelini fakir milletin ödediğini söyledi.
Türkiye’nin, IMF’ye olan borcunun 4,9 milyar dolara düştüğünü ve bu borcun 2013 Nisan’ına kadar bitirileceğini aktaran Erdoğan, Merkez Bankası’nın döviz rezervinin ise 95,3 milyar dolara yükseldiğini ifade etti.
Erdoğan, ”Yoksullukların olduğu bir ülkede sizin Merkez Bankanız bu kadar güçlü hale gelebilir mi? Siz bu kadar borcu ödeyebilir misiniz? Bu kadar yatırımları yapabilir misiniz?” dedi.
Başbakan Erdoğan, 230 milyar dolardan aldıkları milli gelirin, şu anda neredeyse 740 milyar dolara ulaştığını belirterek, asgari ücretin ise 630 liraya yükseldiğini ifade etti.
Önceki hükümetlerin kredibilitesi kalmadığı için işçi ve memurun maaşından değişik şekillerde kesinti yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, ”Ama bizim hamdolsun böyle bir sıkıntımız olmadı. Hiç böyle bir sıkıntımız yok. Yere sağlam basıyoruz. Gayet iyi gidiyoruz” diye konuştu.
Liderlik olayının çok önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, ”Biz gelirken kaynak Tayyip demedik. Bizde ‘Ben’ yok, ‘Biz’ var. Herkes dağarcığında ne varsa getirip onu koyacak. Biz bunu yaptık. Şu ana kadar da bunu yaptığımız için başarılar birbirini kovaladı” şeklinde konuştu.