Şartların zor olması İstanbul’a aşık olmama engel değildi.” diyor Cornelia Reinaue. İstanbul’a ilk defa 1981’de belediye başkanı olduğu Kreuzberg’de kuracakları Türk Kütüphanesi’ne kitap temin etmek için gelmiş. Geliş o geliş… İstanbul’da vazgeçememiş ve emekli olduğunda da buraya yerleşmiş. Almanya’da yaşadığı şehrin havasını yansıttığı için Beyoğlu’nu seçmiş yerleşmek için.
Cornelia Reinauer, Berlin’in Türk semti olarak bilinen Kreuzberg’de 2001-2006 yılları arasında belediye başkanlığı yapmış bir isim. Kamuoyunda ‘sorunlu’ ve ‘uyumsuz’ bölge olarak sunulan Kreuzberg ve Türkler hakkındaki düşünceleri ise ezber bozan cinsten. Türklerle arası, belediye başkanlığının ardından Türkiye’ye yerleşme kararı alacak kadar iyi.
Şimdilerde senenin büyük kısmını Beyoğlu’ndaki mütevazi evinde geçiren Reinauer, Almanya’daki Türkler ile Türkiye’deki Almanları kıyaslayacak tecrübeye sahip. İki toplumu da yakından tanıyan biri olarak Almanların Türklerden daha içine kapanık olduğunu düşünüyor. Türkiye’de 10 yıldır yaşayan ama hâlâ tek kelime Türkçe bilmeyen Almanlar olduğunu söyleyen Reinauer, “Bu da Almanya’daki Türklerin değil, Almanların kapalı bir toplum olduğunu gösteriyor.” diyor.
Biz de bu sıra dışı Alman’ın İstanbul’daki evine misafir olup yarı Almanca yarı Türkçe bir sohbet gerçekleştirdik. Reinauer, İstanbul’a ilk olarak 1981 yılında Kreuzberg’de kurmayı planladığı Türk Kütüphanesi’ne kitap temin etmek için gelmiş. Türk arkadaşlarıyla birlikte İstanbul’da 3 ay kadar kaldığını anlatan Reinauer, o dönemi “Tam darbe sonrası dönemdi, şartlar çok zordu ama İstanbul’a âşık olmama engel değildi.” sözleriyle anlatıyor.
Kütüphanecilik dönemi ve belediye başkanlığından sonra Türk arkadaşlarıyla İstanbul’da yaşamaya karar veren eski başkan, Beyoğlu’nu da Kreuzberg’in havasını yansıttığı için seçmiş. Beyoğlu’nda her kültürden insanlar olduğunu söylüyor. Reinauer’e göre, Beyoğlu Berlin gibi sessiz ve farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir semt.
Almanya’daki Türklerin önce Almanca bilmemeleri, şimdi ise bilmelerinin problem olduğunu dile getiren Reinauer, bu çıkmazı şöyle açıklıyor: “Biz Almanya olarak modern bir göç ülkesi olamadık. Almanya’da doğup büyüyen Türk neslin çoğu anadilleri olan Türkçeyi konuşamaz oldu. Ben bunu da bir problem olarak görüyorum.”
İnsanların anadillerini unutmaması gerektiğini söyleyen Reinauer, “Anadil unutulunca kültürden de uzaklaşılmış oluyor. Yabancı kültüre de uzak oldukları için bir problem daha yaşanıyor. Örneğin sanatçı Türk arkadaşlarım var, onlar Almanya’da yabancı Türkiye’de ise ‘Almancı’ olarak arada kalmışlığı yaşıyor.” şeklinde konuşuyor.
Reinauer, okullarda Türkçe dersi okutulması konusunda ise iyimser değil. Türkçe öğretmenlerinin bulunmasının Türk öğrencilerin başarısını artıracağını söyleyen eski belediye başkanı, Alman okullarında Türkçe dersinin ise şu aşamada zor olduğunu, İngilizce ve Fransızcanın hâlâ çok değerli olmasının bunu engellediğini vurguluyor.
Almanya’ya göç eden ilk nesil onurlandırılmalı
Almanya’ya göç eden ilk ailelere büyük saygısı olduğunu söylüyor Reinauer. Ona göre, bu nesle yöneltilen ‘Almanca bilmiyorlar’ suçlaması oldukça insafsız. Yabancı dil öğrenmenin hiç kolay olmadığını söyleyen Reinauer, özellikle kırsaldan gelip farklı bir dil ve kültürün içine girmenin bunu daha da zorlaştırdığı görüşünde. “Yabancı bir dili öğrenmenin ne kadar zor olduğunu kendimden biliyorum.” diyen Reinauer, “Türkçeyi iyi anlıyorum ama konuşmada hâlâ kendimi geliştirmem gerek. Bu nedenle bu yıl Türklerin Almanya’ya göç etmesinin 50. yılı kutlanırken, ilk jenerasyon bence onurlandırılmalı.” diyor.
Beyoğlu’na başkan olmak isterdim
Cornelia Reunauer, İstanbul’un Berlin’e göre çok daha büyük bir şehir olduğunu ve dünya metropolü özelliği taşıdığını anlatıyor. Burada belediye başkanlığı yapmanın da zor olduğunu, çünkü başkanların yetkisinin fazla olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Bizde belediye başkanları kent konseyleriyle çalışmak zorunda, burada ise politik gücü arkasına alan belediye başkanı ferdi hareket edebiliyor. Buradaki belediyelerde sivil katılımın olmadığını veya çok az olduğunu gördüm. İşler burada çok zor.”
İmkân verilse, yaşadığı semt Beyoğlu’nun belediye başkanı olmak isteyeceğini de belirtmeden geçmiyor. Reinauer, Berlin’de Türkler tarafından kurulan Türkiyemspor’un da üyesi. Kulübün Almanya’da kültürlerarası faaliyet gösteren ilk kulüp olma özelliğini taşıdığını ve böylesi bir kulüpte yer almanın kendisini mutlu ettiğini ifade ediyor