38 YAŞINDAYIM TABİİ Kİ İLK KEZ…

Bülent İnal, “Bir Çocuk Sevdim” dizisiyle hiç ara vermeden ekranlara dönüyor. İş dışında konuşmayı pek sevmeyen İnal’a dayanamayıp özel hayatını da sordum. Evliliğin çok güzel olduğunu ve eşini çok sevdiğini gözleri parlayarak anlattı.

“Bir Çocuk Sevdim”in fragmanını izledim. Konusunda da 17 yaşındaki bir kızın hamile kalacağından söz ediliyor. Merak ediyor insan ne olacak diye.
– Türk aile yapısını çok ilgilendiren konulara gireceğiz. Biraz tartışmalı olacak tabii ama insanlar kendileriyle yüzleşecekler. Babalar çocuklarıyla, anneler kocalarıyla, ailenin tamamı birbiriyle yüzleşecek. Çünkü bütün karakterler, toplumun onlar üzerinde kurduğu bütün baskıları bu dizide hissediyorlar. Genel olarak bütün karakterler ilgi çekici olacak diye düşünüyorum.

Diziler sayesinde birtakım tabular yıkılıyor artık değil mi?
– İnsanların konuşamadığı ama konuşulması gereken şeylerden diziler sayesinde söz edilebiliyor. Dizi seyircisi, toplumun ta kendisi. O kitle kendi sorunlarını, konuşamadıklarını bu dizi sayesinde konuşabiliyor. Ama bu demek değildir ki, diziler insanları ahlaksızlığa teşvik ediyor. Toplumda konuşulmayan bazı konular var. Oysa bunları konuşmaktan bir zarar gelmez. Bunları konuştular diye de insanlar ahlaksız olmaz. Dizileri böyle kavramların üzerine oturttuğunuz zaman daha çok talep görüyor ve biraz da faydalı oluyor diye düşünüyorum.

ELEŞTİRİLERE TAKILIP HAYATIMI KARARTMIYORUM

Mesela “Binbir Gece” dizisinde Bergüzar Korel’in oynadığı Şehrazat’ın evladı için bir adamla birlikte olması büyük tepki gördü. Ama daha sonra insanlar nedenini dinlediler, anladılar ve kabul ettiler.
– Belki de toplumda bunu yaşayan insanlar var. Kimsenin hayatı dört dörtlük değil. Biraz empati kurmaya yardımcı oluyor diziler. Anlamaya çalışıyorsunuz insanları.

Sizin diziye gelecek eleştirilere karşı hazır mısınız?
– Tabii eleştirenler de, destekleyenler de olacaktır. Ama bizler hazırlıklıyız. Bütün istatistiki bilgiler yapımcı, senaristler ve PR şirketi tarafından önceden konuşulup tartışılmış ve dosyası hazır şeyler. O yüzden sıkıntı yok.

Eleştiri dedik de, “Hayatta hiç hak etmedim bu eleştiriyi” dediğiniz ne var?
– Öyle sert, benim psikolojimi bozacak eleştirilerle karşılaşmadım. Mesleki açıdan yapılan eleştirileri okuyorum, onları da anlayışla karşılıyorum.

Ne düşünüyorsunuz?
– Çok güldüğüm de oluyor. Seyircinin yaptığı eleştirileri okumakla beraber, onlara çok da takılıp hayatımı karartmıyorum. Benim için mesleki anlamda çok daha önemli insanlar var. Hocalar, yönetmenler, yapımcılar var. İzleyici eleştirilerinin düşündürücü olanları da olmuyor değil. Mesela sizin iç dünyanızda düşündüğünüz ama dillendiremediğiniz şeyleri söylüyorlar.

GÜYA BEN SET ÇALIŞANLARINA BAĞIRIP KÜFÜR EDİYORMUŞUM

Zordur ama değil mi; herkes sizi tanıyor, sizin tanımadığınız insanlar hakkınızda birçok şey biliyorlar…
– Zor ama bütün sohbetleri, eleştirileri ya da yazıları, tamamen dizi ve karakterlerden yola çıkarak yaptıkları şeyler. Çok da kişiliğinizle ilgili şeyler değil. O yüzden çok yaralanmıyorum.

