Londra’da tehlikeli tırmanış

İngiltere’de birçok şehre sıçrayan yağmalama, kundaklama ve şiddet olaylarında, bugün 3 Müslüman gencin öldürülmesiyle birlikte toplam ölü sayısı 4’e yükseldi

İngiltere’nin başkenti Londra’da hafta sonunda başlayan yağma ve kundaklama olayları dün gece de devam etti. 16 bin polis memurunun görevlendirildiği Londra sakin bir gece geçirirken, Manchester, Salford, Wolverhampton ve Birmingham’da binalar ve araçlar ateşe verildi, mağazalar yağmalandı. Gece ayrıca Nottingham ve Liverpool’dan da yağma haberleri geldi

3 MÜSLÜMAN GENÇ ÖLDÜ
Birmingham’da dün gece bir arabanın çarpması sonucu 31, 30 ve 21 yaşlarında Müslüman kökenli üç genç öldü.

Ölen gençlerin yakınları, bu kişilerin teravih namazından çıktıktan sonra mahallelerini korumak için toplanan kalabalığa katıldığını, bu sırada bir aracın kendilerine çarparak kaçtığını söyledi. Kentte gerginliği artıran olayla ilgili olarak 32 yaşındaki bir kişinin sorgulanmakta olduğu

Manchester kenti emniyet yetkililerinden Garry Shewan, polis güçlerinin salı günü sıradışı bir şiddet dalgasıyla mücadele etmek zorunda kaldığını söyledi. Manchester’de 100’den fazla kişi gözaltına alınırken, komşusu Liverpool’da da polis kentte en az 50 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Leicester’de de en az 100 kişilik bir grubun polise ve dükkanlara saldırdığı bildirildi.

Nottingham kentindeki Canning Circus polis karakolu ise molotof kokteyli saldırısına hedef oldu. Wolverhampton kentinde yaşanan şiddet olayları nedeniyle 20 kişinin gözaltına alındığı, West Bromwich’te de bazı mağaza vitrinlerinin taşlandığı, bazı araçların da yakıldığı bildirildi.

Manchester yakınlarındaki Salford’da ise 70-80 kişinin karıştığı şiddet olayları sırasında bir binanın ateşe verildi, Manchester kent merkezinde ise şiddet ve yağma olayları yaşandı.

AŞIRI SAĞCILAR SOKAKLARDA
30 farklı semt ve içede polislerin görev yaptığı Londra’da önemli bir olay yaşanmazken, bazı semtlerde, aşırı sağcı gruplar polisin gözaltına aldığı kişilere saldırmaya çalıştı ve “İngiltere, İngiltere” sloganları attı.

Aşırı sağcı İngiliz Ulusal Partisi’nin lideri Nick Griffin, polisin acz içinde olduğunu öne sürdü ve ordunun devreye girmesini istedi.

Bazı yorumcular, bunun etnik bir ayaklanma olmamasına rağmen, mevcut ortamın aşırı sağ gruplara seslerini yükseltme fırsatı verdiği görüşünde.

‘KORKU KÜLTÜRÜNÜN YAYILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ’
İngiltere Başbakanı David Cameron, sokaklarda korku kültürünün var olmasına izin vermeyeceklerini belirterek, polisin gerekirse tazyikli su kullanabileceğini söyledi.

Cameron, Londra’da hafta sonu başlayan ve İngiltere geneline yayılan yağma, kundaklama ve şiddet olaylarıyla ilgili bugün ikinci kez yapılan acil kabine (COBRA) toplantısının ardından açıklama yaptı.

İngiltere sokaklarında dünden bu yana daha fazla polisin görev yaptığını, dolayısıyla daha fazla insanın gözaltına alındığını ya da tutuklandığını kaydeden Cameron, dün akşam Londra sokaklarında yaklaşık 16 bin polisin güvenliği sağladığını ifade etti.

Olayların başladığı geçen Cumartesi gününden bu yana Londra’da yaklaşık 750 kişinin gözaltına alındığını belirten Cameron, 160’dan fazla kişinin de tutuklandığını söyledi. Cameron, mahkemelerin dün akşam açık olduğunu, bu akşam da açık kalacağını bildirdi.

‘MİLYONLARCA İNSAN POLİSİ DESTEKLEDİ’
David Cameron, “Olaylara, karşı koymamız gerekiyordu ve karşı koyuyoruz da. İngiltere’nin en kötü halini gördük, ama aynı zamanda en iyi halini görüyoruz. Milyonlarca insan Facebook’a girerek, polisi destekledi. Toplumlar temizlik operasyonları için bir araya geliyor” diye konuştu.

