Diyarbakır Silvan’daki çatışmada yaralanan askerler Diyarbakır Asker
Hastanesi’nde tedavi altına alındı.
Çatışmayı anlatan ve filmlerdeki
savaş sahnelerini yaşadıklarını söyleyen askerler bazı arkadaşlarında çelik
yelek bulunmadığını ve bazı silahların tutukluk yaptığını anlattı.
Habertürk’ün haberine göre; askerler, yangın ve dumanın şehit sayısını
artırdığını vurguladı.
Bir asker olayın ayrıntılarını şöyle
anlattı:
İKİ BÖLÜK: Lice’de kaçırılan askerleri aramak için 10
Temmuz’da 92 asker arama tarama faaliyetine çıktık. Hazro İlçe Jandarma’ya
roketatarlı saldırının ardından, kaçan PKK’lıları yakalamak için ilçeye hareket
ettik. Ancak PKK’lılarla karşılaşmadık. Silvan-Kulp-Batman istikametine doğru
yeniden arazi arama tarama faaliyetlerine başladık.
ABLUKA:
Bölgeyi jandarma özel harekât timleri, komando taburları ve özel eğitimli
askeri bölüklerle ablukaya almıştık. Dolapdere Köyü’ne 5 kilometremesafede Roşan
Deresi ile Çemşin Deresi arasında 04.00’te konaklama kararı aldık. Askerler
yorgundu, nöbetçiler de dinlendikten sonra intikale devam
edilecekti.
ROKETATAR: Saat 13.30’da roketatarlı saldırı ile ateş
başladı. Tabur hemen toparlandı. Ancak nöbetteki 4 arkadaşımız şehit edilmişti.
Onların yerine teröristler siper almıştı. Otlar bir insan boyu, görüşmesafemiz
15metre ancak vardı.Mevzilerimize el bombası atmaya başladılar. Kuru otlar
tutuştu. Rüzgâr da vardı, kısa sürede yangın etrafımızı
sardı.
YANDILAR: Yaralı bazı arkadaşlarımız sürünerek kayalıkların
arkasına giremediler ve yanarak şehit oldular. Her taraftan mermi yağıyordu.
Makineli tüfeklerin yerini tespit etmişlerdi, onlar da bize doğru ateş etmeye
başladılar. Yangından dolayı duman her tarafımızı kapladı.
BUNLAR
BİTTİ: PKK’lıların arkasındaki grup, Kürtçe, ‘Bunlar bitti, hepsini öldürün,
saldırın’ diye emir veriyordu. Yangın onların bulunduğu bölgeye de yayıldı.
Arkadaki grup, öndeki PKK’lıları zorlasa da onlar cesaret edip gelemediler.
Sonra arkamızdan bir grup bize ateş etmeye başladı. Ormana girsek 4 tarafımız
çevrilmiş. Yaşanacak panikle herkesi şehit etmeyi
planlamışlar.
PÜSKÜRTTÜK: Biz toparlanarak bize saldıran 30-35
PKK’lıyı püskürttük. Nöbetçilerimizin şehit olduğu hâkim kayalıkları yeniden ele
geçirdik. Çok sayıda yaralıları vardı ve onlar da ateşin ortasında kalmışlardı.
Bir ara telsizde teröristleri azarlayan biri, yaralıları bırakıp kaçmalarını
söyledi. Onlar da can havliyle çekildi.
ÇATIŞMA 40 DAKİKA SÜRDÜ:
Hastanede tedavi gören askerler çatışmanın yaklaşık 40 dakika sürdüğünü ve
uçakların bölgeye hiç gelmediğini anlattı. Başından hafif yaralanan tabur
komutanları binbaşının bölgeye gelen kobralardan (helikopter) PKK’lıların olması
ihtimaline karşı çevreyi taramalarını istediğini daha sonra Sikorsky
helikopterlerin yaralıları hastaneye getirdiğini anlattılar. Güvenlik zafiyeti
bulunmadığını belirten askerler, şehitlerin yüreklerini dağladığını “Vatan
sağolsun” dediklerini, ancak yapılan haberlerin morallerini bozduğunu
söylediler.
