Şoke eden kürtaj ve sezaryen raporu

Sağlık Bakanlığı kayıtlarındaki rakamlar dehşete düşürdü. Bir kadının 17 kez kürtaj yaptırdığı belirlendi.

Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre her 100 hamile kadından 10’u gebeliğini kürtajla sonlandırıyor. Kadın doğum hastanelerinin kayıtlarında 17 defa kürtaj yaptıran anne adayı bile var.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “cinayettir” diyerek başlattığı kürtaj tartışmasında ilginç bir rakam ortaya çıktı. 1983 yılında çıkarılan Nüfus Planlaması Hakkındaki Kanun’la kürtajı her durumda serbest bıraktı. Sağlık Bakanlığı kayıtlarına giren rakamlara göre yılda 70 bine dayanan kürtajda, özel kliniklerde yapılanlarla birlikte 150 binleri aşıyor.
Her 100 hamile kadından 10’u gebeliğini kürtajla sonlandırıyor. O kadar ki 17 kere kürtaj yaptıran kadın doğum hastanelerinin kürtaj kayıtlarında yer alıyor.
FAKÜLTELERDE KÜRTAJ ÖĞRETİLİYOR Türkiye’nin gündemine oturan kürtajı her yönüyle BUGÜN masaya yatırdı. AK Parti hükümeti de kürtajı tıbbı gereklilikler dışında kullanımını önlemek için düğmeye bastı.
Önceki gün AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu’nda (MKYK) masaya yatırıldığı öğrenilen kürtaj rakamları ürkütücü boyutlara ulaştı.
2009’da 60 bin 140, 2010’da 58 bin 186 ve 2011 yılında 69 bin 364 kürtaj operasyonu yapılırken, özel kliniklerde kayıt dışı yapılan sayı kamu hastanelerindeki rakamların çok üzerinde seyrettiği tahmin ediliyor.
Anne ve çocuğun sağlığını tehdit eden kürtajın artmasında, 2827 sayısı Nüfus Planlaması Hakkındaki Kanun’un 5. maddesinde serbest bırakılması etkili. Anne ve çocuğun ölüm riskini ortadan kaldırmak için tıp fakültelerinde asistan doktorlara öğretilen tıbbi bir operasyon olan kürtaj, Türkiye’de aile planlaması olarak kullanılıyor. O kadar ki 4 kere kürtaj yaptıran anne adayı da var, 17 kere gebeliğini kürtajla sonlandıran kadın da. Kürtaj yaptıran kadınların çoğunluğu da sağlıklı bebekleri istemedikleri için bunu yaptırıyor. Tıbbi olarak yapılan kürtaj oranı Türkiye’de oldukça düşük kalıyor.
KÜRTAJ YAPMAMAK İÇİN YEMİN EDEN DOKTORLAR VAR Söz konusu kanun, vatandaşa kürtaj hakkı tanırken doktorları da kürtaj yapmaya zorluyor. Herhangi bir doğum hastanesine giden anne adayı, 10 haftaya kadar olan gebeliğini tıbbi zorunluluk dışında bile kürtajla aldırabiliyor.
“Almam” diyen doktor ise cezai müeyyidelerle karşılaşıyor. Bu durumda kadın doğum hastanelerinde kürtaja sıcak bakmayan hekimler kürtaj yapmama konusunda yemin ediyor. İsmini vermek istemeyen bir hekim yemin etme gerekçesini şöyle açıklıyor:
“Kürtajı hiçbir hekim istemez. Çünkü bir cana kıymak ve çocuğu parçalanmış şekilde çıkarmak çok büyük psikolojik travmalara neden oluyor. Kanunla bağlı olan doktorlar, kürtaj yapmamak için yemin ediyor”
Yasak yılda 68 bin anneyi öldürüyor 2012 yılı itibariyle 68 ülkede kürtaj tamamen yasak. Aralarında Brezilya, Meksika, İran, Suriye ve Endonezya’nın da bulunduğu bu ülkelerde kürtaj yasağı hiçbir istisna olmaksızın uygulanıyor. Kürtaja yalnızca belirli durumlarda izin veren ülke sayısı 58. Bu grupta bulunan ülkelerin yasalarına göre kürtaj, anne veya fetüsün sağlığının tehlikede olduğu durumlarda, tecavüz ve ensest sonucu oluşan hamileliklerde veya annenin ruhsal sağlığının korunması için uygulanabiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü, yasağın uygulandığı ülkelerde kürtajın ortadan kalkmadığını, ancak uygun olmayan koşullarda, işinin ehli olmayan kişilerce gerçekleştirildiğine dikkat çekiyor. Buna göre dünya çapında her yıl 68 bin kadın sağlıksız kürtaj nedeniyle hayatını kaybediyor.
Sezaryende dünyada ilk üçteyiz Türkiye sezaryende dünyada en yüksek orana sahip ülkelerin başında geliyor. Yüzde 46,6 oranıyla en yüksek sezaryenle doğum oranına sahip 5 ülkeden biri olan Türkiye, Brezilya ve Çin’den sonra üçüncü sırada yer alıyor.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de 2008’de 1 milyon 317 bin 988, 2009’da 1 milyon 306 bin 966, 2010’da 1 milyon 284 bin 772, 2011’de 1 milyon 267 bin 880, 2012’nin ilk üç ayında ise 295 bin 509 canlı doğum oldu.
Türkiye’de sezaryenle doğum oranları 2009’da yüzde 42,7, primer (ilk doğumda) 27,2, 2010’da yüzde 45,4, primer yüzde 25,6, 2011’de 46,6, primer 24,9, bu yılın ilk üç ayında ise 51,1, primer 24,9 olarak gerçekleşti.
2009’da sezaryenlerin yüzde 39’u devlet sağlık kurumlarında, 61’ı özelde, 2010’da 40’ı devlette, 60’ı özelde, 2011’de 36’sı devlette, 64’ü özelde, bu yılın ilk üç aylık döneminde ise 37’si devlette, 67’si özelde yapıldı.
Doğudan batıya gittikçe artan sezaryen oranları, bölgelere göre de farklılık gösteriyor. Buna göre sezaryenle doğum Ege bölgesinde yüzde 31,8, Akdeniz’de 28,4, Güneydoğu’da 14,7, Doğu Anadolu’da 16,3, Kuzey Doğu Anadolu’da 14,6, Doğu Karadeniz’de 25,5, Batı Karadeniz’de 25,1, Doğu Marmara’da 28,9, Batı Marmara’da 34,2, İstanbul’da ise 27,6 oranında gerçekleşti.
Kaynak: BUGÜN GAZETESİ

Post Author: ABGA

Leave a Reply