Anasol-M hükümetinin Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu, karma eğitim genelgesi yayımlamıştı
Bütün dünyada kız ve erkekleri ayrı sınıflarda okutma trendi yükselirken, Türkiye’de bu konuda yaprak kımıldamıyor. Gelişmiş batı ülkelerinde kız üniversitelerinin sayısı bile hızla artarken; ANASOL-M hükümetinin Milli Eğitim Bakanı DSP’li Metin Bostancıoğlu, bilimsel gerçeklerden uzak bir anlayışla 2000 yılında özel okullara ve kurslara bile karma eğitim mecburiyeti getiren bir genelge yayımlamıştı.
Dizi yazımızın bugünkü bölümünde de kız ve erkek çocuklarının doğuştan itibaren farklılık gösteren ve çocuğun davranışlarına da yansıyan özellikleri üzerinde yapılan araştırmalardan ve Türkiye’deki durumdan bahsedeceğiz. Bilim adamlarınca yapılan araştırma ve gözlemlerin sonuçlarına göre eğitim sistemini sürekli revize eden gelişmiş ülkelerdeki uygulamaların aksine Türkiye 21. yüzyıla merhaba dediğimiz bir dönemde adeta eskiye dönüş yapmıştı.
Meslek eğitimine büyük darbe vuran kesintisiz eğitim kanununu çıkaran ANASOL-M hükümeti, İmam-Hatip Liseleri’nin orta kısmını kapatmakla yetinmemişti. Kartel medyasının “haremlik-selamlık” yaygarası eşliğinde İmam Hatip okullarının lise bölümlerini de hedef tahtasına oturtan dönemin Milli Eğitim Bakanı, bir yandan başörtüsü yasağını bu eğitim kurumlarına dayatırken bir yandan da kız ve erkeklerin ayrı sınıflarda okutulmasını ortadan kaldırmaya dönük uygulamalara gitmişti. İşte o dönemde ANASOL-M hükümetinin Milli Eğitim Bakanı DSP’li Metin Bostancıoğlu, 2000 yılında, dünyadaki gelişmelerin tam tersi bir karar alarak özel okullara ve kurslara karma eğitim mecburiyeti getirdi. Ancak, Türkiye’de çağdaşlığın gereği olarak düşünülen karma eğitim sisteminin sanıldığı kadar başarılı bir model olmadığı ortada.
ERKEK VE KIZ ÇOCUKLARIN
İLGİ ALANLARI FARKLI
Amerika’nın Stanford Üniversitesi gelişim psikoloğu Eleanor Maccoby, yıllarca çocuk yuvasında, okulda, özel laboratuvarlarda, sokakta gizli kamera ile çocukları gözlemledi. Esas amacı kız ve erkeklerin eşit olduğunu belgelemekti. Araştırmalarının sonucunda Maccoby şu neticeye vardı: “Kız ve erkekler farklı programları takip ediyorlar. Kızlar birlikte çalışmadan yana, erkekler galip gelecekleri bir programı izliyor.” Yeni doğmuş bir çocuk bile sanki cinsiyetini biliyor gibi davranıyor. Kız bebekler, annenin sesini duymak istiyor ve göz teması arıyor. Erkek bebek ise eline ne geçirirse parçalıyor. 14 aylıktan itibaren erkek çocuk gözünü arabalara, silahlara dikiyor; kız çocuk ise oyuncak bebeğe, kumaştan yapılmış hayvanlara bakıyor.
KIZLAR UZLAŞMACI,
ERKEKLER YARIŞÇI
Durham Üniversitesi psikologlarından Anne Campbell; “Bu gerçeği kabul etmek zorundayız” diyor: “O yaşta bile kız ve erkeklerin dikkatini çeken bir obje olmalı.” Kızlar, birlikte mutlu bir şekilde konuşurken erkekler, laf yarışına giriyor, üstün gelme mücadelesi veriyorlar. Erkekler araba ve topa saldırırken kızlar bebek ve yemek kaplarıyla ilgileniyorlar. Konrad Lorenz Enstitüsü’nde psikolog olarak araştırma yapan bayan Bischof-Köhler “Erkekler, öncelikle yarışı düşünüyor. Üç yaşındaki bir çocuk, hangi milletten olursa olsun, savaşır gibi ciddi bir şekilde oyun oynuyor” diyor.