Bir
asker de çatışmanın çıkmasından birkaç dakika sonra medyanın son dakika
haberleri vermesinin düşündürücü olduğunu savundu. Köylülerin evlerine mermi
isabet ettiği yönündeki iddiaları kesin bir dille yalanlayan askerler, kırsal
alanda tepeleri aşan 5 kilometre mesafe atan silahlarının olmadığını anlattı.
Askerler ailelerinin yanlarına getirilmesiyle biraz moral
bulmuş.
Sabah gazetesi de yaralı askerlerin ifadelerine ve ölen
askerlerin otopsi raporlarına ulaştı…
GÜNEŞ TEPEDEN VURUNCA
MOLA VERDİK: Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet savcısına ifade veren yaralı
askerler, öğlenleyin kumanyalarını yedikten sonra saat 14.45 sıralarında hava
sıcaklığının 40 dereceyi geçmesi ve güneşin yakıcı biçimde tam tepeden vurması
üzerine ağaçlık bir bölgede dinlenme molası verdiklerini
anlattılar.
KÜFÜR EDEREK ATEŞ AÇTILAR: Askerler ifadelerinde,
“Sırt çantalarımızı çıkarıp gölgelik bir alanda mola verdik. Bu bölgede olan
teröristler bizi izlemişler. Çanta ve silahlarımızı ağaçlık alanda bıraktığımızı
gördükleri için yanımıza kadar sızma yaptılar. Bize 3 ayrı noktadan yoğun
biçimde ateş açıldı. Önce roketatar attılar. Sonra da pimi çekilmiş el
bombalarını üzerimize fırlattılar. Mevzi almaya çalıştığımız esnada bazı
arkadaşlarımız vuruldu. Sonra seri bir şekilde bizi yaylım ateşine tuttular. Bu
esnada 5 metre aralıkla duran 3 terörist ağır küfürler ederek bağırarak bizi
taramaya başladı. Aramızdaki mesafe ise 20 metre civarındaydı. Bayrambaşı
karakolu yakınımızda olduğu için silah sesleri oraya ulaşınca helikopterler
bölgeye ulaştı. Rüzgârın ve güneşin de etkisiyle aniden alanda yangın çıktı ve
dumanlar yükseldi. PKK’lılar bunu fırsat bilip kaçtılar. Helikopterler biraz
daha erken gelseydi kaçamazlardı” dediler.
SEVİNÇ
KUCAKLAŞMASI: Bu arada yaralı askerler Ankara GATA’da tedavisi süren ağır
yaralı Onbaşı Regaip Özdemir’in gözlerini açtığı haberini birbirlerine sarılarak
kutladı.
OTOPSİ RAPORUNDAN AYRINTILAR: Özel yetkili 2 savcı
nezaretinde gerçekleştirilen otopsi raporlarında şehitlerin 13’ünün de ateşli
silah yaralanması sonucu şehit olduklarına yer verildi. 4 şehidin başından
vuruldukları, buna bağlı beyin harabiyeti sonucu hayatlarını kaybettikleri
bildirilirken, şehitlerden 2’sinin ise sağ gözünden vuruldukları ifade edildi.
Raporda, 7 şehidin ise boyun, sırt, göğüs bölgesine isabet eden birden fazla
kurşuna bağlı iç ve dış kanama sonucu şehit oldukları bildirildi. Şehitlerin
vücutlarında Kalaşnikof ve Kannas keskin nişancı suikast silahı ile Biksi
makineli tüfek mermi çekirdeklerinin giriş ve çıkışları da tespit edildi.
Şehitlerin vücutlarında el bombalarına ait olduğu belirlenen şarapnel parçaları
ve metal artıkları da olduğu ifade edildi.
MORARMA VE SİYAHLAŞMA:
Şehitlerin ayrıca çıkan yangın sırasında vücutlarında birinci derecede yanık
tespit edilirken, bazılarının ise şehit olduktan sonra cesetlerin arazideki
dumandan dolayı morarma ve siyahlaşma görüldüğü belirtildi. PKK’lıların güvenlik
güçlerine saldırı sırasında attığı el bombalarının Rus menşeili F-1 modeli
saldırı tipi olduğu saptandı. Uzmanlar, PKK’lıların attıkları bu bombaların
öldürücü, yakıcı özelliğe sahip olduğunu tespit ettiler.