Seni Bana Yazmışlar’ dizisiyle ekrana dönen Cemal Hünal: İki arkadaşımla Gümüşdere’de bir çiftlik kurduk. Dönem filmlerindeki savaş sahnelerinde oynatmak için 15 at yetiştirdik
atv ekranlarında ilk kez geçtiğimiz pazar izleyiciyle buluşan ‘Seni Bana Yazmışlar’ adlı dizide ‘Yalçın’ karakterini ‘Issız Adam’ filmiyle tanınan Cemal Hünal canlandırıyor. Hünal, izleyicinin ‘Yalçın’ karakterini, ‘Issız Adam’ filminde canlandırdığı ‘Alper’e benzetmesini şöyle değerlendiriyor: “Çünkü beni ‘Issız Adam’daki ‘Alper’le çok bağdaştırdılar. Beklentileri o yönde olduğu için de benzerlik kuruyorlar” dedi. Oyuncuyla; rolünü, yeni projelerini ve Lale Cangal’la olan birlikteliğini konuştuk…
‘ALPER’DEN FARKLI
‘Yalçın’ karakteri size teklif edildiğinde tereddüt yaşadınız mı? Evet, ilk başta yaşadım tabii ki… Özellikle bir restoranı olduğunu duyunca… Çünkü ‘Issız Adam’da oynadığım ‘Alper’in de restoranı vardı. Ama senaryo çok güzeldi. Geçtiğimiz sene tiyatro yapmıştım. Orada geliştirdiğim yetileri kullanmak istedim. Ekip bir araya geldiğinde de teklif cazip geldi. Aslında sete ilk sete geldiğimde role uzaktım. “Bu diyaloglar nereye gider?” arayışındaydım. Bu
sorunun cevabını karşımdaki oyuncularda buldum. Ortak bir yol bulup ilerlemeyi başardık.
Seyirci dizide canlandırdığınız ‘Yalçın’ karakterini ‘Issız Adam’ki ‘Alper’e benzetti. Gerçekten de iki karakter arasında benzerlik var mı sizce? Evet ‘Yalçın’ da restoran sahibi ve ilişkilerinde çok sadık olmayan bir adam… Ama ‘Issız Adam’daki ‘Alper’ karakterinden çok farklı… ‘Alper’ aşırı sosyal, hatta kendini göstermek için sosyalleşen bir adam… Kendini sergilemek için bir platform yaratıyor. Kendine aşırı güvenen ve asla düşmeyeceğini düşünen biri… ‘Yalçın’ ise fazlasıyla fevri ve bencil… Başkalarının duygularını gözetmeden kendi hayatını değiştirme hakkına sahip olduğunu düşünüyor.
Sizce neden iki karakter arasında benzetme yapıldı? Sanırım ‘Issız Adam’ın insanların akıllarında kalması… Beni o role çok fazla bağdaştırıyorlar. Yani dediğiniz durum seyircinin benimle ilgili beklentisinden kaynaklanıyor.
Bu dizinin diğer komedi dizilerinden farkı ne? Üslup olarak ciddi farklar var. Genel olarak dünyada yapılan işlere bakıyoruz ve biz dünya standartlarında bir komedi yapmanın peşindeyiz…
GÖRSELLİK ETKİLEYECEK
Türkiye’de yapılan komedileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’deki komedilerde çok fazla skeç ve sit-com’a yönelme var… Skeçlerin komedisini kullanıp onun üzerinden mizah yapma çabası var. Biz ise durum komedisi yapmaya çalışıyoruz. Ben zaten esas komedinin orada saklı olduğunu düşünüyorum.
Bu dizide izleyicinin dikkatini neler çekecek? İstanbul görüntüleri çok güzel. Ali (İl) ve Yeliz’in (Kuvanç) komediyi çıkartmak için sergiledikleri oyunculuk da seyircinin gönlünü kazanacak.
YAZDIĞIM FİLMDE UFAK ROLÜM VAR
Korku-gerilim filmlerine özel olarak hayranlığınız var mı? Aslında özellikle yok! Seyrederken eğlenirim ama korku filmi çekmeyi hiç düşünmemiştim. Aslında insan hataları üzerine kurulu bir trajedi yazıyordum. Hikaye korkuya dönüştü.
O KIVAMDA DEĞİLİM
İleride oyunculuğu bırakıp kamera arkasına geçmek ister misiniz? Evet, inisiyatifimi biraz daha kullanabilirsem, planım var. Çünkü kendi çekmek istediğim projelere yaklaşımım çok daha şahsıma münhasır olacaktır. Ancak onu henüz seyirciye açacak kıvamda değilim. Bazı şeyleri aşmam gerekir. Yazarken bunu yapabiliyorum ama çekerken, görselleştirirken egom nasıl işler bunu bilemiyorum.
ÇIKAN HABERLERİ LALE’DEN BAŞKASI SORUN YAPARDI!
