Aysal: Ne yazık ki haklı çıktık!

Galatasaray Kulübü Başkanı Ünal Aysal, futbolda yürütülen şike soruşturmasıyla ilgili olarak “TFF’nin ’ligleri ertelemiyoruz, iddianameler elimize geçinceye kadar bir karar almayacağız’ ve ardından etik kurulunun incelemesinden sonra ’yeterince ikna olamadık’ tavrına
Türk futbolunu daha büyük tehlikelere sürükleyebileceği için karşı çıktık. Ve ne yazık ki, haklı çıktık” dedi.

Aysal, Galatasaray Kulübünün internet sitesine yaptığı açıklamada, sarı-kırmızılı kulübün Divan Kurulu üyelerinden Hayri Kozak’ın şike iddialarına yönelik soruşturmaya ilişkin bir gazetede yer alan söyleşisiyle ilgili olarak, “Galatasaray’ın futbolumuzdaki şike olayları konusundaki duruşu ne yazık ki, Divan Kurulu üyemiz, eski yöneticimiz Sayın Hayri Kozak tarafından tamamen yanlış
yorumlanmıştır. Medyamız da dahil bir çok kesimin ’her iltifat edeni dost, her doğruyu söyleyeni düşman’ olarak gördüğü bir ortamda bu tür yanlış anlaşılmaları artık yadırgamıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamasında, “Sayın Kozak muhtemelen uluslararası medyayı ve uluslararası futbol camiasını, FIFA ve UEFA’nın şike konusuyla ilgili hassasiyetini, hatta Türkiye’de olup bitenleri dikkatle takip etmedikleri için, söyleşide yer alan bir çok yanlış hüküm ve kanaati karşısında bazı gerçekleri hatırlatma ve konuyla ilgili bilgileri güncelleme gereğini duydum” diyen Aysal, şike soruşturmalarının uzun bir süreden beri FIFA ve UEFA’nın gündeminde en üst sırada yer aldığını anlatarak, şöyle konuştu:

“Sepp Blatter, özellikle Antalya’da 2009’da yapılan uluslararası turnuva sonrasında ortaya çıkan şike dedikoduları üzerine 9 Mayıs 2009’da yaptığı konuşmada, FIFA’nın yeni ’anti-corruption’ programına 17,5 milyon poundluk ek bir bütçe ayırarak bu konudaki mücadelesini pekiştireceğini açıklamıştı. Aynı konuşmada Blatter, ’Şike olayları sporun temelini oluşturan Fair Play, saygı ve disiplini sarsmaktadır. Bu nedenle FIFA bu değerlere tecavüz edilmesi karşısında sıfır tolerans prensibini benimsemiştir’ diyerek uluslararası futbol organizasyonlarının hassasiyetini açıkça dile getirmişti.

20 Kasım 2009’da, Şampiyonlar Ligi de dahil olmak üzere 12 Avrupa Ligi ile ilgili şike soruşturmalarının başlatılması üzerine bu kez UEFA Başkanı Michel Platini, ’Avrupa futbolundaki herhangi bir sahtekarlığa sıfır toleransla
yaklaşacağız. UEFA, ilgili mahkemelerden bu işlere karışan kişi, kulüp ya da yetkilinin kim olduğuna bakılmaksızın en ağır cezayı vermesini talep edecektir’ diyerek bir kez daha futbol camialarının dikkatini çekmişti. UEFA’nın aynı toplantısında Disiplin Kurulu Başkanı Peter Limacher, ’şike olaylarının Avrupa futbolunu vuran en büyük olay’ olduğunu belirtmiş ve ’şimdi bu işlere karışan hakemler, oyuncular ve yetkililerin adalet önüne çıkarılmaları için elimizden
gelen her şeyi yapacağız’ açıklamasını yapmıştı. 24 Mart 2010’da BBC muhabirlerinden Jonathan Head ’Türk futbolunda uzun yıllardan beri şike söylentileri dolaşmakta, ancak bu konuda herhangi bir yasa olmadığı için tevkif gibi olaylara pek rastlanmamaktadır’ diye yazmış ve Türk futbolundaki yaraya dikkati çekmişti. O günlerde aralarında İstanbul Büyükşehir Belediyespor Sportif Yöneticilerinden eski sporcumuz Arif Erdem’in de yer aldığı soruşturma dalgasını
hatırlayacaksınız.

