Hadis-i Şerif’te, Yahudilerin taşların ve ağaçların bile arkasına saklanacağı, buna karşın Gargat ağacından başka bütün taş ve ağaçların: “Ey Müslüman, Ey Allahın kulu, Yahudi arkamdadır, gel onu öldür” diyeceği ifade ediliyor
Ortadoğu’daki gelişmeleri yakından izleyen, başta İsrail olmak üzere bölge ülkelerine sık sık gelip giden ve bu coğrafyanın tarihsel sürecine ilişkin çok sayıda yayını bulunan tarih profesörü bir dostum bana önceki gün; “Yahudiler İsrail’de en çok hangi ağacı dikiyorlar ve bunun sebebi nedir biliyor musunuz?” diye sordu. Kendisine, özellikle tarım konusunda İsraillilerin dünyanın en önemli araştırmalarına imza attıklarını biliyorum ama bir ağaca karşı özel ilgileri olup olmadığı konusunda bilgi sahibi değilim dedim İsrail’e de şimdiye kadar hiç gitmediğimi söyledim.Kısacası sorunun cevabı bende yoktu.Verdiği cevap çok ilginç oldu. Yahudilerin İsrail’de en çok diktikleri ağacın gargat ağacı olduğunu, bunun nedeninin ise bir hadis- i şeriften kaynaklandığını söyledi.“Yahudiler hadis-i şeriflere itibar ediyorlar mı ki” dedim.Etmiyorlar ama yine de içleri rahat değil. Tedbiren de olsa yine de bu ağacı dikmekten geri kalmıyorlar dedi Sonra Peygamber Efendimizin konuyla ilgili bir hadis-i şerifini okudu.Tarihçi dostumun yanından ayrıldıktan sonra bu hadis-i şerifi kaynaklarıyla birlikte sizlerle paylaşmak üzere kütüphanemdeki kitaplardan aradım buldum.İlginçtir, hadis-i şerif daha çok kıyamet alametlerinin zikredildiği bölümlerde geçiyor. Kaynaklarda kıyamet alametleri sıralanırken, fitnenin artması, Yahudilerin Müslümanlara yönelik taşkınlık ve zulmü inanılmaz boyutlara varınca, sabır sınırı taşıp artık bu zulme bir dur demek isteyen Müslümanların kendilerini bulup cezalandırmasından çekinen Yahudilerin bulabildikleri her yere kaçıp saklanacağından söz ediliyor.
Hadis-i Şerif’te, Yahudilerin taşların ve ağaçların bile arkasına saklanacağı, buna karşın Gargat ağacından başka bütün taş ve ağaçların: “Ey Müslüman, Ey Allahın kulu, Yahudi arkamdadır, gel onu öldür” diyeceği ifade ediliyor (Buharî, Tecrid, IX, 73; Tirmizî, Birr, 25; Fiten, 2; et-Tac, I, 25)
Bahsi geçen hadis-i şerif Sahih-i Müslim’de; “Öyle ki Yahudiler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama ağaç ve taş dile gelerek ‘Ya Müslim! Ey Allah (cc) kulu! Gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır diyecek Sadece ‘gargat’ ağacı bunu söylemeyecek çünkü o Yahudi ağacıdır” buyuruluyor (Kitab-ul Fiten H 2239)
Bu kadar yalın bir gerçeklikle ifade edilen hadis-i şerif üzerinde ayrıca bir yorumda bulunma ihtiyacı duymuyorum Her şey gayet açık ortada… Fakat izniniz olursa Gazze’de yaşanan son vahşet görüntülerinden de yola çıkarak hadis-i şerifin son cümlesinin altını bir kez daha çizmek istiyorum.
Ne buyuruyor Peygamber Efendimiz; “Ağaç ve taş dile gelerek, Ey Müslüman, gel, bak benim arkamda Yahudi var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır” diyecek.Demek ki Yahudilerin artık haddi iyice aşmış zulmüne tanıklık etmek ağaçların ve taşların bile deyim yerindeyse canına öyle bir tak edecek ki, sabırları taşacak ve ihbarda bulunmak üzere dile gelecekler.
Hadis-i Şerif temel kaynaklarda böyle geçiyor Birileri rahatsız olacak diye lafı eğip bükecek değiliz Peygamber Efendimiz söylüyorsa El Hak doğrudur.
İsrailliler her yana bu ağaçtan dikeceklerine zulme son verseler daha iyi olur. O zaman muhakkak ki daha güvende olacaklardır Bu iş hep böyle gitmez. Tarih bunun örnekleriyle dolu…Tüm dünya tepkili… Siz bakmayın İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamların sadece İslam dünyasında tepki oluşturmuş gibi bir görüntü ortaya koyduğuna…İsrail’in yıllar yılı bölgede uyguladığı ölçüsüz şiddet ve tarih boyu yapıp edegeldikleri fenalıklar tüm dünya ülkelerinde gizliden gizliye öylesine derin bir nefretin oluşmasına zemin hazırladı ki, yabancılarla konu üzerinde biraz konuşmaya başladığınızda hemen fark ediyorsunuz bunu.Kaldı ki dinsel öğretileri ve tarihsel tecrübeleri de buna uygun Yahudilerin günümüzdeki tutum ve davranışları da bu acıları tazeleyecek türden Burada ayıplanacak olan durum nefret duymak değil, nefrete neden olacak eylem ve davranışlara göstere göstere zemin hazırlamamaktır. Dünyanın önde gelen medya kuruluşları ve ajansları büyük ölçüde Yahudi sermayesinin kontrolünde olduğu için, hükümetler aleyhlerine kampanya yürütülmesin, yıpratılmasınlar diye tepki göstermekte tutuk davranıyorlar.