Daha önce çalıştığınız set ekibinden biri bana “Çok ünlüyle çalıştım. Set ekibindekilere kötü davranırlar. Bir tek Bülent İnal herkese eşit davranır” demişti…
– Siz bunu söyleyince aklıma bir köşe yazısı geldi. Beni gerçekten çok üzen bir köşe yazısı olmuştu. İsmi de çok önemli değil yazan kişinin. Zaten sanırım biraz sansasyon olsun, biz ona dava açalım diye yazmış. Başkalarına da yapmış aynısını. Ben güya “Bu Kalp Seni Unutur mu” dizisinin setinde çalışanlara bağırıp küfür ediyormuşum! Şöyle bir şey yazmış: “Bülent İnal kendine gel, çizerim seni kırmızı kalemle!” Bizim yapımcılar hemen harekete geçtiler. Her şeyi kabullenebilirsiniz; kötü oynadı, olmadı, bu ne biçim dizi denebilir. Ama bu, insanın kişiliğiyle ilgili bir şey. Ki ben hayatımda küfür eden biri değilim. Sonra gazeteyi aradılar, köşe yazarına ulaşamadılar. Yazı işleri müdürü, “Araştırayım sorayım kendisine, bunu nereden duydu” demiş. O yazıyı yazan kişi de “Ben bilmiyorum, yakınım setin oradan geçiyormuş, bana o söyledi” demiş. Böyle çirkin insanlar var maalesef.

ROLLERDEN DOLAYI AĞIR AĞABEY DURUMUM VAR

Yine maço tarzı bir karakteriniz mi olacak bu dizide de?
– Aslında maço değilim ama “Bitmeyen Şarkı”daki rolümde biraz maçoluk vardı. Anadolu adamı tipi vardı daha doğrusu.

Ama böyle bir yapınız var sizin…
– Maço değilim de görüntü olarak herkes öyle zannediyor.

Bir ağır ağabey durumunuz var.
– Çizilen karakterler öyle oluyor. Biz de ona ayak uydurmaya çalışıyoruz. Anadolu çocuğuyuz, olur öyle şeyler.

Bıyıklarınızı kestirecek misiniz, yoksa hep böyle devam mı?
– Birkaç sene önce bıyıksızdım aslında.

Siz de seviyorsunuz bıyığı ama değil mi?
– Ben kirli sakalı daha çok tercih ediyorum. Sinekkaydıyı çok sevmiyorum. Üniversiteden sonra dizilere başladığımda canlandırdığım kaymakam karakteri bıyıklıydı, o yapıştı bana. Bütün yapımcı ve kanallar da öyle istiyor. Seyirci seni öyle sevince, öyle olmaya mecbursun. Bunu ara sıra kırmaya çalışıyoruz.

BEN “İLK KEZ KARIMA AŞIK OLDUM” DEMEDİM

Bir röportajınızda eşiniz için “İlk kez aşık oldum” demişsiniz. Gerçekten ilk kez mi aşık oldunuz ve evlendiniz?
– O röportajda benim kullanmadığım cümleler vardı. Benim ilişkilerim oldu, aşık olduğum da olmuştur. 38 yaşındayım. Birçok ilişki yaşadım. Ben öyle bir şey demedim. Geçmişime ait başka isimler de kullanılmış. Ben onları da söylemedim. “Bir ilişkiniz var mı” dediğinde “Evet, Melis’le birlikteyim. Bu yaz da evleneceğiz büyük ihtimalle” dedim. Orada yazılan her şey röportajın uydurmasıdır. Ama tabii ki karıma aşığım ve onu çok seviyorum.

Türkiye’nin en kıskanılan erkeklerinden birisiniz, biliyorsunuz değil mi?
– Evet, öyle şeyler okuyorum.

MELİS’İN GÜLEN YÜZÜ BENİ ETKİLEDİ

Melis Hanım’da sizi en etkileyen şey neydi ki onunla evlendiniz?
– İlişkiler konusunda oturup da mantıklı bir şekilde “Şudur” diyemezsiniz. Görürsünüz, uzaktan da olsa bir şey hissedersiniz o insana karşı. Bizimki de öyle bir şeydi. Sonradan tanıdıkça sizi etkileyen şeyler oluyor. Melis’in her zaman pozitif, sıcak, gülen yüzü beni etkiledi. Mutlu bir çocukluk geçirmiş biri. Bu benim için çok önemli. Hepimizin çocukluk sorunları, ilerleyen hayatında bir sıkıntı yaratıyor. Melis’in mutlu bir çocukluğu olmuş. Ailesiyle ilişkisi, aileye olan düşkünlüğü, hayata bakışı… Çok pozitif ve neşeli, sürekli gülen biri vardı karşımda ve bu beni çok etkiledi. (Setarkasi.com)

Hürriyet

Post Author: SerGe

Leave a Reply