Ergenekon tanığı eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ile arasında geçen diyaloğu ilk kez açıkladı.
Ergenekon davasında tanık sıfatıyla ifade veren eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, ABD Savunma Bakan yardımcısının, 1 Mart tezkeresiyle ilgili olarak hükümete baskı yapmasını istediğini, ancak yapmadığını söyledi.
Özkök, Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun, irtica ile mücadelede iyi çalışamayacağı düşüncesiyle kendisini Genelkurmay Başkanı yapmayacağını söylediğini belirtti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon davasında eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün tanık sıfatıyla ifadesinin alınmasına devam ediliyor.
Üye Hakim Sedat Sami Haşıloğlu, Cumhuriyet gazetesinde Özkök ile ilgili yayınlanan bir yazıda 18 yıl yurt dışında bulunan biri olarak Türkiye gerçeklerine yabancı olduğu konusundaki haberini hatırlattı. Haşıloğlu, Özkök’ten bu yazıyla ilgili diyeceklerini sordu. Özkök ise yazının yayınlandığı dönemde bir şey söylemediğini ancak emekli olduğu zaman Balbay’a sitem ettiğini dile getirdi. Özkök, Wikipedia internet sitesinden biyografisine bakıldığında yurt dışında ne kadar görev yaptığının ve Türkiye gerçeklerini ne kadar bildiğinin görüleceğini Balbay’a da söylediğini aktardı.
Haşıloğlu, bu açıklamanın ardından Balbay’ın bu bilgileri veren haber kaynağı için üst düzey bir subay olduğunu söylediğini hatırlatarak bu konuda bir araştırma yapıp yapmadığını sordu. Özkök ise böyle bir araştırma yapmadığını söyledi.
‘BURSA IŞIKLAR’DA OKUMAMA RAĞMEN CUMHURİYET’TE KULELİ’DE OKUDUĞUM YÖNÜNDE HABERLER ÇIKIYORDU’
Hilmi Özkök, kendisini yıpratmak amacıyla yapılan haberlere ilişkin, “Ben Bursa Işıklar Askeri Lisesi’nde okudum. Ancak Cumhuriyet gazetesinde Kuleli Askeri Lisesi’nde okuduğum ve bu dönemde Cuma namazlarına gittiğim şeklinde haberler yer aldı.” diye konuştu.
Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu’nun, görev yaptığı dönemde karargaha evden sefertası ile yemek getirmesine ilişkin sorularını cevaplayan Özkök, “2003-2005’e kadar olan dönemde evden karargaha yemek getirdim. Belli bir dönemi kapsıyordu. Sefertası da yoktu. Pakete sarıp getirdim.” dedi.
Haşıloğlu, “Siz 1 Mart tezkeresi öncesinde tavrınızın nötr olduğunu söylediniz. Siyasilerin kararı olduğunu söylediniz. Amerika’da yayınlanan bir gazetede ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’in 1 Mart tezkeresiyle ilgili hükümete baskı yapmanızı istediği şeklinde bir haber çıktı. Bu konuda açıklama yapar mısınız?” diye sordu. Özkök ise, “O dönemde Paul Wolfowitz bize böyle bir telkinde bulundu. Benim baskı yapmamı istedi ama yapmadım.” diye konuştu.
“CÇGekibi.word isimli bir belgeyi Genelkurmay Başkanlığına sorduk. Kendilerine ait olduğunu söylediler. Cumhuriyet Çalışma Grubu’na ait olduğu anlaşılan bu belge içeriğinde Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde istihbarat yönetim şube müdürlüğü kurulduğu ve bununla ilgili görevlendirme çalışması yapıldığı belirtiliyor. Bu bilgiye sahip misiniz?” şeklindeki soru üzerine bu belgeyi görmek isteyen Özkök, “Jandarma Genel Komutanlığı’nın, kendi başkanlığına dağıtım yaptığı bir belgedir.” dedi. TSK’da teşkilat değişiklik tekliflerinin belirli periyotlarla yapıldığını belirten Özkök, “Böyle bir konuyu net olmamakla birlikte hatırlıyorum. Bana sunulan teklifte isim listesi bulunmaz, daha ana hatları ile yer alır.” diye konuştu.
