“Devlet tiyatrosunda devam eden bir tiyatro hayatım var benim ve asla bırakmayacağım bir hayat bu! Tiyatroda akşam sekizde oyunum varsa, akşam sekizde oyunum vardır; bitmiştir. Bütün her şeyi yıkmam ben bir dizide oynamak için. Bu da benim Türkan Şoray kanunumdur”
Dün SABAH Pazar’da başlayan röportaj bugün de devam ediyor. 5 milyonu aşan gişesiyle rekor kıran filmin başrol oyuncusu Devrim Evin, ilk kez konuştu ve anlattıkları bir güne sığmadı tabii ki… Şu anda oynadığınız bir oyun var mı? Adana Devlet Tiyatrosu’nda Orhan Kemal’in ‘Murtaza’ oyununda oynuyorum. Fakat ayağım kırıldığı için raporluyum şu anda. İnşallah İstanbul Devlet Tiyatrosu’na tayinim olursa, İstanbul’da da izleyecekler beni. Şunu da söyleyeyim; beni bir oyunda, sahnede izledikleri zaman çok şaşıracaklar!
OLMAZSA OLMAZLARIM VAR Dizide falan oynamayı düşünüyor musunuz? Bakacağız… Böyle bir rol, böyle bir gişe ve böyle büyük bir projeden sonra nasıl bir teklif gelirse, ‘evet’ dersiniz? Bir kere benim Devlet Tiyatrosu’nda devam eden bir tiyatro hayatım var ve asla bırakmayacağım bir hayat bu! Bunu bırakmak kadar saçma bir şey olamaz çünkü benim mesleğim, beni var eden şey. Dünyada bütün aktörler bir tiyatroda rol alabilmek için neler yapıyorlar. Bu durumda ‘bu senaryo güzel, yapım da güzel, oyuncular, yönetmen, bu iş iyi olacak’ diyebilmem için; benimle çalışmak isteyen insanlar buna müdahale etmemeli. Faruk Aksoy’la üç sene çalıştık ama hiçbir şekilde benim tiyatro hayatıma müdahale etmedi. Hani ‘Türkan Şoray kuralları’ falan diye insanlar geyik yapıyor ya, evet var! Nasıl yani, Türkan Şoray kurallarınız mı var? Var tabii ki! Olmazsa olmazlarım var. Ben çok ciddi bir disiplinden geliyorum. Benim tiyatroda akşam 8.00’de oyunum varsa, akşam 8.00’de oyunum vardır. Bitmiştir. Bütün her şeyi yıkmam bir dizide oynamak için. Hayalinizde ne yapmak var peki, hedefiniz nedir? Hayalim sinemaya devam etmek.
#Sayfa#
BENİM İÇİN HER ŞEY YENİ BAŞLANGIÇTIR
Şu anda hayatınızın hangi dönemindesiniz? Olgunluk dönemi mi, yeni bir başlangıç mı, dönüm noktası mı? Hiçbir zaman programlı yaşamış bir insan değilim. Hedeflerim her zaman oldu ama hayatımın hiçbir anına da bir dönüm noktası, olgunluk anı gibi bakmadım, benim için her şey yeni bir başlangıçtır. Her sabah, her an, şu anda seninle konuştuğum an bile benim için yeni bir başlangıçtır. Yaşadığım her şey yenidir benim için. Yani ben anı yaşamayı, ana değer katmayı seven bir adamım. Tabii ki yapmak istediklerim var ama ‘Hollywood’da film çekmek mi istiyorsun’ falan diye soruyorsan, hayır! Hayatımın bundan sonraki sürecini, sadece potansiyelimi görebilen insanlarla geçirmek istiyorum. Benim potansiyelimle hem duygusal anlamda, hem mesleki anlamda buluşabilen insanlarla çok daha güzel işlere devam etmek istiyorum.
‘ATI NİYE SATTIN’ DİYORLAR, AT BENİM DEĞİL Kİ! “Geçen gün bir tweet okudum, diyor ki biri ‘Atını satmışsın ayıp değil mi?’ At benim değil ki, at yapımcının da değil, at bir başka adamın! Adam sattıysa atı ben ne yapayım. Bir taraftan da hoş böyle bir takip yapmaları!”