ERKEKLER AYRINTIYI,
KIZLAR BÜTÜNCÜL DÜŞÜNÜR
Hormon ve beyin araştırmacıları, erkek öğrencilerin okulda neden sıkça ayaklarının kaydığını tartışıyor. Cambridge Üniversitesi psikoloğu Simon Baron-Cohen, “Hormonlar yoluyla cinsiyetin getirdiği şekillenme doğumdan önce meydana geliyor” diyor. Colorado Üniversitesi’nde psikoterapist olarak araştırma yapan Gurian ise: “Erkekler ve kızlar, farklı öğreniyorlar. Beynin öğrenme bölümleri farklı” diyor.
Nörolog Prof. Hennig Scheich de kız ve erkeklerin farklı öğrenme stratejileri takip ettiğini söylüyor: “Görünen o ki erkekler, daha fazla ayrıntı ile ilgileniyor, kadınlar bütünü kavramaya çalışıyor. Erkekler, bir ödevi yaparken beynin bir lobu aktif olarak çalışıyor, kadınlarda ise iki beyin lobu da çalışıyor.” Prof. Scheich, yeni beyin araştırmaları çerçevesinde kız ve erkeklerdeki farklı öğrenmenin getirdiği sonuçları şöyle yorumluyor: “Kızlar öğrenirken gerçekten iki beyin lobu birden çalışıyorsa kızlar, bilgileri daha çabuk değerlendirebilir ve kıyaslayabilirler. Sol beyin lobunun yapamadığını, iki beyin lobu kolayca yapar. Bir cümlenin ne anlama geldiğini yorumlar, konuşmanın özünü kavrar ve muhatabının durumunu daha iyi anlar. Sol beyin, sadece bilginin kendisini analiz eder. Düşünme stratejisi üretmez. Erkekler, bir problem üzerine dikkatini toplar ve onu çözmek için uğraşırken kızlar, bilgiyi değerlendirmede hem sağ hem de sol beyin yarım kürelerini karşılıklı olarak kullanır ve daha çabuk hedefe ulaşırlar. Bu sebeple bazı erkekler, bir alanda daha iyi uzmanlaşır. Yine de bu durum, insanı daima zirveye yükseltmez.”
ERKEK ÇOCUĞUNUN
YARAMAZLIKLARINA
NEDEN GÖZ YUMULUR?
Beynin verimliliğini sağlayan beyindeki toplam sinir ağlarının örülmesi ve beyin gelişimi, kişisel tecrübelere bağlı. Anne, baba, çocuk bakıcısı, eğiticiler, çocuğun beyninin gelişmesinde önemli rol oynar. Psikolog Maccoby’nin yaptığı araştırmalara kadar; çocukların sosyalleşmesinde en önemli rolün aileye ait olduğu kabul ediliyordu. Yapılan bir dizi araştırma gösterdi ki babalar, ‘çocuğum kız gibi yetişmesin’ diye oğlunun yaptığı yaramazlıklara daha sabırlı davranıyor. Çocukların yetişmesinde genler, anne-baba ve çevre birlikte rol oynuyor. Dortmund Üniversitesi’nde eğitim-bilimci olan Koch-Prieve; “Öğrenme, hayatın ilk gününde başlar” diyor. Gözlemler ve araştırmalar, büyüklerin kucaklarına bir kız bebek aldıkları zaman daha dikkatli ve şefkatli davrandıklarını ortaya koyuyor. Çocuk da hangi davranış daha uygunsa öyle hareket ediyor.
