Gözaltındayken adresimi Metris yazdılar

Aziz Yıldırım “Daha savcının karşısına çıkmadan sevk edildiğim Kardiyoloji
Enstitüsü’nün belgesine, adresim olarak Metris 1 ve 2 No’lu Kapalı Cezaevi İnfaz
Kurumu yazılmış. Bu da soruşturmanın art niyetli ve önceden kurgulanmış olduğunu
gösteriyor” dedi

ERDAL KILINÇ İstanbul

Futbolda şike soruşturması kapsamında önceki gün tutuklanan Fenerbahçe
Spor Kulübü Başkanı Aziz
Yıldırım
, mahkemede verdiği ifadede, henüz gözaltındayken sevk edildiği İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nde laboratuvar
test sonuçlarına ilişkin belgeye adres olarak Metris 1 ve 2
No’lu Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumu yazıldığını söyledi.
Belgeyi mahkemeye
sunan Yıldırım, “Dikkat edileceği gibi daha savcılığa sevk edilmeden suçlu
bulunup adresim de kapalı cezaevi olarak gösterilmektedir. Bu da yapılan
soruşturmanın art niyetli olduğunu önceden kurgulanmış önyargılı bir
soruşturma olduğunu göstermektedir” dedi.
Nöbetçi 14.
Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Hadi Çağdır tarafından “suç örgütü kurmak, bu
kapsamda birden fazla şike eyleminde bulunmak ve bu eylemleri organize etmek”
suçulamsıyla tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderilen Aziz Yıldırım, ifadesinde
şunları söyledi.

‘KİMSEYİ ATTIRMADIM VE
DÖVDÜRMEDİM’

“Dosyaya Sedat
Peker
’in adını geçirerek, örgüt kurduğum şeklinde iddialar doğru değil. 18
numara olarak sorulan soruda 8 Mayıs’ta Mali Genel Kurul öncesinde muhalif bir
takım kişilerin gazeteye ilan vermesi üzerine muhalefetin önüne geçebilmek
amacıyla Sedat Peker grubuyla bağlantılı oldukları söylenen Bülent İbrahim İşcan
ve Abdullah Başak’ı yönlendirdiğim şeklindeki iddia.
Bu şahısları kongre
sırasında dövdüreceğim ve dışarı attıracağım şeklinde talimat verdiğim iddiasına
ilişkin benim böyle bir fiilim hiçbir şekilde söz konusu olmamıştır. Bu şahıslar
Fenerbahçe Kongre üyeleridir. Ben muhalif gruba kongreye gelerek, varsa
eleştirilerini mali konularda burada yapmalarını bildirdim. Bana amatör şube
için sponsorlardan temin edilen 40 bin dolarla ilgili bu parayı nerden bulduğumu
sormuşlar. Ben bunun nereden bulunduğunu değil, nereye harcanacağının sorulması
gerektiğini bilirim.
Bunun dışında adları geçen İbrahim İşcan ve Abdullah
Başak’ın söz edildiği gibi Sedat Peker grubuyla bağlantısı olup olmadığını ben
bilemem. Herhangi bir şekilde kongreden dışarı attırmadım,
dövdürmedim.”

EMENİKE SAKAT OLDUĞU İÇİN
OYNAYAMAMIŞTIR

“Bir şike iddiası da Emanuel Emenike ile ilgilidir.
Bu futbolcunun Karabükspor maçında oynamamasının sebebi sakat olasıdır. Bu
yönde raporları da vardır. Zaten bizden sonra Trabzon
maçında da oynamamıştır.”