Birmingham, Manchester ve Nottingham gibi şehirlerde dün akşam Londra’dakine benzer şiddet olaylarının yaşandığına dikkati çeken Başbakan Cameron, “Devam eden bu şiddet kabul edilemez ve durdurulacaktır. Sokaklarımızda korku kültürünün var olmasına izin vermeyeceğiz” dedi.

‘ÇETELERLE İLGİLİ BÜYÜK BİR SORUN OLDUĞU AÇIKTIR’
Polise gerekli olan tüm kaynakların sağlandığını ve sağlanacağını, “sokaklarda düzeni yeniden sağlamak için her türlü önlemin alınacağını” vurgulayan Cameron, bu çerçevede her türlü ihtimalin göz önünde bulundurulduğunu belirtti. Cameron, İngiliz polisine plastik mermi kullanımı yetkisinin verildiğini anımsatarak, bugünkü kabine toplantısında gerekirse polisin tazyikli su kullanılabileceği kararının alındığını kaydetti.

“Ülkemizde çetelerle ilgili büyük bir sorunumuz olduğu açıktır” diyen Cameron, sözlerini şöyle sürdürdü:

“12-13 yaşlarında çocukları yağmalarken, insanların yaralı bir gence yardım ediyor gibi yapıp, eşyalarını çalarken gördüğümüzde bunlar, toplumda bazı şeylerin çok kötü olduğunu ortaya koyuyor.”

Cameron bu tür davranışları “bencilce ve sorumsuzca” olduğunu, daha sıkı yaptırımların şart olduğunu vurguladı. İngiltere Başbakanı Cameron, yarın acil kabine toplantısının yeniden yapılacağını, ayrıca tatilde olan parlamentonun toplanacağını kaydetti.

DUGGAN ATEŞ AÇMADI
Bu arada, ülkede dört gündür devam eden gerginliğin başlangıç olayı olan 29 yaşındaki Mark Duggan’ın Londra’nın kuzeyindeki Tottenham semtinde vurularak öldürülmesiyle ilgili, Bağımsız Polis Şikayetleri Komisyonu’ndan (IPCC) açıklama geldi.

Komisyon, Duggan’ın öldürülmeden önce polise ateş etmediğini bildirdi. Yapılan balistik inceleme sonucu, Duggan’ın dolu bir silah taşıdığı, ancak silahın kullanıldığına dair bir kanıt bulunmadığı açıklandı.

Cumartesi günü protesto gösterilerinin başlaması üzerine emniyet yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, Duggan’ın polise ateş açması sonrası vurulduğu söylenmişti.

Görgü tanıkları Duggan’ın polise ateş etmediğini iddia etmişler ve emniyeti protesto etmişlerdi. Tüm şehre yayılan şiddet olayları, cumartesi günkü protesto gösterisi sonrasında başlamıştı.

Öte yandan İngiltere Premier Ligi’nin bu haftaki açılışının, ülkedeki olaylar nedeniyle ertelenebileceği bildiriliyor. BBC’nin haberine göre, konuya ilişkin kararın yarın verilmesi bekleniyor.

Olaylar nedeniyle İngiltere ile Hollanda arasında, bu akşam Wembley Stadyumunda oynanacak dostluk maçı iptal edilmişti.

OLAYLARIN MALİYETİ 100 MİLYON STERLİN

Guardian gazetesi, polisin tavrını değiştirdiğini ve sertleştirdiğini “Polis Sertleşiyor” manşetiyle duyururken, olayların İngiliz vergi mükelleflerine maliyetinin 100 milyon sterlini bulabileceğini aktardı.


Gazetenin olaylara ilişkin bir diğer haberinde, Türk ve Kürtlerin, Londra’nın Hackney bölgesinde saldırılar olduğunda, iş yerlerini ve çevreyi koruduklarına dikkati çekildi. Guardian, Yılmaz Karagöz’ün şu görüşlerini aktardı: “Gece 9-10 civarıydı. Çok sayıda kişi geldi. Dükkanlarımızdan çıktık, polis bir şey yapmamızı istemedi. Ancak polis bir şey yapmadı ve biz onları kovalamak zorunda kaldık. Geri geleceklerini sanmam.”

Mahallede yaşayan Debbie Mumdy’nin görüşlerine de yer veren gazete, Mumdy’nin, “Türk toplumunun bölgeyi koruması, bu bölgedeki halkı rahatlattı. Kingsland High Caddesine saldırılmamasını bu kişilere borçluyuz” sözlerine yer verdi.

