“Tarhana çorbasının içeriğinde o kadar kanserden koruyan madde var ki…”
Hacettepe Üniversitesi Prevantif Onkoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Çelik, kanserden korunmada beslenmenin önemine vurgu yaparken, halka, televizyondan duyduklarını değil, anneannelerinden duyduklarını yemelerini önerdi.
Prof. Dr. İsmail Çelik, 5. Prevantif Onkoloji Sempozyumunda AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Çelik, kanserden korunmada beslenmenin önemine ilişkin bilgi verirken, Anadolu kültüründeki yemek anlayışına sahip çıkılmasını istedi ve özellikle annelerin vazgeçilmezi ”tarhana çorbasının” faydalarına dikkati çekti.
Prof. Dr. Çelik, şu görüşleri dile getirdi:
”Televizyondan duyduklarına değil, ananelerinden duyduklarını yemelerini önereceğim. Köyümüzdeki, bize öğretilenleri yerlerse kanserden korunurlar. Meyve, sebze, lifler, tahıllar. Köylerde çok ciddi et yenmezdi. Her gün her gün etler, pideler restoran kültürüdür. Her gün et mi yenir, bir kere o kadar zengin değildi Türk halkı. Et az yenecek, meyve sebze çok yenecek, tahıldan da biraz fazla.
TARHANA ÇORBASI
Kilo kontrolünün önemine işaret eden Çelik, ”Şişman olmayacaksınız, şişmanlıktan kaçınacaksınız. Bakanlığın çalışması var, şişmanlığın sebebi ne olursa olsun kanser riski yaratıyor diye. O diyeti, bu diyeti değil, şişmanlığın sebebi zeytinyağı da olabilir, fındık, fıstık da olabilir. İnsan her gün badem yer mi, kanserden korunmak için de yenmez, tedavi olmak için de yenmez” diye konuştu.
Sigara kullanmamanın, kanserden korunmada önemli faktörlerden biri olduğunu dile getiren Çelik, ”Bir sigara içmemek ve şişmanlamamak. Yiyorsanız eğer yakmak için egzersiz yapın. Ticari amaçlı, belli kliniğe yönlendirme amaçlı her şeyi kesmeliler insanlar, Anadolu kültüründeki yemek anlayışına uygun beslenmeli. Tarhana çorbasının içeriğinde o kadar kanserden koruyan madde var ki… Yoğurdundan domatesine içindekilere bir baksınlar” değerlendirmesinde bulundu.
ORTA YAŞ SİGARAYI BIRAKMAYA NİYETLİ
Prof. Dr. Çelik’in başkanlığını yürüttüğü Prevantif Onkoloji Ana Bilim Dalı bünyesinde Sigara Bırakma Birimi de bulunuyor. Çelik’e, sigarayı bırakma konusunda önerileri sorulduğunda, ”Kulağa küpe takmalar, akapunktur gibi henüz bilimsel olmayan metotları kullanmadan, sigara bırakma merkezlerine gitsinler” karşılığını verdi.
Merkezde önce sigara içen kişinin ne kadar bağımlı olduğunu tespit ettiklerini belirten Çelik, uyguladıkları yöntemler hakkında şu bilgileri verdi:
”Bazı insanlar günde bir iki tane içiyor, 20 senedir de aynen öyle içiyor, o insanların bırakmaları kolay oluyor, onlara vereceğimiz yöntem farklı. 60-70 yaşındakilere önereceğimiz yöntemler ise farklı. En kolay bırakacak olanlar gençlerdir, onlar keyif için, çok sevdikleri için içerler, o yüzden de merkeze gelmezler. Onları bıraktırmak kolay, ama hiç de niyetleri yoktur. Onlar bize gelsin hemen bıraktırırız. Onları en çok sigara yasakları etkiliyor. Genç, ‘orada içemiyorum, burada içemiyorum, içmeyim’ diyecek.
Bize gelenler daha çok orta yaş ya da orta genç dediğimiz grup. Yaşlara göre tedavi yöntemleriyle çalışıyoruz, tıbbi değerlendirme yapıyoruz. Tıp doktoru olmayan birinin başarılı olması mümkün değil. Ayrıca biz birim olarak insanları yakalayınca bırakmıyoruz. Bizim bıraktırma başarımız, yüzde 60-70’leri buluyor. Örnek olsun diye kurulan bir kliniğiz. Tüm Türkiye’deki yapılanmanın biraz üzerindeyiz, psikologlar, kanser kayıt elemanları çok iyi bir kadroyla çalışıyoruz.”
Sigara bırakma merkezlerinin kar amaçlı çalışmadığının altını çizen Çelik, ”Biz bunu kar amaçlı yapmıyoruz, ama kar amaçlı yapsaydık 20 milyon müşterimiz var demektir. Sigara bırakma çok zor, ama bıraktığınızda hayatınızından çıkarıp, attığınız bir şey gibi düşünün. Şeker hastalığı geçmez, yüksek tansiyon iyileşmez, ama sigarayı bırakırsanız, hayat boyu onunla işiniz olmaz, tümör gibi çıkarıp atıyorsunuz” dedi.
AA