Mavi Marmara faciasından sonra barışa yaptıkları katkı nedeniyle, bir süre önce Türkiye’den ‘barış ve dostluk ödülü alan, Van depremi sonrasında da depremzedeler için yardım konseri veren dünyaca ünlü İsrailli heavy metal grubu, ‘Orphaned Land’din solisti Kobi Farhi Türk vatandaşlığına geçmek istiyor.
A Haber’de Duygu Leloğlu’nun sunduğu Satır Arası programına konuk olan Kobi Farhi; “hem İsrail hem de Türk vatandaşıyım demek istediğini söyledi. İsrail hükümeti adına, Türkiye’den özür dilediğini de belirten Farhi, ajan değil sadece şarkıcı olduğunu da dile getirdi.
“TÜRKİYE BÜYÜK FİKİRLERİ TEMSİL EDİYOR”
Grubumun ve benim Türkiye ile ilişkilerimiz 11 yıl önce başladı. Biz hiç İsrail dışında müziğimizi çalmamıştık. Ancak buraya geldiğimizde çok misafirperverlikle karşılaştık. Türkiye dünyada en başarılı olduğumuz ülkeydi. Türkiye’ye ne zaman gelsek, hayranlarımız bizi kardeşlerim yuvanıza hoş geldiniz diyerek karşıladılar. Kendimizi burada hep evimizde gibi hissettik. Zaman içinde üniversitelerden, hükümet kurumlarından, başbakan danışmanından barış ödülleri aldık ve buraya her geldiğimizde kendimizi daha çok evimizde gibi hissettik. Dünyanın her yerini dolaştığımızda Türkiye’yi de temsil ettiğimizi düşünüyorum. Türkiye’nin çok güzel bir ülke olduğunu düşünüyorum. Büyük bir ülke ve büyük fikirleri temsil ediyor. Çok kültürlü boyutlarını gösteren, her dinin her kültürün kendine yer bulabileceğini gösteren bir ülke. Bu da bence Türkiye’yi çok büyük bir ülke yapıyor Bu yüzden Türk vatandaşı olmak istiyorum. İngiltere’ye, Avrupa’ya, Amerika’ya gidip ben aynı zamanda Çok gurulu bir Türk vatandaşıyım da demek istiyorum.
“AİLEM TÜRKÇE KELİMELER KULLANIRDI”
Ben Cafa’da, İsrail’de doğup büyüdüm. Çok uzun süre orada Osmanlı imparatorluğunun hükümdarlığı vardı. Bazı kahvehanelerde hala Atatürk’ün fotoğraflarını görebilirsiniz. Türk mimarisinin etkisini görebilirsiniz.Benim atalarım Bulgaristan’dan gelmiş ama, hala Türk kültürünün etkilerini yaşıyorlar. Benim büyükannem dururken “haydi” diyebilir ya da çocukken bana kütük derdi. Ve tokmak gibi Türkçe kelimeler de kullanırdı. Ne zaman öğle yemeğini yemek için ailecek otursak Bu sohbete biz muhabbet adını verirdik. Türk müziği ve Türk kültüründen çok etkilendim. Türk müziği bize çok ilham verdi. Türkiye’de olmak bana çok doğal geliyor.
“MAVİ MARMARA OLAYI GÖZLERİMİ YAŞARTTI”
Mavi Marmara bir felaketti. İsrail ile Türkiye arasında ilişkiler bir çöküşe geçtiği zaman bu beni çok üzdü. Çünkü Türkiye benim yuvam gibiydi. İki ülke arasındaki ilişkilerin kötüye gitmesini bir trajedi olarak düşündüm. Mavi Marmara olayı olmasa da bir Türk vatandaşı olmak isterdim. Türki vatandaşı olmak istiyorum; çünkü Türkiye’yi seviyorum, Mustafa Kemal Atatürk’ü seviyorum, Mustafa Kemal Atatürk’ün Bir ulusun atası ve lider olarak temsil ettiği fikirleri seviyorum. Arap ülkelerinden, Suriye’den, İran’dan, Lübnan’dan dostlarımla Türkiye’de buluşabiliyorum, Bunu İsrail’de ya da Arap ülkelerinde yapamıyorum. Mavi Marmara çok talihsiz bir olaydı. Keşke hiç olmasaydı.
