Darbecilerin adlarının bütün yer isimlerinden silinmesi gerektiğini de vurgulayan AK Parti sözcüsü, “Başta Cemal Gürsel olmak üzere darbecilerin hepsinin adlarının kamu binalarından ve yer isimlerinden silinmesi gerekiyor. Bu da Türkiye’nin darbecilerle hesaplaşmasının bir gereğidir. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan… Hepsi için geçerli.” ifadelerini kullandı. Başbuğ’un ‘darbeye teşebbüs ve terör örgütü kurmak’tan suçlanmasına ilişkin ‘darbecilik-teröristlik’ tartışması yapıldığını anlatarak, “Sanki darbecilik teröristlikten daha şerefliymiş, daha asil suçmuş gibi. Bunu hayretle ve ibretle izliyoruz. Aradaki fark nedir Allah aşkına? İkisi de silahla yapılan şeydir.” eleştirisinde bulundu. 12 Eylül darbesinin hayatta kalan mimarlarından Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya’nın yargılanacak olmalarına ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye’deki bütün darbeciler de bir şekilde darbenin altyapısını hazırlayanlar da ölüm döşeğinde olsalar da mutlak suretle yargılanmalıdırlar. İbret-i alem için bu böyle olmalıdır. İspanya, Portekiz, Yunanistan, Şili’nin yaptığı gibi… Bütün Pinochet’ler (Şili’nin eski diktatörü) hesap vermelidir.”
28 ŞUBAT VE 27 NİSAN’A DA SIRA GELECEKTİR
Hüseyin Çelik, 28 Şubat ve 27 Nisan dönemlerine de temas etti. O dönemlerin unutmaya terk edilmemesini istedi. “İnanıyorum ki günün birinde bunların da hesabı sorulacaktır.” dedi. AK Parti sözcüsü, konuşmasında muhalefete de yüklendi. CHP’li vekillerin, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu hakkında hazırlanan fezlekeyi gerekçe göstererek dokunulmazlıklarının kaldırılması için topluca dilekçe vermesini şöyle değerlendirdi: “Kuzey Kore’de Kim’in ölümünden sonra resmî olarak ağlama seansları yapıldı ya, CHP 132 milletvekilinin manzarası da buydu. Onlar Kim için, bizimkiler Kılıçdaroğlu için ağlıyor.”
Hüseyin Çelik, Silivri Cezaevi’ni ‘Bekirağa bölüğü’ne benzeten MHP lideri Devlet Bahçeli’yi de şu sözlerle eleştirdi: “Çorum’da, Sivas’ta tetik çekenleri gördük. Tetik çektirenleri göremedik. Onlar bu halkın kanı üzerinden purolarını ve pipolarını tüttürmeye devam ettiler. Bu iddialarla yargılananları mütareke yıllarında işgal güçlerinin yargıladığı Süleyman Nazif’e benzetiyorsa ben kendisini milliyetçi, muhafazakar MHP tabanına havale ediyorum. Gerçi zaten Bahçeli yönetimi MHP tabanından koptu. Ulusalcılık noktasında CHP ile aynı safa geldi.”