HEYECANDAN MAÇIN SON ANLARINI
İZLEYEMEDİM

“Fenerbahçe Spor Kulübü daha önceki yıllarda da bir
kısım şampiyonlukları son anda kaçırmıştır. Bu sene de son maça kadar
şampiyonluğun kimin tarafından kazanılacağı belli olmamıştır. Son maçta bu durum
belli oldu. O maçta da ben herkes tarafından görüldüğü gibi maçın denge
içerisinde ve Sivasspor’un üstünlüğü yönünde gitmesi nedeniyle büyük bir
gerginlik ve rahatsızlık yaşadım. Maçın son anlarını tribünde dahi seyredemedim.
Şike veya tevşik söz konusu olsa bu şekilde davranmam mümkün değildir.
Sadece
Fenerbahçe Kulübü ile ilgili böyle bir soruşturma yapılması
benim tarafımdan kabul edilebilir bir şey değildir. Aynı konumda olan şüphe
edilecekse başka takımlar adına da bir takım şüphe sebepleri bulunmakla birlikte
sadece takımımız hakkında böyle bir suçlamaya muhatap olmak doğru olmamıştır.
Bizim kulüp olarak Ankaragücü
Başkanı Melih Gökçek ile aramızda sorunlar bulunduğu herkesin
malumudur. Ankaragücü’nü o maçta 6-0 mağlup ettik. Bunun şikeyle bir ilgisi
yoktur. Böyle bir şey olsaydı aramızda sorunlar bulunan Melih Gökçek’in bunu
dile getirmesi beklenirdi.”

MOSTUROĞLU BASKI NEDENİYLE
SÖYLEMİŞTİR

Eskişehir-Trabzon maçıyla ilgili olarak Ümit
Karan
’a teşvik parası gönderdiğim söyleniyor. Böyle bir şey varsa bütün
futbolculara gönderilmesi gerekirdi. Şekip
Mosturoğlu
’nun ifadesinde bu maçla ilgili olarak 1,5 tabirini kullanarak bir
paranın teşvik amacıyla Eskişehir’e gönderildiğini duyduğunu beyan ettiği
söylenmektedir. Ancak, kendisi avukat olan Şekip Mosturoğlu’nun büyük ihtimalle
üzerindeki baskıyla böyle bir şey söylemişse de bu tür şeylerin basında yer
aldığı ve orada duyduğu şeklindedir. Kulüpten belli bir paranın çıkması için 2
imzayla onaylanması gerekir. Böyle birşey olduğuna dair delil de imkan da
yoktur. Psikolojik ifadesini verirken yanlış anlaşılmaya sebep olacak bu şekilde
bir ifade vermiş olabilir.”

SAVCILIĞA SEVKTEN ÖNCE SUÇLU
BULUNDUM

“İstanbul Üniversitesi Kaardiyoloji Enstitüsü
Labaratuvarı’na ait şahsımla ilgili yapılan labaratuvar test sonuçlarına ilişkin
belgeleri sunuyorum. Sunduğum belgeden de görüleceği gibi hasta adı olarak benim
adım yani Aziz Yıldırım yazılıdır. Bunun karşı tarafında ise Metris 1 ve 2 No’lu
Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumu olarak adresim ve istek yapan Murat Başkurt (doktor)
yazılıdır. Bu test sonucunu biz savcılığa sevkim yapılmadan önce polis
tarafından anjiho yapılmak maksadıyla hastaneye gittiğim sırada düzenlenmiş bir
rapor olarak aldık.
Dikkat edileceği gibi daha savcılığa sevk edilmeden suçlu
bulunup adresim de kapalı cezaevi olarak gösterilmektedir. Bu da yapılan
soruşturmanın art niyetli olduğunu, önceden kurgulanmış, ön yargılı bir
soruşturma olduğunu göstermektedir.”

VÜCUDUM BİRÇOK YÖNDEN İFLAS
ETTİ

“Bir örgüt faaliyeti içerisinde başkanı olduğum futbol kulübü
lehine şike ve teşvik eylemlerinde bulunmam iddiasını kesinlikle reddediyorum.
Çeşitli hastalıklarım vardır. Kalp damarlarımda problem vardır. Stent takılıdır,
diyabet yani şeker hastasıyım. Tansiyon problemim
bulunmaktadır. Böbreklerimde belirlenmiş bir kist ya da kanser oluşumu
söz konusudur. Yapılan tetkiklerde raporlara yansıdığı şekilde beyinde hipofiz
bölümünde yine bir kanser oluşumu tespit edilmiştir. Yani sözün kısası vücudum
birçok yönden iflas etmiş haldedir.”