BAŞKA ÜLKELERDE KIZ
ÜNİVERSİTELERİ BİLE VAR
Amerika’da yüzlerce kız üniversitesi ve kız koleji bulunuyor. 90’lı yıllarda karma eğitim üzerine yapılan araştırmalar, ayrı okullardan mezun olan kızların hayata daha donanımlı atıldığını ve daha başarılı olduklarını ortaya koyunca kız üniversiteleri öğrenci akınına uğradı. Almanya’da özellikle kiliselere ait kız ve erkeklerin ayrı okuduğu yüzlerce okul var. Almanya ve Amerika’da yapılan araştırmalar karma eğitimin erkeklere ve özellikle de kızlara zarar verdiğini ortaya koydu, karma sınıflarda kızların yeteneklerini tam olarak geliştiremedikleri ve hayata donanımla başlamadıkları anlaşıldı. Araştırmalar, ayrı okullardan mezun olan kadınların, hayatta daha başarılı olduğunu gösterdi.
AYRI EĞİTİM GÖREN
ÖĞRENCİLER DAHA BAŞARILI
İngiltere’de liseyi tamamlama imtihanı olan A level ve GCSE sonuçlarına bakarak yapılan bir karşılaştırmaya göre; kız ve erkek okullarının başarı oranı, karma eğitim yapan okullara göre daha yüksek. Araştırmaya göre; ilk üçe giren okulların hepsi özel! St. Paul’s Girls School’un birinci, Perse School for Girls’ün ikinci olması, özel kız okullarının fark attığının da delili oldu. Genel olarak kızların başarısı göze çarpıyor: İlk 50’ye giren liseden, 27’si kız okulu olurken, 14’ü erkek okulu. Aynı araştırmaya göre; ilk 50’ye giren okullardan sadece 7 tanesi karma eğitim yapıyor!
¥ YARIN: Okullarda ahlaksızlık
ANASOL-M hükümeti döneminde Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu 2000 yılında; batıda karma eğitimden uzaklaşılmaya çalışılırken; Türkiye’de ise özel okullara ve kurslara karma eğitim mecburiyeti getirdi.
EĞITIM BIR-SEN GENEL SEKRETERI AHMET ÖZER:
“KARMA EĞITIM TÜRKIYE’NIN EN BÜYÜK YARASI”
28 Şubat sürecinin bir kalıntısı olan karma eğitimin Türkiye’de bir tabu olduğunu belirten Eğitim Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, “Karma eğitim bugün halen sorgulanamıyor. O denli bir olgunluğa ulaşamadık. 28 Şubat döneminin baskılarının halen devam ettiği kanaatindeyim” dedi.
8 yıllık kesintisiz eğitim ve katsayı adaletsizliği gibi konuların, karma eğitimi gölgelediğini ifade eden Eğitim Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, “Onların vermiş olduğu zarar çok daha somuttu. Bu sebeple onlar ön plana çıktı. Halbuki karma eğitim zorunluluğu Türkiye’nin eğitimle ilgili çok büyük bir yarası… Çünkü en başta insanların çocuklarını nasıl eğitecekleri konusunda bir zorunluluk getiriyor” diyerek “Şüphesiz bu konu bugün tekrar konuşulmalı ve milletin beklediği adımlar atılmalıdır. Ebeveynlerden dileyenler, çocuklarını kız-erkek okullarına, dileyenler de karma eğitim veren okullara gönderebilmeliler. Çünkü demokrasinin gereği budur” diye konuştu.
Geleneksel kız ve erkek okullarının Avrupa’da çok başarılı olduğunu söyleyen Özer, “Avrupa’daki örneklerinden de çok iyi biliyoruz ki bu okullar karma okullara göre çok daha başarılı ve disiplin suçları çok daha aza indirgenmiş oranda…” diyerek, “Doğu ve Güneydoğu’daki muhafazakar aile yapısını düşündüğümüzde geleneksel kız ve erkek okullarının yeniden açılması, buralarda yaşayan insanlarımızın çocuklarını okula göndermelerinde etken olacaktır. Demokratikleşmeyi konuştuğumuz bugünlerde ebeveynlere çocuklarını istedikleri okula gönderme hakkı tanınmalı” ifadelerini kaydetti.