Medeniyete hayat veren onun hayata verdigi degerdir diye dusunuyorum. Ikili iliskilerdeki gibi siz ne kadar karsidakine deger verirseniz o kadar karsiligini bulursunuz. Bir diger benzetme ile medeniyetin hayata ve hayat sahiplerine verdigi deger, vucuttaki ana arterler gibidir bunlar tikanirsa vucutta felc meydana gelir.
Yesilsiz, agacsiz sehirlere bir bakin siz orada bir hayat gorebiliyor musunuz, ben bulamiyorum, yani oralarda yasamak istemiyorum. Sehirlerimizde yaban hayati yok denecek kadar azaldi, hayat hakki vermiyoruz. Ama bir Eminonunde ozellikle cami onlerindeki guvercinlere bir bakin ve hayata nasil bir canlilik katiyorlar degil mi? Vapur gezintisinde martilarin insanlar ile kaynasmasina ne demeli. Bunlar ince seyler veya ayrintilar diyemeyiz, hep ‘karnimiz acken bunlari dusunemeyiz’ diye konuyu degistiremeyiz.
Gelelim asil mesele edinmemiz gereken yere yani insan hayatina verilecek oneme. Besikten mezara kadar egitim dedik de ne icin? Hedefi siz belirleyin dedik nesillerimize. Onlar da bu nasihati tuttu ve hedef olarak degisik seyler secti; prestij, servet ve zevki secti. Yok karamsar degilim, hayatina kendi ve toplumu ve hatta tum insanlik icin neler yapabilirim derdinde olanlari da gorebiliyorum.
‘Sizin askerlerinizin hayati istedigi kadar olumu ister benim askerlerim’ diyen bir sahabi gibi savasti Canakkaledeki sehit ve gazilerimiz. Bunu cok iyi basardik ama yasadigimiz zaman insan gibi yasamak isteyemedik. Emekli olmayi hep arzuladik ancak altmisindan sonra hedefsizlikten olume terkeden yalnizlasma ve yalnizlastirilmalar yasadik.
Cocuklarimizi 30 ila 60 yaslari arasinda guzel bir isi olsun diye ilkokuldan itibaren bir yarisa soktuk, kiminle yaristirdik, tanidigi veya tanimadigi arkadaslariyla. Oyun caginda oyun oynatmadik, gezdirmedik, ufkunu acmak yerine hep bir korkuyla yetistirdik. Matematik ogrettik hayatin disinda kalan orneklerle, biyolojiyi bile hayatin disinda ogrendik ve ogrettik.
Hayata hayat vermeliyiz, yasayan oluler olmak bize huzur veremiyor. Insan bir makine degil, tat alarak damak tadini bulabildigi gibi, butun duyu, his ve vicdani ile kendisine ve diger hayatlara faydali olani bulabiliyor. Size belki komik gelebilir ama otuzlu yaslara yakin bir arkadasimla konusurken evliligi sordum kendisine. Bana: ‘Evlilik bana cok uzak ama gerekliligini de hissediyorum demisti’.
Hastanelere hayat vermeliyiz, sadece anne ve babasi degil doktor ve hemsireler de bir cocugun dogumuna sevinebilmeli. Yollara hayat vermeliyiz, yayalara kirmizi isikta bile olsa gecsin diye 10m otesinde duran Avrupa ve Amerika insani gibi. Evlere hayat vermeliyiz, agac ve guller ile yesillendirerek. Okullara hayat vermeliyiz her bir cocugumuza bir ufuk acarak. Birbirimize hayat hakki vermeliyiz, selam verme, nezaket ve ozur dilemekte yarisarak. Kendimize hayat vermeliyiz dua ve ibadet ve bize sevmeyi en derinden ogreten peygamber hayatina hergun biraz bakarak, kitap okuyarak…
Sizler de ekleyebilirsiniz hayatimizi hayatlandiran neler varsa …
Selam ve Sevgilerimle,
Huseyin Guruler, 26/09/2011
5 thoughts on “Huseyin Guruler – HAYATİ HAYATLANDİRMAK”
asaf
(October 1, 2011 - 2:31 pm)Şehirlerimizde yaban hayvanlarının azalması çok garipsenecek birşey degil, insanın kıymeti olmayan biryerde hayavana ne kadar kıymet veriirki
sefa Akdeniz
(September 30, 2011 - 11:51 am)Hüseyin bey siz yinede ılımlı vede olumlı yaklaşmışsınız, kanımca bizler o kadarda ilgilenmiyoruz çocuklarımızla, birşeyler soracak olsalar bıraz sus diyoruz dizimizi yada filmimizi kaçıracagız.erkekler kurtlar vadisinden izlediklerini kadınlarsa izledikleri beş yada altı dizi arasından,seçtikleri cümleleri eşlerine uygular haline geldi dünya, dünya belki abartılı ama malesef ülkemiz bu acınacak halde.Boşanmalar rekor düzeyde her yıl katlanarak artıyor.Hadi hayırlısı bakalım
Bahtiyar
(September 29, 2011 - 12:11 pm)Bİzleri kim bu duruma getirdi Sokakta karşılaştığımız arkadaşımız bizi görmemiş muamelesi yapıyor. Evde misafirlikte çok samimiyiz ama
sokakta asonsörde birbirimizi tanımıyoruz. Bunlar bizim bilipte
unuttuğumuz ve utandiğımız değerlerimiz.
Allah cümlemize hatırlatsın.
Kadir
(September 29, 2011 - 5:52 am)Evet yazınızda kaleme aldıgınız meseleler sık sık degilde devamlı yaşadığımız hadiseler haline geldi. Özürde degil ama kinde yarışır hale geldik. Tevazuda degil ama kibirde yarışır hale geldik malesef. O zaman tek yol insana yatırım, insana yatırım….İnsana yatırım olmayan topluluklar çıkışı kısmen olsa bile çöküşü kaçınılmazdır.
Riza
(September 29, 2011 - 1:09 am)Cani gonulden ailem ve cani gonulden dostlarim olmazsa bu hayat gercekden cekilmez.