LİGİN BİTİMİNE YAKIN SİYASİ
BASKILAR VARDI

“Ligin bitimine yakın tarihlerde basından da takip
edildiği gibi siyasi baskılar dahi söz konusudur. Gittiğimiz bir kısım küçük
takımların maçlarında dahi rakibimiz olan Trabzonspor’un şampiyon olmasını dileyen siyasiler olmuştur.
Biz şampiyon olduğumuz bu sezon içerisinde tüm maçlarımızı hak ederek kazandık.
Tersini söylemek futbolcularımıza, onların emek sarf ettikleri, döktükleri
terlere saygısızlık anlamına gelir.
2006’dan bu yana bir takım dedikodular
nedeniyle liglerin incelenmesini değişik vesilelerle söylemişimdir. Hiçbir
şekilde şikeyi ve daha önce serbest bırakılması söylenen teşviki dahi
onaylamadığımı beyan etmişimdir.”

Özgener’le dargınım, onun kanalıyla etkilemem
olmaz

“Fenerbahçe-Kayseri
maçıyla ilgili benim, maçın hakemi olan Fırat
Aydınus
’u uyarması için MHK Başkanı Oğuz Sarvan’ı Federasyon Başkanı aracılığı ile uyarmaya
çalıştığım iddiası doğru değildir. Ben şampiyonluk amacıyla müsabakaya çıkan
takımımızın iyi hakemler tarafından maçlarımızın yönetilmesi amacıyla
girişimlerde bulundum. Bu haklı bir girişimdir. Hakemleri etkilemek anlamına
gelmez. Yani maçlarımızın objektif olarak yönetilmesi açısından, FİFA hakemi olan
hakemlerimizin maçlarımızda görev almasını talep etmiştik. Zaten federasyonda
FİFA hakemi olan hakemlerin maçlarmızı yöneteceğini söylemiştir. Bu diğer
şampiyonluğa oynayan takımlar içinde geçerlidir. Bu nedenle Cüneyt
Çakır
’ın da dahil olduğu 8 FİFA hakemi olması ve iyi hakem olması nedeniyle
bu maçta görevlendirilmelerini talep ettim. Bu art niyet ya da kaydırma isteği
değildir. Kamuoyunda son 1-2 aydır bilindiği gibi benim federasyon başkanı Mahmut Özgener’e dargın olduğum ve konuşmadığım bilinmektedir.
Onun kanalı ile hakemleri etkileme düşüncem olamaz. Kaliteli hakemleri istememin
hakemleri etkileme düşüncem olamaz. Kaliteli hakemleri istemenin bir art niyet
olarak olarak görülmesi ve bu konuda suçlanmam anlayabileceğim bir şey
değildir.”

HUKUKÇULARIN
YORUMU:

Maddi hata değilse bu bir
skandaldır

-Prof. Dr. Metin Feyzioğlu (Ankara Barosu Başkanı):
“Ben bunun maddi bir hatadan kaynaklanmış olabileceğini düşünüyorum. Aksini
düşünmek bile istemem. Bu kabul edilemez bir skandal olur. Bu kişi yarın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurursa bu durumu kendisi lehine
bir delil olarak kullanabilir. Hakimin tarafsızlığına da gölge düşer, hukuk
adına kabul edilemez bir durumdur.”
– Avukat Doğukan Özdoğan: “Gözaltındaki
bir şahıs hakkında mahkeme tutuklama kararı vermeden önce düzenlenen bir evrakta
adres olarak cezaevinin gösterilmesi mümkün değildir. Çünkü henüz mahkemeye
çıkarılmamış bir kişinin tutuklanıp tutuklanmayacağını kimse bilemez. Polisin bu
şekilde bir öngörüde bulunması da mümkün değildir. Ben hata ile ya da moda
deyimle ‘sehven’ yapılmış olabileceğini düşünüyorum. Aksi takdirde ortada
gerçekten anlaşılması mümkün olmayan bir durum var demektir. Yani polis
gözaltına aldığı kişinin henüz savcılık ve mahkeme işlemleri başlamadan
tutuklanacağını öngörebiliyorsa bu hukuk adına iyiye işaret değildir

Post Author: SerGe

Leave a Reply