İNGİLİZ BASINI

İngiliz gazeteleri, siyahi bir gencin öldürülmesiyle Londra’da başlayan ve ülke geneline yayılan yağma, kundaklama ve şiddet olaylarına bugünkü sayılarında da geniş yer verdi.

TIMES: “İNGİLİZ ŞEHİRLERİNDEKİ GÖRÜNTÜLER ÜLKE İÇİN UTANÇ VERİCİ”

Times gazetesi başyazısında “İngiliz şehirlerindeki görüntülerin Londra ve ülke için utanç verici” olduğunu yazarak, “polisin şiddeti durdurmak için her türlü aracı kullanması gerektiğini” kaydetti.

İngiltere’nin şehirlerinde yaşananların “ayaklanma” değil, “şiddet olayları” olduğunu savunan Times, Londralıların kendi mahallelerini korumaya çalıştığına dikkati çekti. Gazete yazısında, Londra’nın Dalston semtindeki Türk toplumunu örnek göstererek, “Dalston’daki Türk toplumu kendi evlerini ve iş yerlerini korumak için harekete geçti, hem kendilerinkini hem de başkalarınkini korudu” ifadesine yer verdi.

GUARDIAN, TÜRKLERİN HEM KENDİ HEM DE MAHALLEDEKİLERİN İŞ YERLERİNİ KORUDUĞUNA DİKKATİ ÇEKTİ

 Guardian gazetesi, polisin tavrını değiştirdiğini ve sertleştirdiğini “Polis Sertleşiyor” manşetiyle duyururken, olayların İngiliz vergi mükelleflerine maliyetinin 100 milyon sterlini bulabileceğini aktardı.

Gazetenin olaylara ilişkin bir diğer haberinde, Türk ve Kürtlerin, Londra’nın Hackney bölgesinde saldırılar olduğunda, iş yerlerini ve çevreyi koruduklarına dikkati çekildi. Guardian, Yılmaz Karagöz’ün şu görüşlerini aktardı: “Gece 9-10 civarıydı. Çok sayıda kişi geldi. Dükkanlarımızdan çıktık, polis bir şey yapmamızı istemedi. Ancak polis bir şey yapmadı ve biz onları kovalamak zorunda kaldık. Geri geleceklerini sanmam.”

Mahallede yaşayan Debbie Mumdy’nin görüşlerine de yer veren gazete, Mumdy’nin, “Türk toplumunun bölgeyi koruması, bu bölgedeki halkı rahatlattı. Kingsland High Caddesine saldırılmamasını bu kişilere borçluyuz” sözlerine yer verdi.

DAILY TELEGRAPH : “ANARŞİ YAYILIYOR”
INDEPENDENT: “POLİS ATEŞE ATEŞLE KARŞILIK VERECEK”

Daily Telegraph gazetesi, “Anarşi Yayılıyor” manşetiyle, olayların Manchester ve Birmingham kentlerinde büyüdüğüne dikkati çekerken, Independent gazetesi “polisin ateşe ateşle karşılık verme” kararını manşetine taşıyarak, başyazısında olayların sosyal boyutunun yanı sıra siyasi anlamını irdeledi.

Gazete, 2005’te ABD’nin güney kıyılarını vuran kasırganın yıkımına yeterince hızlı müdahale edemeyen dönemin siyasileriyle hafta sonundan bu yana Londra’da yaşananları doğru anlamamakla eleştirilen İngiltere hükümetini karşılaştırdı.

İkisi arasında pek bir fark olmadığını kaydeden gazete, “Bu da İngiltere’nin Katrina kasırgası anı” yorumunu yaparak, “O zaman New Orleans’ı sellerden koruyacak settin yıkılmakta olduğu konusunda hiçbir fikri yoktu Bush yönetiminin. Benzer bir sav koalisyon hükümeti için de dile getirilebilir. Cameron tatilden döndü, ama otoritesini kurma konusunda pek ikna edici değil” ifadesini kullandı.

2005 yılında Fransa banliyölerinden yaşanan isyanların “zengin kesimlerle yoksul mahallelerin birbirlerinden ayrılmış olmasıyla” açıklandığını anımsatan Independent, şunları kaydetti:

“Son olaylar İngiltere’deki bu ayrışmanın sadece coğrafi olmadığını, zihinlerde de yaşanabildiğini ortaya koyuyor. Bu gençler, zengin İngiliz kentlerinin göbeğinde yaşarken, kendilerini bu kentlerin bir parçası olarak görmüyorlar. Uyarı işaretleri de aslında yıllardır geliyordu, özellikle de Londra’da.”

Post Author: SerGe

Leave a Reply