Kısacası, dünyanın gözleri önünde cereyan eden zulme karşı dünya kamuoyunda oluşan nefret henüz kitle iletişim araçları vasıtasıyla beklendiği ölçüde dillendirilmeye başlanmad. Fanusun kapağı bir açılmaya görsün, dalga hızla büyüyecek ve zulme karşı kitlelerde oluşan nefret daha rahat gözlemlenebilecektir. Kaldı ki bu tür açık bir zulme karşı tepkili olmak için din olarak sadece İslam’a mensup olmak gerekmiyor. İnsanlık duygularını kaybetmemek yeterlidir.
Yazının başında yer verdiğimiz hadis-i şerifin vermek istediği mesajı, Gazze’de yaşanan vahşet karşısında ruhlarda oluşan kabarmayı hissedince daha rahat algılayabiliyoruz. Savaşın bile adabı vardır. Bu kadar mı gaddar olur bir insan?
Bu açıklamalar önemli… Başbakan Erdoğan’ın Antalya’da yaptığı şu açıklama önemlidir: “Zulüm ile abat olunmaz. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste Şu anda İsrail ne yazık ki orantısız güç kullanımıyla bir insanlık dramına imza atmıştır. Bu insanlık dramı inanıyorum ki İsrail’i kendi içinde birçok sıkıntılara mahkûm edecektir. Er veya geç hak egemen olur. Zira o bombaların altında ölen çocukların ahı yerde kalmayacaktır, o savunmasız kadınların, annelerin ahı yerde kalmayacaktır, o gözyaşları yerde kalmayacaktır. Bu gidiş gidiş değil Er veya geç hak egemen olur”
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, İsrail’in yaptığını anlatmak için katliam ve vahşet kelimeleri yeterli kalmaz sözleri ve “İsrail’in bu tahrikleri sürdükçe terörle mücadelede başarılı olmak mümkün değildir” tespiti de fevkalade önemlidir.
Bombalar altında bile tevekkül hissini kaybetmeyen ve yılgınlığa düşmediğini tüm dünyaya gösteren bir avuç Filistinlinin cesaretinin onda biri BM Güvenlik Konseyi üyelerinde olsa dünyadaki barış ortamı çok daha farklı olurdu. İsrail ürettiği korkularla dünyanın iradesini bloke ediyor. Sizden ve tehditlerinizden korkmuyoruz diyecek Selahattin Eyyubi yürekli 3-5 devlet adamına ihtiyaç var.
Yazımızı İsra süresinden konuyla ilgili bir ayetle sonlandıralım: “Kitapta İsrailoğulları’na şu hükmü verdik: “Muhakkak siz yer(yüzün) de iki defa (iktidar olup) bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir kibirleniş-yükselişle kibirlenecek-yükseleceksiniz Ve nitekim o iki vaadden ilkinin zamanı geldiğinde, son derece zorlu ve güçlü kullarımızı üzerinize gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar Bu, yerine getirilmesi gereken bir sözdü ve gerçekleşti” (İsra, 4-5)
Gargad Ağacı ve vaat edilen için çalışmak! İsrail’in milli ağacıdır Gargad (Gark) ağacı.
Dünyada bilinen terör devletlerin sonuncusu durumunda olan İsrail’in – Batı Hun devleti, Moğollar, Makedon Krallığı terör birer terör devletidir- her yerinde bu ağaçtan vardır. Gargad ağacının Yahudilerin milli ağacı olmasında, bu ağacın onları koruyacağı inancı vardır.Bu inanç, Hz. İsa (as) ve askerlerinin, nereye saklanırlarsa saklasınlar bütün Yahudileri bulup öldüreceği; ancak bu ağacın dile gelmeyerek onları koruyacağı düşüncesinin eseri.Öyleki, İsrail eski Dışişleri Bakanı Şimon Perez -daha sonra Başbakan oldu- kendisiyle yapılan bir röportajda, mülakatı yapan muhabirin her yerde gördüğü bu ağacı sorması üzerine şu cevabı vermiştir: “Bu bizim ağacımız, bizi koruyacak ağaçtır. Müslümanlar bizi öldürmek isteyecekler ve biz bu ağaca saklanacağız.” Duydukları karşısında hayretini gizleyemeyen gazeteci sorar; “Madem öyle niçin onlarla sürekli savaşıyorsunuz?” Perez’in cevabı şudur: “Biz, bize vaat edilen için çalışıyoruz!”
İlginç değil mi? Yenileceklerini bildikleri halde, inançları gereği neyse onu yapıyorlar. İslam’ın üstünlüğü konusunu açıklarken, birileri, “Madem İslam üstün niçin müslümanlar hep gerideler?” diye sorarsa; verilecek cevap basittir. İslam şeksiz şüphesiz üstündür. Bugün Müslümanların geri olmalarının sebebi İslam değil, bilakis İslamsızlıktır, yani imandır. Adamlar imanlarının gereği ne ise -sonlarını bildikleri halde- onu ifa etmekten çekinmiyorlar, peki ya Müslümanlar! Müslümanlar “iman ettik” dediklerine imanlarının gereğini ne ölçüde yerine getiriyorlar?
Makale: Prof. Dr. Osman ÖZSOY
Mehmet AKSEL / Bugün
1 thought on “Yahudiler’i tir tir titreten hadis”
topuz
(December 20, 2011 - 9:38 pm)Bu hadisi okuyan vede bu hadisin hakikatına inanan bir yahudi zaten müslüman olur..Yok inanmıyorsa zaten kuarnı baştan sona okusan nafile