Haşıloğlu, “Hakkınızda karalama kampanası başlatıldığını söylediniz. Bu kampanya ne zaman başlatıldı?” diye sordu. Kara Kuvvetleri Komutanlığı yaptığı döneme kadar sicili tertemiz bir subay olduğunu belirten Özkök, “Ancak Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan Genelkurmay Başkanlığı’na geçiş sürecimde bazı sıkıntılar yaşadım. Kıvrıkoğlu tarafından sevilirdim. Beni Genelkurmay 2. Başkanı yaparak karargaha yanına aldı. Ancak Genelkurmay Başkanlığı’na geçişim sırasında ise irtica ile mücadele konusunda iyi çalışamayacağımı düşünüyordu. Beni Genelkurmay Başkanı yapmayacağını söyledi. Ben de kendisinin takdiri olduğunu söyledim.” ifadesini kullandı.
İLKER BAŞBUĞ ÇOK DÜZGÜN BİR İNSANDI
Hilmi Özkök, davanın tutuklu sanıklarından İlker Başbuğ hakkında yaptığı değerlendirmede “Çok düzgün bir insandı.” dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Ergenekon davasında tanık sıfatıyla ifadesine başvurulan eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, mahkeme heyetinin sorularını cevapladı.
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Özkök’e “Encümen-i Daniş’i duydunuz mu?” diye sordu. Özkök bu soruya da “Emekli askerler ve bürokratlar İstanbul’da bir araya gelerek memleket sorunlarını konuşurlardı. İçlerinde çok demokrat komutanlarım vardı. Bu toplantılara ilişkin rapor düzenlenip Genelkurmay Başkanlığı’na verilip verilmediğini duymadım. Benim Başkanlığımda böyle bir rapor verilmedi bana.” cevabını verdi.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer’in “İlker Başbuğ’un yasal anlamda hükümete karşı bir tutumunu göründünüz mü?” sorusunu Özkök “Hayır” diye cevapladı.
Sezer “İki yıl Genelkurmay İkinci Başkanlığı’nı yapan İlker Başbuğ, görevini ne şekilde yapmıştır?” diye sordu. Özkök ise “Beni yönlendirmeyen, doğru kararlar vermem için bana bilgiler toplayan, çok düzgün bir insandır. Kendisinden çok istifade ettim.” sözleriyle Başbuğ hakkında bir değerlendirme yaptı.
Sezer’in, “Sizin Genelkurmay Başkanlığı yaptığınız dönemde İlker Başbuğ ile Anayasa ve yasayla belirtilen demokratik görüş konusunda ve hükümete bakışınızla ilgili fikir ayrılıklarınız oldu mu?” diye sordu. Bu konularda fikir ayrılıkları olmadığını belirten Özkök, zaman zaman başka başka konularda ayrılıklar yaşadıklarını ve bu ayrılıkları da Başbuğ’a söylediğini anlattı.
Başkan Özese, soruşturma savcılığına gönderilen bir ihbar mektubunda, Fransa’dan getirilerek kuvvet komutanları ile Şener Eruygur, Hasan Atilla Uğur gibi bazı komutanlar, Ergün Poyraz gibi bazı gazeteciler ve bazı rektörlere beyaz renkli sagem telefonları dağıtıldığının belirtildiğini hatırlattı.
Kriptolu olan ve dinlenmesi mümkün olmayan bu telefonların kimlere verildiğinin araştırılması ile Ergenekon terör örgütünün çözülebileceğinin ifade edildiğini anlatan Özese, Özkök’e bu konuda bir bilgisi olup olmadığını sordu. Özkök ise kriptolu bir telefon teknolojisinden bilgisi olmadığını belirterek aynı teknolojiyi taşıyan telsizlerin kullanıldığını, ihbar mektubunda belirtilen kişi ve makamlara dağıtıldığından ise haberi olmadığını söyledi. Bunun üzerine isimleri geçtiği için Hasan Atilla Uğur ve Fatih Hilmioğlu böyle bir iddianın asılsız olduğunu öne sürdü.
Kaynak: CİHAN