Firar’ dizisinin başrol oyuncusu Caner Cindoruk, İranlı yönetmen Bahman Ghobadi’nin‘Gergedanlar Mevsimi’ filminde Monica Bellucci’yle birlikte rol aldı
BİR başarı hikâyesi Caner Cindoruk’un hayatı. Adana’da sanatla iç içe bir çocukluk geçirmiş. Sınırları aşıp daha çok kişiye ulaşmak için İstanbul’a gelmiş. Ama kader onu ‘Hanımın Çiftliği’nin Kemal’i olarak yeniden Adana’ya döndürmüş. Bugün neredeyse ekranlarda yer alan her diziden başrol teklifi almış. Ama o ‘Firar’ı seçmiş. Monica Bellucci’yle birlikte İranlı yönetmen Bahman Ghobadi’nin filminde rol almış. Araya bir de Filiz Alpgezmen’in ‘Yabancı’ filmini sığdırmış. Seneye iki filmiyle de festivallerde olmayı planlıyor. Tüm boş vakitlerinde öykü yazarı babasıyla senaryo çalışıyor. Rahatlamak için gitar çaldığını ve arka sokakları gezerek hikâye kurduğunu söylüyor. İnsan olmanın oyuncu olmaktan çok daha önemli olduğuna inandığını dile getiren Cindoruk, oyuncu sevgilisi Ebru Özkan’la da evlenmeyi planlıyor.
‘KULİSTE BÜYÜDÜM’
Adana’da doğup büyümüşsünüz ve ne tesadüftür ki Adana’da çekilen ‘Hanımın Çiftliği’ adlı diziyle tanındınız…
Benim hayattaki tesadüflerim bununla sınırlı değil. Ben harbi Adanalıyım. Babam Zafer Doruk öykü yazarı, amcam Erdal Cindoruk ise Adana Şehir Tiyatrosu’nun Genel Sanat Yönetmeni. İki kardeşim de oyuncu. Öykü yazarlığı bir meslek olmadığı için babam çok zorluklar çekti. İşportacılık yaparak geçimini sağladı. Kendisinin ilk ödülü Orhan Kemal Ödülü olmuştu. O zaman ‘işportacı yazar’ başlığıyla gazetelere ve televizyonlara manşet olmuştu babam. Ben, amcam nedeniyle 10 yaşından itibaren kuliste büyüdüm. 17-27 yaşlarım arasında da, Adana Seyhan Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda kadrolu olarak çalıştım.
Yani dört yıl önce İstanbul’a geldiniz. Neydi sizi Adana’dan İstanbul yollarına düşüren?
Babam yazarak Toroslar’ın öte tarafına ulaşabiliyordu. Dergilerde çıkıyordu, kitabı her yerde satıyordu. Oyuncuysanız bulunduğunuz yerde kısıtlı kalıyorsunuz. Ben de Toroslar’ın diğer tarafına geçmek istedim. Dört arkadaş İstanbul’a gelip tek oda bir evde yaşadık. Sonra ‘Yaprak Dökümü’nde rol almaya başladım ve hayatım değişti. Kanal yöneticileri benim Adanalı olduğumu öğrenince, ‘Hanımın Çiftliği’nde de rol almamı istediler.
DİZİ TEKLİFLERİ YAĞDI
Adana’ya döndüğünüzde krallar gibi mi karşılandınız?
Tiyatro yaptığım için Adana’da zaten popüler biriydim ama gerçekten orada krallar gibi karşılandım. Aslında ‘Hanımın Çiftliği’nde canlandırdığım Kemal benim için kafa bir roldü. Öncelikle, bildiğim bir coğrafyayı ve karakteri oynadım. Babam, Orhan Kemal hakkında konferanslar veren biriydi. Dedem Orhan Kemal’in arkadaşıydı. ‘Hanımın Çiftliği’ hayatım boyunca izlediğim ilk diziydi.
Galiba babanız sizi çocukluğunuzdan itibaren Kemal rolüne hazırlamış…
Kesinlikle. Dedem ‘Hanımın Çiftliği’ndeki Kemal’in mesleğini yapıyordu. Dedemin Orhan Kemal’le birlikte çalıştığı fabrikada çekilen dizide, ben de çırçır fabrikasında onlar gibi yağcı oldum.
Bu sezon için neredeyse her diziden teklif aldınız…
Evet, yaklaşık 18-20 firmayla görüştüm. Ama hepsini reddettim. Bana şu anda kazandığımın üç katını teklif eden firmalar vardı ama ben ‘Firar’ı seçtim.
‘İRAN’DA ÖOK MEŞURUM’
İranlı yönetmen Bahman Ghobadi’nin ‘Gergedanlar Mevsimi’ adlı filminde rolaldınız. Nasıl gelişti bu süreç?
Filmin baş rolündeki karakterin hem gençliği hemde yaşlılığı var. Yaşlılığını İran’ın Yılmaz Güney’i olaraktanınan ve 33 yıldır ülkesinde yasaklı olan Behruz Vossoughi oynuyor. Ben de ona inanılmaz benziyorum. O nedenle İran’da çok meşhur muşum. Filmlerini izleyip hayran olduğum bir yönemenin filminde dilini bilmeden, senaryo olmadan sadece doğaçlama oynadım. Üstelik o filmde Monica Bellucci’yle bir likte rolaldım.
Zaten o nedenle tanıdığım herkes sizden nefret ediyor…
En çokda erkekler değil mi? Monica Bellucci benim çocukluğumdan beri izlediğim ve hayranı olduğum bir aktris. Tabi iki çok da beğendiğim bir kadın. Onunla oynamak benim için kıvanç verici bir durum. Ama Bahman Ghobadi’yle çalışmak benim için daha önemliydi. İnşallah seneye Cannes Film Festivali’nde yarışacağız.
‘MONİCA KOPLEKSSİZ BİRİ’
İlk set gününüz ve Monica Bellucci karşınızda duruyor…
Ve ilk sahnemiz havuzda öpü şüpsarılmayla başlıyor.
Kalbiniz hızlı hızlı atmaya başladı mı?
Çok heyecanlanmadım. Çünkü o tada dilyoktu. Konuşamadan havuz sahnesine geçtik. Rol gereği Monica Bellucci’nin bana ilgisinin daha fazla olması gerekiyordu. Herhalde kendimi çok şartladığım için doğal olmaya çalıştım ve cool davrandım.
Monica Bellucci’yi peşinizden koşturdunuz yani…
Çok eğlenceli değil mi? Ama rol gereği Monica Bellucci’yi peşimden koşturdum.
Sahne bittiğinde nasıldı?
Ben Türkiye’de bu kadar komplekssiz, özgüvenle, önyargısız ve amatör ruhuyla çalışan bir insan görmedim. Karın yağdığı ve soğuğun soğuk olduğu bir dönemde üzerimizde tişörtle saatlerce durduk. Hiç sesini çıkarmadı. Çok daha uçurumlar bekliyordum, yanıldım.