Taş atan eller gül toplar mı?
İnternette okuduğum bir haber derin derin düşündürdü beni. Polis panzerine taş atan çocuklar, aynı panzer çamura saplanınca çıkarmak için polisle birlikte çalışmış yardım etmişler…
Buradan yola çıkarak bir fıkra geldi aklıma, Urfa’ya düşmanın yaklaşmakta olduğu haberi gelmiş.Urfalılar kıllarını kıpırdatmamışlar.ancak ne zaman ki isot tarlalarına kadar gelmiş düşman, bütün urfa tek vücut olmuş, Allah Allah nidalarıyla düşmanı geri püskürtmüşler..
Her milletin bir isot tarlası yani el değdirilmez kutsalı,manevi değeri vardır.çocuklarımıza gençlerimize eğitim verirken kutsallarımızı iyice öğretmemiz lazım.Din, dil, vatan, millet, bayrak ve milli-manevi kültürümüz…bunlar daha beşikteki çocuğumuza milli mefkure, manevi değer olarak aşılamamız gereken şaşmaz-değişmez temel öğelerimiz.
Birine bir halel gelse milletçe uykularımızın kaçacağı bu değerlerimizin korunması kollanması adına yapılan her çalışma gereklidir, önemlidir.
Bir ülkeyi yıkmak isteyen dış güçler, önce bu değerlerine saldırır.İnancını zayıf düşürmeye, dilini bozmaya, bayrağına saygısını zedelemeye, kültürünü yozlaştırmaya çalışır.dili bozulan, dini duyguları zayıflayan milletlerde küçük küçük delikler açılmaya başlar ve artık oralardan sızmalar yaşanması kaçınılmazdır.
100 yıllık tarihimiz iyi okunduğunda dilimizin nasıl değiştiğini, kültürümüzün parçası olan kelimeler yerine uydurukça ve argo sözlerin nasıl yerleştiğini ve aynı dili konuşamaz bir millet haline geldiğimizi görmememek mümkün değil.70 yıl evvel bestelenmiş bir sanat müziği parçasını dede ile torun birlikte anlayıp dinleyemiyor. Çünkü çocuk ne dendiğini anlamıyor. Dini duygular örselenince de aynı durum yaşanıyor.Hassasiyetler zayıflıyor, haram-helal dengesi bozuluyor, ahiret duygusu, hesap verme korkusu milletin ruhundan uzaklaştıkça hırsızlıklar, cinayetler, tecavüzler ve her türlü günah, toplumda bir virüs gibi yayılmaya başlıyor.
Bu şekilde dili ve dini duyguları zayıflamış bir millet, manevi hisleri örselenmiş bir topluluk, her türlü dış etkene açık, güçsüz ve çabuk yıkılabilir hale geliyor.
Ancak toplumun şaşmaz dinamikleri olan milli duygular bir nebze ayakta ve diri ise, her halûkarda ne kadar gedik açılmış olursa olsun, bir küçük tetikleme, bir küçük hatırlatma, çarçabuk toparlanmaya ve yeniden değerlere sahip çıkmaya sebep olabiliyor.
Yukarıda sözünü ettiğim haberdeki gibi, zorda kalana yardım etmek, düşene el uzatmak insanın ruhunda, genlerinde olan bir hususiyet. üzerine ne kadar kara da düşse elmas en ufak ışık huzmesinde bir yerinden parlamaya başlar illa ki.İnsan, mayası ne kadar bozulursa bozulsun, üzerine tutulacak bir ışıkla insaniyetini hatırlar ve aslına döner yine.
İşte, milletçe, toplumun bütün fertleri olarak tek tek görevimiz, karanlık noktalara ışık tutmak ve yapılan iç-dış müdahalalerle üzerlerine kara düşürülmüş, ruhlarındaki milli-manevi inciler sökülmeye çalışılmış nesillere fener yakmaktır.
Her toplumun bir isot tarlası, olmazsa olmazı vardır. Sokaklarda serseri serseri dolaşan bir genç dahi yeri gelir mahallesinin kızına atılan lafı kendine yediremeyip “dokunmayın bacıma” diye savunmaya geçer. Panzere taş atan çocukların ana babaları dışarıdan ezberletilen örgütsel nasihatlerle çocuklarının eline o taşı verdiler belki, ancak o çocuk, dedesinden, geçmiş nesillerinden aldığı düşene el uzatma genini hala damarlarında taşımaktadır. Bu millete dair karanlık emelleri olanlar öncelikle genlerimize bakmalılar, o şanlı mazisinde 4 kıtanın milletine el uzatan, onlarca farklı ırkı ve kültürü aynı potada eriten bir milletin evladı olarak, esasen taş atmaya değil, gül atmaya daha meyilliyiz.
Kışkırtılmaya müsait hale gelen zayıf yanlarımızı bir an evvel tedavi edip, elmas kaynaklarımıza düşen kara lekeleri silip, çocuklarımızın, gençlerimizin kötü emellere alet edilmesine asla göz yummadan tek vücut olma-derlenip toparlanma zamanıdır şimdi.
Unutmayalım, eline taş verilip polise yönlendirilen o çocuklar aynı elleriyle gül de atabilirdi..
Düşman isot tarlalarımıza saldırmış, ne duruyoruz?
1 thought on “Atilla Barsan – Taş atan eller gül toplar mı?”
Buket Oral
(December 26, 2012 - 9:46 pm)sayın yazarın yeni yazılarını bekliyoruz…çok uzun aralık veriyorsunuz, yazılarınız güncelliğini yitiriyor sayın barsan.