2. Abdülhamit’in, özellikle cuma selamlıklarına kendisine çok benzeyen süt kardeşi İsmet Bey’i görevlendirdiği ortaya çıktı…
2. Abdülhamid’in annesi olan Tır-i Müjgan Kadın Efendi Sultan Abdülmecid’in ikinci eşiydi. Çerkezlerin Şapsıh kabilesinden olan, Kafkasya’da doğan ve İstanbul’a gelerek 1839’da Sultan Abdülmecid Han’ın kadınları arasına alınan Tir-i Müjgan Kadın Efendi, 3 Ekim 1853’te Beylerbeyi Sarayı’nda vefat etti ve Yeni Cami Türbesi’ne defnedildi.
Şehzade Abdülhamid, annesi vefat edince babası tarafından Perestu Dördüncü Kadınefendi’nin himayesine verildi. Küçük bir çocuk olan Şehzade Abdülhamid’i büyüten ve ona analık eden Perestu Kadınefendi, Şehzade Abdülhamid padişah olduğu zaman ”Mehd-i Ulya-yı Saltanat-ı Seniyye” ünvanını aldı.
Makalede yer alan bilgilere göre, Osmanlılar zamanında saray ve büyük konaklarda dünyaya gelen çocukların süt anneleri olurdu. Bu annelerin neseb ve dini tarafları iyice araştırılır, bir mahzur olmadığına kanaat getirilince çocuklara süt annesi tayin edilirlerdi. Saray için bu kanun çok daha sıkı bir şekilde takip edilirdi. Şehzadelere süt annelik yapan bu hanımlara ”Taye/Taya/Daya Hatun” denirdi.
Sultan Abdülhamid Han’a da süt annesi olarak o zamanda sarayda esvapçıbaşı bulunan Seyyid Mehmed Eşref Efendi’nin hanımı Remide Hanım tayin edildi. Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın annesi Tır-i Müjgan Kadın Efendi’nin memleketlisi olan Remide Hanım da Çerkezlerin Şapsıh kabilesine mensuptu.
O sıralarda yeni doğum yapan Remide Hanım’ın çocuğunun ismi de İsmet Bey’di. Remide Hanım, hem kendi oğlu İsmet Bey’i hem de Şehzade Abdülhamid’i emzirdi. Böylece İsmet Bey, Sultan 2. Abdülhamid Han’ın süt kardeşi oldu.
İsmet Bey, Şehzade Abdülhamid’in süt kardeşi ve çocukluk arkadaşı olarak Enderun’da okudu. Harbiye’yi bitirdikten sonra orduya katıldı, 30 yaşına varmadan ferik (korgeneral veya orgeneral) oldu.
Aradan yıllar geçti ve Şehzade Abdülhamid, Sultan 2. Abdülhamid Han unvanıyla 34. Osmanlı padişahı oldu. Bu sırada süt kardeşi İsmet Bey’i de ”esvapçıbaşı” olarak sarayda görevlendirdi ve ölene kadar da yanından ayırmadı.
İsmet Bey, 27 Nisan 1906 tarihinde vefat edinceye kadar ”Ser-esvabı-i Hazret-i Şehriyari (Padişahın esvapçıbaşısı)” ünvanını taşıdı.
PADİŞAH, İSMET BEY’İ ÇOK SEVERDİ
Makaleye göre, Sultan Abdülhamid Han’ın, süt kardeşine itimadı büyüktü. Ona her türlü kolaylığı ve geçimi sağladı. İsmet Bey esasen soylu bir aileden geldiği için bu imkanlar onu şımartmadı, padişahın itimadını asla suiistimal etmedi. Sultan, ona pek çok ihsanda bulundu. İsmet Bey için, Teşvikiye’de bir köşk inşa ettirdi, yine kendisine ve ailesine Serencebey’de büyük bir konak verdi. Bunun yanında muhtelif araziler ve bazı maden ocaklarının hisselerinden de tahsis etti.
İsmet Bey vefat ettiğinde Sultan Abdülhamid Han çok üzüldü, hatta Mızıka-i Hümayun bu matem üzerine günlerce marş çalmadı. İstanbul’un camilerinde günlerce hatimler yapıldı, büyük sadakalar dağıtıldı. Naaşı Yahya Efendi Kabristanı’na defnedildi. Sultan Abdülhamid Han, süt kardeşi İsmet Bey’in dul kalan eşlerine ve çocuklarına kayd-ı hayat şartıyla maaş bağlattı ve bir arzuları olduğunda hiç çekinmeden saraya müracaat etmeleri söylendi.
İsmet Bey hayatta olduğu müddetçe, saray arabasıyla evinden alınır ve vazifesi bittiğinde tekrar evine bırakılırdı. Bazı zamanlar sarayda sabahlardı ve padişahın hususi görüşmelerinde de bulunurdu. İsmet Bey, devletin en üst seviyesindeki bu yakın münasebetlerine rağmen bazı emsalleri gibi olmadı ve her zaman mütevazı bir insan olarak yaşadı.
PADİŞAHA ÇOK BENZEYEN SÜT KARDEŞİ
Makaleye göre, İsmet Bey’in, Sultan Abdülhamid Han ile olan yakınlığının süt kardeşi olmaktan başka çok mühim bir hususiyeti daha vardı. O da İsmet Bey’in sima olarak da padişaha çok benzemesiydi.
2. Abdülhamit ile İsmet Bey, fotoğrafları yan yana konulduğunda ikiz kardeş gibi duruyordu. Bu benzerliğin asıl mühim tarafı padişahın onu bazı zamanlar kendi yerine merasimlere göndermesi oldu.
Makalede ”Rivayet olunur ki Sultan Abdülhamid Han, bilhassa bazı Cuma selamlıklarına süt kardeşi İsmet Bey’i vazifelendirirmiş. İsmet Bey, padişahın adeti üzerine selamlığa çıkar ve hiç kimse ile görüşme yapmadan arabasına biner ve saraya dönermiş. Böylece Sultan Abdülhamid Han yapacağı işlerine daha geniş zaman bulma imkanına sahip olurmuş” ifadesine yer verildi. (AA)