Adalet Bakanı Sadullah Ergin, kabinenin en yetenekli bakanlarından biridir. Bu görevi yürüttüğü 3 yıl boyunca, adalet mekanizmasını dönüştüren başarılı hamleler yaptı. O’nun etkili ve cesur duruşu sayesinde yüksek yargıdaki ‘kast sistemi’ çöktü, daha demokratik ve Türkiye’nin önünü açan bir tablo ortaya çıktı. Eğer kendisi Eski HSYK’nın, “biz yaptık oldu” şımarıklığı ile akla ziyan uygulamalarına set çekmemiş olsaydı, Ak Parti’yi gerçek anlamda muktedir hale getiren 12 Eylül referandumu da yapılamaz ve bugün pek çoğumuz, içinde bolca ‘ah ve vah’ inlemeleri geçen cümleler kurarak eski yargının içler acısı durumunu konuşur dururduk. Yargıda iki yılda çok şey değişti ama Sadullah Ergin’in temposunda değişen bir şey yok. Çünkü şimdi de ‘yeni tür sorunlarla’ karşı karşıya Türk yargısı. AİHM’E GİDEN DOSYALAR NASIL AZALTILACAK Adalet Bakanı Ergin’le, önceki gün makamında yaptığımız görüşmede uzun uzun, yargının mevcut sorunlarını ve bakanlığın bu sorunlara neşter vurmak için yaptığı ve yapmayı planladığı yeni reformları konuştuk. Bakan Ergin’in zihnini bugünlerde en fazla meşgul eden konulardan biri Türkiye’den AİHM’e giden dosyalar. Gerçekten son dönemde Strazburg’a Türkiye’den giden şikayetlerin sayısında ciddi bir artış var. Adalet Bakanlığı bürokrasisi, bu sorunu çok yakından izliyor. Ve bu şikayetleri minimum seviyeye indirmek için 6 aydır yoğun bir çalışma yürütülüyor. Görüşmemiz sırasında bakan Ergin bir ara yanımdan kalktı ve masasından kitapçık haline getirilmiş bir metni aldı getirdi. Önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu gündemine gelecek olan 4 üncü yargı paketinin detayları vardı bu metinde. Bakanın anlattıklarına bakılınca şu açıkça görülüyor. Bakanlık, AİHM’nin verdiği ihlal kararlarını tek tek tarayarak bu kararların hangi konularda, hangi yasa maddeleriyle ilgili olduğunu tespit etmiş. 4 üncü pakette de Türkiye aleyhine verilen kararları en düşük seviyeye düşürecek şekilde hangi maddede ne yapılması gerekiyorsa tek tek sıralanmış. “Bunu şimdi size veremiyoruz, çünkü Bakanlar Kurulu iradesinin ortaya çıkması gerekiyor” dedi Bakan Ergin. HEDEF ŞİDDET İLE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ BİRBİRİNDEN AYIRMAK AİHM’nden gelen ihlal kararlarının önemli bir bölümü Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giriyor. TMK’nın bazı maddelerindeki muğlak ifadeler yüzünden, şiddet içeren söz ve eylemlerle şiddet içermeyen söz ve eylemlerin net bir ayrımı yapılamıyor. Bu yüzden de mahkemelerde bu maddelerden verilen kararlar sonrası AİHM’e bol bol başvurular gidiyor. Ve ihlal kararları da peş peşe geliyor. Yeni paketin taslak metnine bakınca, terörle ilgili maddelerdeki “şiddet unsurunun” net bir şekilde belirginleştirildiği görülüyor. Zaten AİHM’nin istediği de bu. Söz ve eylemlerde şiddeti destekleyen unsurlar var mı yok mu? Mahkemeler buna göre bir karar versin deniyor. Hedef, bu tür düzenlemelerle özellikle basın ve ifade özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmak ve şiddet içermeyen her türlü düşüncenin serbestçe ifade edilmesinin önünü açmak. ERGİN:ÇÖZÜM YARGILAMALARIN HAZLANDIRILMASI Görüşmemizden şöyle bir şey de çıkardım. Adalet Bakanı, yargıyla ilgili konularda bütüncül bir yaklaşıma sahip. Anladığım kadarıyla O’nun gözünde, uzun tutukluluk süreleri başta olmak üzere bütün sorunlar dönüp dolaşıp ‘yargılama sürelerinin uzunluğu’ konusunda kilitleniyor. Ve görüldüğü kadarıyla Ergin, bütün enerjisiyle işin bu boyutuna asılıyor. Bir süredir kendisinin bu konuda iddialı açıklamalar yaptığını da biliyoruz. Mesela “kısa süre sonra bütün davalar temyiz süreci de dahil olmak üzere ortalama 2 yıl içerisinde sonuçlandırılacak” Cümlesi O’na ait. Tabi mesele Adalet Bakanı’nın bu çabalarıyla bitmiyor. Biraz da, hatta büyük ölçüde hakimlerin, savcıların zihinlerini, özgürlükçü yaklaşımlara ne kadar yaklaştırdıklarıyla da ilgili bu sorunlar. Kafalar değişmeden yasaların değişmesi fazla bir şey ifade etmiyor ne yazık ki!..
haber7