Efendim meslekler fitratlari etkilermis. Ornegin uzun sure doktorluk yapan bir sahis, hastalarin yalan soyleme gibi bir luksleri olmadigi icin, herseye hemen inanmaya baslarmis. Uzun sure polis mufettisligi yapan bir kisi de hicbirseye ispatsiz inanamazmis. Bendenizde ticaretle ugrastigim icin bugunku yazimda ticaretle ilgili birseyler yazmaya calisacagim.“Rizkin onda dokuzu ticarettedir.” Hadisi serifine nail olan ummetiz ama neden ticarette gereken basariyi gosteremiyoruz. Neden ticari ortakliklarimiz cok kisa ve basarisiz oluyor. Bu konuda bir iki tespitimi sizlerle paylasmak isterim.
Osmanli nin kurulus yillarinda orgutlenmeye baslayan ahilik teskilatlari, 500 yil boyuca aktif bir sekilde toplumun ticari okullari olmustur. Ahilik teskilatlarinda yetisen insanlar icra ettikleri mesleklerin once cirakligini sonra sirasi ile kalfaligini ve ustaligini yapmislardir. Ustasinin yaninda ise baslayan cirak sabirla yilmadan meslegin hem teorik hem pratik hem ahlaki boyutlarini ogrenmistir. Ustasi tarafindan defalarca imtihana tabi tutulmustur. Zamani gelip meslegi ile ilgili herseyi ogrendiginde ise, kendisine ustasi tarafindan el verilmistir.
Ustalik belgesini alan kisinin ilk ticarethanesi ise bu teskilatin maddi yardimlari ile kurulacaktir. Tabiki bu kisiye destek amacli olarak da alisverisler cogunlukla bu ticarethaneden yapilacaktir.
Fatih Sultan Mehmet tebdili kiyafet, sehri gezerken bir dukkana girip peynir ve zeytin almak istemis. Dukkan sahibi Fatihe sadece peyniri verip zeytini karsi dukkandan almasini soylemis. Nedeni soruldugunda ise, “ben bugunku siftahimi yaptim ama karsi dukkan daha yapmadi onlar da siftahini yapsinlar istedim demis.”Bunun uzerine Fatih Sultan Mehmet; arkadaslarina donerek bizim boyle tacirlerimiz oldugu surece sirtimiz yere gelmez demis. Bu hadisenin arka planinda ahilik teskilatinin rolu cok buyuktur. Bu sekildeki teskilatlanmalar ticari ahlakin toplumda yerlesmesini saglamistir.
Diger taraftan gunumuz insanlarina baktigimizda; hicbir ticaret alt yapisi olmayan kisiler kopyalama yontemi ve para kazanma hevesi ile baliklama is hayatina dalmaktadirlar. Gunluk hayatta cok duymusuzdur, Filanca yerde bir bakkal dukkani acilmis adamlar super para kazaniyormus, o civarlarda bir tanede biz mi acsak. yada filanca yerde bufe acmislar adamlar paraya para demiyormus, bizde gidip orada bir tane aynisindan yapalim…Bundan birkac yil once New York Times’ a haber olmustuk. Haber, Turk’lerin ticaret tarzindan bahsediyor. Koca new york ta hic yer yokmus gibi ikinci turk bakkali ilk bakkalin karsisina acilmis deniliyordu.
Isin daha trajikomik yonu ise bu kisiler hemen kollari sivayip esten dostan sermaye biraraya getiriyorlar. El yordami ile yari yanlis yari dogru ticarete girisiyorlar. Bilgi yok, yeterli sermaye yok, tecrube yok, potansiyel musteri yok, karsi taraftaki ticarethane ile zorlu rekabet icerisinde, masraflar ve karsilanacak riskler hesaplanmamis, ve daha sayamayacagim bircok eksiklik. Bu kisilerin ticarette basari sanslari haliyle cok dusuk oluyor. Iflas ettikleri zaman arkadasliklar dusmanliklara donusuyor, Sermaye icin borc alinan akrabalarla da buyuk problemler yasaniyor. Bu sekilde baslayan islerin sonu genelde husranla sonuclaniyor. Ama ahilik teskilati gibi sosyal bir olgunun icerisinde yetismis birileri icin durum tam tersi, Kisi ise basladigi zaman, bilgi hazir, tecrube hazir, sermaya hazir, yeni ticarethane desteklendigi icin musteri hazir, mal alinacak yerlerle olan iliskiler mukemmel. Bu sekilde kurulan isler hem saglikli hemde uzun omurlu oluyor.
Gunumuzdeki iktisadi ve idari bilimler fakulteleri ogrencilerinin gercek ihtiyaclarina cevap verebilecek durumdan uzaktirlar. Halktan kopuk ve pratikten yoksun olarak birkac sandalye ve birkac masa ile hemen heryerde kuruluyorlar. Baslarindaki hocalarin dertleri daha cok ecnebice makale yazabilmek, ogrencilerin dertleri ise biran evvel diplomayi alip hayata atilmak. Durum boyle olunca ticari okullardan mezun olmus binlerce ticaret cahili diplomali insanlar ortaya cikiyor. Halbuki ticari okullarin biraz daha esnaf ve isadamlari ile icice hareket etmesi gerekir. Bu okullar modern ahilik teskilatlarina donusturulebilir. Ticarethaneler ogretim yuvalari gorevini ancak bu sekilde ifa edebilirler. Gercek isadami ise ticarethaneden yetismis, hayatin icinden gelmis olandir..
Son olarak ta ticari yonde bilgilisi, tecrubesi ve basarilari ile on plana cikmis insanlarin degerleri bilinmeli. Onlarin basarilarinin tesadufen olusmadigi kabul edilerek bu kisilerden mumkun oldugu kadar yararlanilmasi gerektigini dusunmekteyim. Bu kisilerin baskanliginda kucuk ahilik teskilatlari kurulabilir. Bu kucuk kuruluslar ticaret erbabi yetistirme konusunda buyuk basarilara imza atar. Cunku toplumlarin doktorlara muhendislere avukatlara ihtiyaci oldugu kadar isadamlarina da ihtiyaci vardir. Unutulmamalidir ki koskoca endonezya birkac tane musluman isadami sayesinde muslumanligi kabul etmis bir ulkedir.
Saglicakla,
Yavuz ORTA
4 thoughts on “Yavuz Orta – Ticaretin Onemi”
Atilla
(June 25, 2011 - 1:40 pm)evet ticarette önce emek,fakat sorasındada rızka kefil olan hayyı kayyum vardır,eger o dilemezse dunya dılese ne yazar, yok eger o dılerse dunya dilemese ne yazar.Rabbim yürü dedikten sonra seni kim durdurabilir,Rabbim dur dedikten sonra seni kim yürütebilir
Kemal
(June 25, 2011 - 10:11 am)Kıymetli kardeşim Yavuz Bey .
Tecrübelerinizi yeni kuşağa aktardığınız için teşekkür ederim ,yazılarınızın devamını dilerim.Selamlar.
buket
(June 25, 2011 - 6:33 am)yeni iş kurmuş biri olarak yaptığım iş sanal da olsa sizin önerilerinizi dikkate alacağım.yazılarınızın devamını bekliyoruz.iş ahlakı, iş hayatında güven ilişkisi, maddi ortaklıklarda dikkat edilmesi gereken hususlar vs.
Ahmet Ziya
(June 25, 2011 - 12:19 am)Tecrubeleri paylastikca daha daha uzmanlasiriz ins. tesekkur ederim