SAHNEDE AYAĞIM KIRILDI, NAZAR ÇIKTI! Babanızın filminizi izler izlemez tepkisi ne oldu? Bizim Türkiye’de galamız olmadığı için; benimle aynı gün, aynı anda yani perşembe günü, saat 14.53’te, İzmir’de izledi bütün akraba ve yakınlarım filmi. İzledikten sonra babam aradı ve “Aferin oğlum” dedi. “Bu kadar mı baba?” dedim, “Zaten senin işin bu” diye cevap verdi. Babam hep soğukkanlıdır zaten. Teşekkür alırdım, “Niye takdir almadın?” derdi. Takdir alırdım, “Hadi baba, hediye” dediğimde, “Zaten senin görevin takdir almak” derdi. ‘Çocuğumun ayağı yerden kesilir’ diye endişeleri var mı? Kesildi bak, sahnede ayağım kırıldı işte! Nazar çıkmış! Fena çıktı ama (gülüyor)… Çok basit bir sahnede, sırtımda başka bir oyuncu varken, merdivenlerden iniyorum; iki ayağım birden pergel gibi açıldı! O kadar tehlikeli rolde oynadım, bugüne kadar ne performanslar sergiledim ama hayatımda hiç böyle bir şey yaşamadım. ‘Fetih 1453’te at üstünde ok atıyorum, attan bile düşmedim mesela! En zor sahne o muydu? Evet. Kemankeşlik deniyor ona, dünyanın en zor şeyidir. Kemankeş olabilmek için 3-5 sene eğitim alınır. Başınıza ilginç şeyler gelmedi mi üç senelik çekimler boyunca? Benim hiç gelmedi. Ben çok kontrollü bir adamım, bazen fazla kontrollü oluşum Faruk Abi’nin canını sıkıyordu. Ama bu kontrol benim işime yaradı çünkü at üzerinde kalkıp ok atmak falan, bunlar çok riskli işler.
#Sayfa#
BU FİLMDE FATİH’İN ZEKASINI ORTAYA KOYMAK İSTERDİM ‘Ulubatlı Hasan’ı oynayan İbrahim Çelikkol ile yarıştırıldınız hep. “Daha çok öne çıkıyor ‘Ulubatlı Hasan’, sanki başrolde o var” gibi laflar edildi. Buna ne diyorsunuz? Bunu senariste soracaksınız. Benim bu konuda fikrim başka… Nasıl başka? Benim için önemli olan şey şu; ben fetih dönemiyle ilgili her şeyi okumuş bir adamım. Öncesinde çok kabataslak, herkesin sahip olduğu bilgiler vardı bende de. Rolü alınca çok detay okudum, yurt dışından kitaplar getirttim, çok araştırma yaptım, senaryoya da katkı sunmak için elimden geleni yaptım. Ancak çekimlere 1.5 ay kala işe dahil olduğum için, müdahale şansım olmadı. Fakat sonuçta projenin senaristi var, yapımcısı, yönetmeni var. Ben oyuncusuyum, senaryonun bana sunduğu imkanları maksimum seviyeye çıkartmak için çalışabilirdim ancak. Bana yarım saat daha ayrılsaydı; Fatih Sultan Mehmet’in stratejik zekasını anlatmak, başka yönlerini daha derinlemesine göstermek mümkün olsaydı seve seve oynardım. Bu anlamda sizi tatmin etmeyen durumlar var mı? Bunları konuşmak yanlış olur. Tek bir gerçek var ortada; bugüne kadar yapılmamış bir şey yapıldı. Bir sonraki kuşak bundan çok daha iyisini yapacaktır, Faruk Abi de bunu söylüyor zaten.
BEKARIM, İYİ YEMEK YAPARIM, NAİF YAŞAYAN BİR ADAMIM Sevgiliniz var ve o da oyuncu galiba? Magazinel hiçbir şeye cevap vermiyorum. Herkes, nasıl bir hayatınız olduğunu merak ediyor ama… Mesela evli misiniz, bekar mısınız, hiç boşandınız mı, çocuğunuz var mı? Hiçbir zaman evlenmedim, bekarım, iyi yemek yaparım. Başka, başka? Klasik müzik dinlerim, ciddi bir kitap okuyucusuyum, politika meraklısı bir adamım. Televizyonu politik tartışma programları için izlerim, dizi falan izlemem. Spor yaparım. Çok ciddi bir film arşivim var. Avrupa sinemasına meraklıyım, onların naifliği hoşuma gider. Ben de çok naif yaşayan bir adamım. Vurdulu kırdılı Hollywood filmlerini sevmem
Gunaydin