YARGITAY, evliliğin icrası sırasında iyi niyetli olmadığı gerekçe gösterilen eşin mirasçı olamayacağına karar verdi. Babası ölen bir kişi, “babasının ilk önce davalının annesiyle evlendiğini, anlaşmalı boşandıktan 6 gün sonra ise davalıyla evlendiğini, evlilik tarihinden 10 gün sonra da öldüğünü, Türk Medeni Kanunu’na göre babasıyla yeni eşinin evliliğinin iptali için dava açtığını ve evliliğin iptaline karar verildiğini’’ belirterek, babasının evlendiği kadının “mirasçılık belgesinin iptali’’ istemiyle dava açtı.
YARGITAY BOZDU
Davanın görüldüğü Uşak 1. Sulh Hukuk Mahkemesi, miras bırakanın evli iken vefat ettiğini, Türk Medeni Kanunu’na göre davalı kadının mirasçılık sıfatının bulunduğunu kabul ederek davayı reddetti. Kararın temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nce görüşüldü. Daire, yerel mahkemenin kararını oy birliğiyle bozdu. Kararda, Türk Medeni Kanunu’nun 159. maddesinde, evlenme sırasında iyi niyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eşin yasal mirasçı olamayacağı ve daha önce yapılmış ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybedeceğinin düzenlendiği vurgulandı.
KÖTÜ NİYETLİ GELİN
Bu yasal düzenleme uyarınca sağ kalan davalı eşin evliliğin akdi sırasında iyi niyetli olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğine işaret edilen kararda, “Vefat eden kişinin, önce davalı kadının annesiyle evlenip boşanması, 6 gün sonra da davalıyla evlenmesi göz önüne alındığında davalı kadının bu durumu bilmeden evliliği gerçekleştirmesi hayatın olağan akışına terstir. Şu halde davalının evliliğin icrası sırasında iyi niyetli olmadığı, dolayısıyla mirasçı olamayacağı kuşkusuzdur. Davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddedilmesi hukuka uygun değildir’’ denildi.
GAZETE HABERTÜRK