Her sabah uyandığımda aynı şeyi yaparım, önce ocağa Türk kahvemi koyarım ve ardından da bilgisayardan haberleri takip erdim. Bu olay olduğunda da kahvemi içiyordum, haberleri gördüm ve gözlerim yaşardı. Okurken de bunun çok büyük bir hata olduğunu biliyordum ve İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerinin aynı olmayacağını fark ettim. Aynı zamanda beni de tekrar iyi karşılayamayacaklarını düşündüm Türkiye’de, gözlerim doldu ve böyle bir şey olduğuna inanamadım. Bu olaydan bir hafta sonra Türkiye’de bir konserimiz olacaktı Sonisphere Festivalinde çalacaktı ancak güvenlik şirketi bizim güvenliğimizi garanti edemeyeceklerini söylediler. Ben de güvenlik şirketimize ihtiyacımız yok, Türkiye benim yuvam, ben orada bodyguardlar falan istemiyorum dedi. Hayır, sizin güvenliğinizi temin edemeyiz, eğer herhangi bir olay olursa tüm konser etkilenir dediler. Bir sefer konserimiz güvenlik nedeniyle iptal olmuştu. Ancak altı ay sonra tekrar Türkiye’ye geldik iki etkinlikte çalmak üzere. Bunlar çok başarılı oldu. Tüm biletleri satıldı. Ve ilk barış ödülümüzü de o zaman almıştık bir üniversiteden.
“HÜKÜMET ADINA, TÜRKİYE’DEN ÖZÜR DİLİYORUM”
Müzik politikanın ötesinde, üstündedir. Çünkü müzik herkesi bir araya getirmeyi birleştirmeyi hedefler ve müzisyenlerin de herkesi birleştirmek gibi bir ayrıcalığı vardır. Bazen siyasilerin zihnini anlayamıyorum, akıllarındaki şey nedir. Onların adına ben Türk milletinden özür diliyorum, böyle bir şeyin olmasını hiç istemezdim. Gerçekten üzgün olduğumu söylemek istiyorum. Evet ben başbakan değilim biliyorum, ama ben ve İsrail’deki dostlarım özür diliyoruz.
“TÜRK VATANDAŞLIĞI İÇİN BAŞVURUMU YAPTIM”
Birkaç gün önce Türk vatandaşlığı için başvurdum. Henüz bir cevap almadım. Başvurumu Çankaya belediyesine, aynı zamanda dostum olan Bülent Tanık’a yaptım. Kendisinin de başvurumu kültür bakanına ilettiğini biliyorum. Artık hükümetin inisiyatifinde. Henüz bir cevap almış değilim. Türk dostlarımız ve hayranlarımız bizimle gurur duyuyorlar. Hepsi çok şaşırdılar. Hiçbir müzisyen şimdiye kadar Türk vatandaşı olmak istememiş. Ben bunu çıkar amaçlı yapmıyorum. Sadece sizi sevdiğim için yapıyorum.
“AJAN DEĞİL, SADECE ŞARKICIYIM”
Bir gazeteci, benim bir CIA ya da Mossad ajanı olduğumu iddia etti. Bu çok anlamsız çok saçma bir şey, benim 37 yıllık hayatımda duyduğum en saçma şey. Ben bir siyasetçi ya da ajan değilim. Ben sadece bir şarkıcıyım. Şarkılarımı barış için söylüyorum. Hiçbir örgütün veya siyasi partinin temsilcisi değilim.
“HEM İSRAİL HEM DE TÜRK VATANDAŞIYIM DEMEK İSTİYORUM”
Bildiğim kadarıyla çifte vatandaşlık mümkün. İsrail yasalarına göre çifte vatandaş olabiliyorum. Umarım Türkiye’de de çifte vatandaşlık mümkündür. Ben Amerika’ya ve Avrupa’ya gidip ben hem İsrail hem de Türk vatandaşıyım demek istiyorum. Bir Yahudi ve bir Müslüman ülkenin vatandaşıyım demek istiyorum. Benim grubum Atatürk’ün vizyonunun bir çok noktasını taşıyor.