Jandarmaya adını vermeyen ihbarcı, olayın suikast olduğunu iddia ederek, Oktay’ın ölmesi olayında bir emniyet müdürü, bir Cumhuriyet savcısı bir de işadamı olduğunu ileri sürüyor. Üç kişi olduklarını ve kendisinin olay sırasında gözcülük yaptığını dile getiren ihbarcı, anlaştıkları ücretin de ödenmediğini ileri sürüyor.
Cihan Haber Ajansı muhabiri, 25 Şubat 2009 tarihinde Ankara Dikmen Keklikpınarı Caddesi yakınlarında park halindeki aracında silahla intihar ettiği ileri sürülen eski Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay’la ilgili jandarmaya yapılan ihbarın dökümüne ulaştı. İl Jandarma Komutanlığı tarafından dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Nuri Yiğit’e gönderilen dökümana göre Oktay’ın ölümünden 8 ay sonra olayda rol aldığını beyan eden kişi, 19 Ekim 2009 günü saat 19.24’te Ankara İl Jandarma Komutanlığı’nın ‘156 Jandarma İmdat’ hattını “0 312 288 50 08” numaralı ankesörlü telefondan Behçet Oktay’ın ölümü ile ilgili olarak aramış. Kimliğini belirtmeyen şahıs, Oktay’ın intiharına ilişkin bilgiye sahip olduğunu ifade ediyor. Şahıs, 20 Ekim 2009 tarihinde saat 14.30’da tekrar arayarak detaylı bilgi vereceğini belirtiyor. Ancak şahıs söylediği tarihde tekrar jandarmayı aramıyor. Jandarmaya telefonu açan şahısla ilgili ise şimdiye kadar herhangi bir işlem yapılmadığı ifade ediliyor.
Behçet Oktay olayında bir Kızılcahamam Savcısı, bir Ankara Emniyet Müdürü, bir de işadamı olduğunu ileri süren şahıs, olay sırasında kendisinin gözcülük yaptığını ve üç kişi olduklarını belirtiyor. Jandarmanın ısrarlarına rağmen adını saklı tutan şahıs, anlaştıkları paranın kendilerine verilmediğini savunuyor. Behçet Oktay’ın öldürülmesinde kendilerinin bir bayanı devreye koyduklarını anlatan şahıs, “3-4 sefer barda buluştular ve o akşam da kadın içkiyi, uyuşturucuyu ve sigarayı kendi ikram etti.” diyor. Şahıs, güvenliğinin sağlanması halinde bunları itiraf edeceğini vurguluyor.
İŞTE TELEFON KAYDININ DÖKÜMÜ
50 08: Bir ihbarda bulunacaktım.
156: Buyurun.
50 08: Dikmen’deki Behçet Oktay olayında ben gözcüydüm o gün, bu işin içinde bir Emniyet Müdürü, Bir Cumhuriyet Savcısı ve bir işadamı var.
156: Evet adınızı alabilir miyim?
50 08: Adımı veremem.
156: Adınız bizde kalacak.
50 08: Ben adımı şu an güvenlik açısından veremem.
156: Anladım. Olay nasıl oldu?
50 08: Olay suikast gibi bir şeydi. Bu olayda bir emniyet müdürü, bir savcı bir de işadamı var. Biz o gün üç kişiydik. Ben gözcüydüm. Bir arkadaş daha vardı.
156: Evet.
50 08: Benim güvenliğimi sağlarsanız, ben bunu itiraf edeceğim.
156: Anladım.
50 08: Bu olayda bir Kızılcahamam savcısı, bir Ankara emniyet müdürü, bir de işadamı var.
156: Size tekrar ulaşabilir miyim?
50 08: Ulaşamazsınız.
156: Kulübeden mi arıyorsunuz?
50 08: Evet. Yarın saat 2.5’ta tekrar arayacağım ve her şeyi anlatacağım.
156: Ben sizi anladım ancak ihbarınızı bu şekilde kayda değer bulmadım.
50 08: Onlar bizim anlaştığımız ücreti ödemediler.
156: Siz onlarla bir iş mi yaptınız da ödemediler.
50 08: Yani Behçet Oktay’ın öldürülmesinde biz devreye bir bayan arkadaş koyduk. 3-4 sefer barda buluştular ve o akşam da kadın içkiyi, uyuşturucuyu ve sigarayı kendi ikram etti.
156: Bu bar neresi?
50 08: Şu an bu barın ismini versem her şey açığa çıkmış olur.
156: Yarın saat: 2.5’ta mı arayacaksınız?
50 08: Yarın saat: 2,5’ta arayıp bütün isimleri size vereceğim. Sizde gerekli tahkikatı yaparsınız.
156: Beyefendi buraya gelebilir misiniz?
50 08: Oraya gelebilsek zaten kim bilir başımıza ne gelir?
156: Anladım. Siz o zaman yarın saat: 2.5’ta 156’yı arayın.
50 08: Zaten Ankara’da bir mmniyet müdürü var, görevde onun ismini falan veririm. Tam saat: 2.5’ta ararım.
156: Siz ne iş yapıyorsunuz?
50 08: Ben serbest çalışıyorum.
156: Behçet Oktay kim?
50 08: Ankara’da terör şube müdürüydü.
156: Tamam beyefendi yarın arayın.
(CİHAN)