Daha pek çok olay ve dedikodunun uluslararası arenada yer aldığını düşünürsek Türk futbolunun son dönemde neden yakından izlendiği ve neden Nisan 2011’de ilgili yasanın devreye sokulduğu daha iyi anlaşılır.”

“EN TEHLİKELİ TAVIR UMURSAMAZLIK…”

Galatasaray Kulübü Başkanı Aysal, FIFA ve UEFA’nın hassas olduğu, Türk futbolunun yakından takip edildiği bir dönemde tüm dünya gibi kendilerinin de tüm ulusal ve uluslararası basın organlarında yer alan bir haberle geniş bir savcılık
soruşturmasının başladığına tanık olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“3 Temmuz’daki operasyonun ardından haberler, telefon konuşmaları, bir takım fotoğraflar peş peşe medyada yer aldı. Son dönemde sadece internet dünyasında ’Türk futbolunda şike’ konulu Türkçe haber sayısı 7 milyon 322 bini buldu, aynı konuda İngilizce yayınlanan haber sayısı da 522 bin.

FIFA ve UEFA’nın konuyla ilgili duruşunu izleyen herkes bu süreçte en tehlikeli tavrın umursamazlık, olayları yokmuş gibi kabul etmek olduğunu bilir. Alman Futbol Federasyonu Başkanı Theo Zwanziger’in, Alman liglerindeki şike olayları karşısında ’hızlı hareket edeceğiz ve hiç bir şey halının altına süpürülmeyecektir’ açıklaması (21 Kasım 2009) ve UEFA’nın bu tavır karşısında takdirlerini ifade etmesi hatırlardadır.”

“TFF’NİN KARARLARINI ETKİLEMEYE ÇALIŞMADIK”

Ünal Aysal, Galatasaray Kulübü olarak Türkiye Futbol Federasyonunun (TFF) şike konusunda alacağı kararları hiçbir şekilde etkilemeye çalışmadıklarını söyledi.

Galatasaray Kulübünün ve kendisinin açıklamalarını dikkatle okuyanların bunu göreceğini anlatan Aysal, “Galatasaray Spor Kulübü olarak ilk günden beri TFF’nin alacağı kararları hiç bir surette etkilemeye çalışmadık. Tüm
endişelerimiz ve uyarılarımız, karar almamanın çok kötü sonuçlara gebe olduğuna dikkati çekmekten ibaretti. Yine ilk günden itibaren soğukkanlılığımızı koruma ve rekabet duygularıyla hareket etmeme çağırılarını biz yaptık. TFF’ye ’karar alın, alacağınız kararı desteleyeceğiz’ sözünü biz verdik. Rekabet, fırsatçılık, bu ortamdan çıkar sağlamak aklımızın ucundan bile geçmedi” diye konuştu.

“Türk futbolu büyüktür çünkü Türk futbolunun Galatasaray’ı,
Fenerbahçe’si, Beşiktaş’ı, Trabzonspor’u vardır. Onların olmadığı bir rekabet, sporun ruhuna aykırıdır” diyen Aysal, şunları kaydetti:

“Yukarıda bir kaç örneğini verdiğim son derece önemli nedenlerle karar almamanın karşımıza bir karar olarak çıkmasına tepki verdik. TFF’nin ’Ligleri ertelemiyoruz, iddianameler elimize geçinceye kadar bir karar almayacağız’ ve ardından etik kurulunun incelemesinden sonra ’yeterince ikna olamadık’ tavrına Türk futbolunu daha büyük tehlikelere sürükleyebileceği için karşı çıktık. Ve ne
yazık ki, haklı çıktık.

“KOLUMUZU KESERLER DEDİK, KESTİLER”

Aysal, daha önce yaptıkları açıklamada TFF’nin sürece ilişkin karar vermesi gerektiğini söylediklerini hatırlatarak, “Biz parmağımızı kesmekten çekinirsek dışarıdan gelip kolumuzu keserler dedik, kestiler. Daha da kötüsü, kendimizi yönetemez duruma düşeriz, inisiyatif elimizden alınır dedik, aldılar. Zamanlamasını göz önüne aldığınızda ’Bu ateş üflemekle sönmez, çözüm zamana yayılamaz’ açıklamamızın ne denli yerinde ve erken bir uyarı olduğu, örneğin süreç sonuçlanıncaya kadar yapılacak bir kupa iadesinin ya da bu tarz geçici bir tedbirin bile bu noktaya gelmeyi ne denli önleyebileceği ortaya çıkar” dedi.