Dizide günümüzdeki kadın-erkek ilişkilerine gönderme de yapılıyor, öyle mi? Evet, zaten dünyada anlatılmamış hikaye yok ki… Anlatılanların hepsi de insanoğlunun bilinci ve tecrübeleriyle kısıtlı… Yani yazılanlar bir şekilde insanların başından geçmiş hikayeler… Burada da ters giden iki ilişki ve terk edilen iki insan var… Terk edilen iki sevgili, eski sevgililerini peşine düşüyor. Bütün kurgu genel olarak bunun üzerinden gidiyor. Dizideki karakterler karikatürize değil… ‘Seni Bana Yazmışlar’ gerçek dünyadaki insanlarla seyirciyi güldürmeye çalışıyor. Sadece üst kesimi anlatmıyor.
İŞİM HOBİM GİBİ…
Bu sezon diziniz var, tiyatro oyununuz ‘Aşk Kokusu’ devam edecek ve korku filmi çekeceksiniz. Bu kadar yoğun tempoda çalışırken özel hayatınıza nasıl vakit ayırıyorsunuz? Sinema ve televizyonu seven biriyim. Yani işim; hobimin bir parçası… Sette bulunmaktan, yazmaktan, bunun üzerine planlar yapmaktan keyif alıyorum. Bunlar çok emek gerektiren işler… Arada bir yaparak başarıya ulaşılabilecek işler değil. Tamamen kafayı oraya vermek gerekiyor. Bir şekilde yazmaya, atlara, hobilerime, tiyatroya vakit ayırmaya çalışıyorum. Yapmak isteyip yapamadığım şeyler de oluyor. Ama her şeyi bir arada yapmak zor! Bazen mantıklı, bazen sevdalı seçimler yapmak zorundayız.
Lale Cangal ile uzun süredir devam eden bir ilişkiniz var. Göz önünde olan biri olarak ilişkinizi yaşarken zorlanıyor musunuz? Bu insandan, insana değişen bir durum… İnsan ünlü olduğu zaman arzularına cevap verecek çok fazla seçenek olabilir. Ama ben bunun ne kadar gerçek ve doğru olduğu konusunda şüpheliyim. Benim böyle bir arayışım olmadı. Zaten ünlü olmadan önce de Lale ile beraberdim. Hâlâ beraberim. Ünlü olmadan önceki hayat tarzımı seviyorum. O zaman da yazıp çalışıyordum. Şimdi de aynı şeyleri yapıyorum. Sadece imkanlarım daha iyi…
Sürekli “Evlendiler, evlenecekler” şeklinde haberler çıkıyor. Bunlar üzerinizde baskı yaratıyor mı? Belki Lale’den başka bir kadın olsaydı bunu sorun edebilirdi. Ama o sorun etmediği için ben de etmiyorum.
ÇIKAN HABERLERİ LALE’DEN BAŞKASI SORUN YAPARDI!
Dizide günümüzdeki kadın-erkek ilişkilerine gönderme de yapılıyor, öyle mi? Evet, zaten dünyada anlatılmamış hikaye yok ki… Anlatılanların hepsi de insanoğlunun bilinci ve tecrübeleriyle kısıtlı… Yani yazılanlar bir şekilde insanların başından geçmiş hikayeler… Burada da ters giden iki ilişki ve terk edilen iki insan var… Terk edilen iki sevgili, eski sevgililerini peşine düşüyor. Bütün kurgu genel olarak bunun üzerinden gidiyor. Dizideki karakterler karikatürize değil… ‘Seni Bana Yazmışlar’ gerçek dünyadaki insanlarla seyirciyi güldürmeye çalışıyor. Sadece üst kesimi anlatmıyor.
İŞİM HOBİM GİBİ…
Bu sezon diziniz var, tiyatro oyununuz ‘Aşk Kokusu’ devam edecek ve korku filmi çekeceksiniz. Bu kadar yoğun tempoda çalışırken özel hayatınıza nasıl vakit ayırıyorsunuz? Sinema ve televizyonu seven biriyim. Yani işim; hobimin bir parçası… Sette bulunmaktan, yazmaktan, bunun üzerine planlar yapmaktan keyif alıyorum. Bunlar çok emek gerektiren işler… Arada bir yaparak başarıya ulaşılabilecek işler değil. Tamamen kafayı oraya vermek gerekiyor. Bir şekilde yazmaya, atlara, hobilerime, tiyatroya vakit ayırmaya çalışıyorum. Yapmak isteyip yapamadığım şeyler de oluyor. Ama her şeyi bir arada yapmak zor! Bazen mantıklı, bazen sevdalı seçimler yapmak zorundayız.
Lale Cangal ile uzun süredir devam eden bir ilişkiniz var. Göz önünde olan biri olarak ilişkinizi yaşarken zorlanıyor musunuz? Bu insandan, insana değişen bir durum… İnsan ünlü olduğu zaman arzularına cevap verecek çok fazla seçenek olabilir. Ama ben bunun ne kadar gerçek ve doğru olduğu konusunda şüpheliyim. Benim böyle bir arayışım olmadı. Zaten ünlü olmadan önce de Lale ile beraberdim. Hâlâ beraberim. Ünlü olmadan önceki hayat tarzımı seviyorum. O zaman da yazıp çalışıyordum. Şimdi de aynı şeyleri yapıyorum. Sadece imkanlarım daha iyi…
Sürekli “Evlendiler, evlenecekler” şeklinde haberler çıkıyor. Bunlar üzerinizde baskı yaratıyor mı? Belki Lale’den başka bir kadın olsaydı bunu sorun edebilirdi. Ama o sorun etmediği için ben de etmiyorum.