Bazı Batı Ülkelerinin Türkiye’yi Suriye bataklığına çektikten sonra “Türk- Arap savaşı çıktı” fitnesi oluşturma planını Ankara boşa çıkardı
Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi, Batı dünyası ve Suriye içinden bir grubun Türkiye’nin Suriye’ye girmesi için çabaladığını ve Türkiye’yi ‘işgalci’ konumuna düşürmek istediklerini yazdı.
Türkiye’nin Suriye batağına çekilmesi halinde Batının Türkiye’ye yaptırımları gündeme getireceğine dikkat çeken Selvi, Ankara’nın bu tuzağın farkında olduğunu ifade ederek, ‘Suriye batağına girmeyeceğiz’ dedi.
İşte Abdülkadir Selvi’nin çarpıcı analizi:
Suriye konusunda kritik günlerin içinden geçiliyor.
Her ülkenin şartları farklı olsa da benzeri Irak’ta ve Libya’da yaşanan bir süreç bu.
Belki bu yüzden Esad’ın sonunu Saddam’a ya da Kaddafi’ye benzeten yorumlar yapılıyor.
Burada ilginç olanı ise Batı dünyası ile Suriye’nin içinden bir grup bu hesabı Türkiye’ye gördürmeye çalışıyor.
Türkiye, Suriye’nin Irak ya da Libya’nın maruz kaldığı trajedileri yaşamaması için yoğun çaba gösterdi ama o süreç geride kaldı. Şimdi Suriye’ye yaptırım dönemi. Ama birileri bunu Türkiye, Suriye’yi işgal etmeli şeklinde bir senaryoya dönüştürmenin peşinde.
Peki Ankara’daki böyle bir hazırlık var mı? Hayır.
Geçmişte birilerinin çıkarları uğruna imparatorluğu kaybetmiş bir ülkenin adı; Türkiye.
Bölgemize işgal değil, gelecek vizyonu ile bakıyoruz.Ankara’da karar alma mekanizmalarında görev yapan bir yetkili, “Batıdan ve çevremizden bazı ülkeler Suriye’ye girmemiz için bizi sırtımızdan itiyor. Bizim böyle bir planımız yok. Çünkü biz girdikten sonra batıdan ve çevremizden üç dört ülke geri dönüp, Türkler işgalci diyecekler, aleyhimize geçecekler” diyor.
Şimdiye kadar komşularına karşı işgal planları yapmış bir ülke değil Türkiye.
Batı’nın, Suriye konusunda depreşen Türkiye sevdasının arkasında ise, bölgeyle birlikte yeni bir güç olma yolunda ilerleyen ülkemizi, Suriye batağına çekme yatıyor. Ardından çıkıp, “Bu bir Türk-Arap savaşı” diyecekler. Uluslararası zeminlerde bu kez, “İşgalci Türkiye” için yaptırımları gündeme getirecekler.
Ankara bunun farkında.
Bunu bir batak olarak görüyor ve bu batağa saplanmak gibi bir heves de taşımıyor.
Dünyaya ‘Osmanlı geliyor’ korkusunu salmak isteyecekler gibi bir ihtiyatlı yaklaşım hakim.
Bölgenin lideri olmak varken, Suriye’nin işgalcisi olmak gibi bir konuma düşmeye niyetli değil.
1-Türkiye, Suriye konusunda Arap Birliği’ni ön plana çıkarmaya özen gösteriyor. Bunda Türk-Arap savaşı tarzındaki fitneye meydan vermeme düşüncesi de bir ölçüde etkili.
2-Uluslararası camia ile birlikte hareket ediyor. Suriye’nin işgali ya da bu aşamada Suriye içinde tek başına bir tampon bölge ilan etme gibi bir çabanın içinde değil. Ama ayrı bir yol haritasına sahip.
YAPTIRIMLAR
Sırada yaptırımlar var.
1-Suriye’nin ve Esad ailesinin yurt dışındaki banka hesaplarının ve mal varlığının dondurulması.
2-Suriye’ye yönelik finans ve para hareketlerinin kontrol edilmesi.
3-Esad ailesine ait şirketlerin para trafiği.
4-Suriye’ye sivil uçuşların durdurulması.
Şam’a sivil uçuşların durdurulması kararı ile Beyrut ve Türkiye’deki havalimanlarının yoğunluk kazanacağı tahmin ediliyor.
Türkiye’de Hatay ve Adana üzerinde duruluyor. Yaptırımların yönetimi hedef alması ve Suriye halkının zarar görmemesine özen gösteriliyor.
TÜRKİYE’NİN KIRMIZI ÇİZGİLERİ
Suriye’ye yaptırımlarda Türkiye’nin iki kırmızı çizgisi var.
1-Su yaptırım konusu olamaz. Fırat’ın sularını kesmek suretiyle Suriye’nin cezalandırılmasına karşıyız.
2-Yaptırımlardan Suriye halkı olumsuz etkilenmemeli.
Peki kime yaptırım uygulanacak?
Esad yönetimi sadece istihbarat ve asker ayakları üzerinde durmuyor. Devletin zorunlu alıcısı olduğu ticari kuruluşların da sahibi. Esad ailesi başta olmak üzere yönetim aynı zamanda ülkenin ticaretini elinde tutuyor.
Türkiye, ekonomik yaptırımların,”nokta isimlere” yönelik olmasını istiyor. Bu yönetimdekilerin banka hesaplarının ve mal varlıklarının dondurulması, hesap hareketlerinin kontrol edilmesi şeklinde özetlenebilir. Yönetimin bir parçası olan üst yönetim hedef alınıyor. Suriye’nin orta tabakasını oluşturan esnaf kesiminin mal alım ve satımı ile para transferlerinin bunun dışında tutulması isteniyor.
ANNE ESAD FAKTÖRÜ
Son bir nokta. Ankara’da son günlerde dikkatler anne Esad üzerinde yoğunlaşmaya başladı.
Enise Esad…
Aile içi iktidarda etkili olduğu kadar rejim üzerinde de söz sahibi olan Enise Esad’ın oğlu Beşar Esad’ın tüm dünyayı karşısına alma pahasına önerileri reddedip, katliamlara devam etmesinde etkili olduğu söyleniyor.
Suriye olayında şimdiye kadar Beşar Esad ismi ön plandaydı ama perde gerisinde güç sahibi olarak Enise Esad’ın silüeti belirlemeye başladı