Sürecin tamamlanmadığını tam tersine yeni başladığını anlatan Aysal, FIFA Güvenlik Kurulu Başkanı Chris Eaton’un bugün verdiği demeçte, ’Türkiye’deki şike olaylarının uluslararası bağlantıları olduğuna ilişkin elimizde deliller var” ifadelerini kullandığını dile getirerek, “Bu derhal FIFA yetkilileriyle görüşüp, gerekenleri yapmamız için büyük bir uyarı. Niyetlerimiz konusunda oluşan
kuşkuları ortadan kaldırmak için aynı zamanda da büyük bir fırsat. Umarım bu kez çabuk hareket eder, işi zamana bırakmayız” diye konuştu.

“FENERBAHÇE’SİZ BİR LİG BİZE DE HEYECAN VERMEZ”

Ünal Aysal, meselenin Fenerbahçe, Beşiktaş ya da başka bir kulüp meselesi olmadığını, Türk futbolu hatta Türk sporu meselesi olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

“Sayın Kozak’ın tespiti doğru, Fenerbahçe’siz bir lig bize de heyecan vermez. Yayıncı kuruluş ve dolayısıyla biz de dahil tüm Süper Lig kulüplerimizi maddi zarara uğratır. Takdir edersiniz ki, özellikle hiç de iç açıcı bir mali
yapı devralmamışken bunların farkında olmamamız düşünülemez. Ama Galatasaray Spor Kulübünün etik anlayışı, suçun –eğer işlenmişse- kimin tarafından işlendiğine bakmaksızın aynı duruşu sergilemeyi gerektirir. Biri ezeli rakibimiz, bir diğeri küçük takım ayırımı yapmayız, yapamayız.

Bütün spor camiasının şunu bilmesini isterim; biz Galatasaray Spor Kulübü olarak, ne Fenerbahçe’nin, ne başka bir kulübün ne de herhangi bir kişinin suçu kanıtlanmamış iken suçlu muamelesi görmesini istemeyiz ve yasaların bize verdiği izin içinde buna karşı çıkarız. Bu olaylar rakiplerimizin değil de bizim başımıza gelseydi, onların da böyle düşüneceğine inanırız. Biz, futbol dünyamıza üyesi
olduğumuz ailemiz olarak bakıyoruz. Kim olursa olsun ailemizin bir üyesinin çektiği acı ve üzüntü, uğradıkları haksızlık bizi büyütmez. Zaman ezeli rakiplerimizin, aynı zamanda ebedi dostu olduğumuzu da gösterecektir.”

“Eğer Sayın Kozak’ın bize karşı eleştirileri ’fazla yumuşaksınız, daha dik durun’ şeklinde olsaydı, duruşumuzu gözden geçirme gereğini duyardım” diyen Aysal, “Ama bu duruş yüzünden Kozak’ın ifadesiyle ’Türkiye Liglerinin doğal
lideri olma fırsatını kaçırıyorsak’ etik anlayışımızdan taviz vereceğimize ’doğal liderliği’ kaçıralım gitsin derim” ifadelerini kullandı.

Ünal Aysal, Kozak’ın söyleşisinde Galatasaray’ın da bir zamanlar şike olayına karışmış olabileceğini ima ettiğini kaydederek, “Doğrusu işlerimin yoğunluğu nedeniyle ve henüz o tarihlerde kulüp üyesi olmadığım için gelişmeleri yakından takip etmemiştim. Ama bu konuda bilgisi ya da belgesi olan varsa hemen ortaya çıksın diyebilecek kadar kendimize karşı da dürüst olduğumu belirtmek isterim.

Ben, böyle bir anlayışın liderliğini yapmak için oylarınızı istedim. Yanlış bir intiba verdiysem kusura bakmayın” diyerek sözlerini tamamladı.

Post Author: SerGe

Leave a Reply