Türkiye 2020’ye aday

Türkiye 2020’ye aday

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün ülke ve Türk insanı için son derece önemli gördükleri 2020 Olimpiyat Oyunları adaylığını bütün dünyaya ilan etmek üzere bir araya geldiklerini belirterek, ”Heyecanlıyız, çünkü bu defa hedefe ulaşacağımıza samimiyetle inanıyoruz. Adayız, çünkü dünya barışının tesisinde çok büyük etkisi ve katkısı olduğuna inandığımız sportif değerleri ve olimpizm ruhunu çok önemsiyoruz. Umutluyuz, çünkü barıştan çok savaşın, sevgilerden çok düşmanlıkların, umutlardan çok hayal kırıklıklarının yaşandığı bir dünyaya sporun söyleyecek çok sözü olduğunu düşünüyor ve bu heyecanla bir arada bulunuyoruz” dedi.

Erdoğan, Olimpiyat Evi’nde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin 2020 Olimpiyat Oyunları’nı düzenlemek için aday olduğunu açıkladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün ülke ve Türk insanı için son derece önemli gördükleri 2020 Olimpiyat Oyunları adaylığını buradan bütün dünyaya ilan etmek üzere bir araya geldiklerini belirterek, şunları kaydetti:

Heyecanlıyız, çünkü bu defa hedefe ulaşacağımıza samimiyetle inanıyoruz. Adayız, çünkü dünya barışının tesisinde çok büyük etkisi ve katkısı olduğuna inandığımız sportif değerleri ve olimpizm ruhunu çok önemsiyoruz. Umutluyuz, çünkü barıştan çok savaşın, sevgilerden çok düşmanlıkların, umutlardan çok hayal kırıklıklarının yaşandığı bir dünyaya sporun söyleyecek çok sözü olduğunu düşünüyor ve bu heyecanla bir arada bulunuyoruz.”
Dünyanın en büyük sportif organizasyonu olan olimpiyat oyunlarının dünyanın bütün renklerini ve kültürlerini buluşturan bir medeniyetler buluşması olduğunu vurgulayan Erdoğan, medeniyetler ittifakında önemli bir rolü olan, eş başkan durumundaki Türkiye için bunun çok büyük bir önem arz ettiğini söyledi.

Erdoğan, sporun renkler ve kültürler üstü güzelliklerinin doyasıya yaşandığı bir barış ve dostluk festivali olduğunu kaydederek, şöyle konuştu:

”Düşmanlıkların sevgiye, çatışmaların hoşgörüye, karşıtlıkların zenginliklere dönüştüğü evrensel bir organizasyondur. Bu barış meşalesinin en çok yakıştığı coğrafyalardan birinin bizim topraklarımız olduğunu defalarca ifade ettik, etmeye de devam ediyoruz. Bu gerçeğe daha önceki adaylıklarımızda da inanıyorduk, bugün de samimiyetle inanıyoruz. Ama hep geldik, geldik, geldik finalde kapıdan döndük. Bu defa yine inanıyoruz. İnanıyoruz çünkü bizim topraklarımız olimpik ruhun özünde temsil ettiği evrensel değerlerin yüzyıllar boyunca en canlı haliyle yaşadığı topraklardır.”

İSTANBUL İLE OLİMPİYAT OYUNLARI ARASINDAKİ RANDEVU GECİKMİŞ BİR RANDEVUDUR”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”İstanbul ile olimpiyat oyunları arasındaki randevu gecikmiş bir randevudur. İnanıyorum ki bu buluşma gerçekleştiğinde olimpiyatlar tarihinin en anlamlı sayfalarından biri üç kıtayı birleştiren bu eşsiz güzellikteki şehirde yazılacaktır” dedi.

Erdoğan, Olimpiyat Evi’nde düzenlediği basın toplantısında, İstanbul’un asırlar boyunca sadece üç kıtanın birleştiği eşsiz bir şehir olmakla kalmadığını, aynı zamanda farklı medeniyetlerin, farklı inanç ve kültürlerin bir arada kardeşçe yaşadığı abidevi bir başkent olduğunu vurguladı.

Erdoğan, şöyle devam etti:

 

”Olimpiyatların sembolü olan barış ve esenlik meşalesi, bu topraklarda, özellikle de bu şehirde asırlar boyunca hiç sönmemiş, tarihi aydınlatmıştır. Bunun için diyoruz ki Türkiye özünde zaten bir olimpiyat ülkesidir ve olimpiyat meşalesi bu ülkeye çok yakışacaktır. İstanbul ile olimpiyat oyunları arasındaki randevu gecikmiş bir randevudur. İnanıyorum ki bu buluşma gerçekleştiğinde olimpiyatlar tarihinin en anlamlı sayfalarından biri üç kıtayı birleştiren bu eşsiz güzellikteki şehirde yazılacaktır. Olimpiyat Oyunları’nın bu sembolik ve duygusal misyonunu düşündüğümüzde, hepimiz için hayali bile güzel bir hedefe doğru yürüdüğümüzü hissediyoruz. Ancak bu organizasyonun dünyanın en büyük organizasyonu olduğunu dikkate alınca meselenin gerçekçi yaklaşılması gereken sosyo-ekonomik boyutları olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye’nin olimpiyat adaylığının bu bakımdan da son derece doğru bir girişim olduğunu burada özellikle belirtmek isterim.”

 

Dünyanın son birkaç yılı yaşanan ağır ekonomik krizin sarsıntılarıyla geçirdiğini, bu kriz sürecinde sadece sınırlı seviyede gelişmiş ülkelerin değil, gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerin de ciddi sıkıntılar yaşadıklarını belirten Erdoğan, bu sıkıntıların bugün de devam ettiğini ve pek çok ülkenin bu süreçte spora, sporcuya, sportif tesislere yatırım yapmakta zorlanır hale geldiğini kaydetti.

Yine pek çok uluslararası organizasyonun gerçekleşmesinde problemlerin ortaya çıktığını anlatan Erdoğan, Türkiye’nin küresel krizin en başından bugüne kadar verdiği mücadeleden yüzünün akıyla çıkan nadir ülkelerden biri olduğuna işaret etti.

Başbakan Erdoğan, olumsuz küresel şartlar sebebiyle doğal kabul edilmesi gereken kısa bir durgunluğun ardından büyüme istikrarını yeniden yakaladıklarını ifade ederek, her alanda gerçekleştirdikleri büyük değişim atılımına kaldıkları yerden devam ettiklerini söyledi.

”Türkiye, en olumsuz küresel etkilere rağmen büyüyen, kalkınan, hedef çıtasını sürekli yükselten bir ülke… Bu performansıyla dünyanın da takdir ettiği, örnek aldığı bir ülke” diyen Erdoğan, bu yılın ilk çeyreği itibariyle yüzde 11 büyüyen ekonomiyle bir rekora imza attıklarını, büyümede dünya birincisi olduklarını, dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi konumuna geldiklerini belirtti.

 

OECD ülkeleri arasında ekonomisi en hızlı büyüyen ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bütün bu süreçte milli gelirden enflasyona, üretim ve ihracattan işsizlikle mücadeleye kadar her alanda göstergelerin Türkiye ekonomisinin sağlamlığını teyid eder nitelikte olduğunu dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, üstelik yine bu süreçte Türkiye’nin ne makro, ne mikro seviyede yatırımlarından fedakarlık ettiğine işaret ederek, bu yatırımlar arasında dev spor tesisleri ve organizasyonlarının da bulunduğunu söyledi.

 

Türkiye’nin bugün artık olimpiyat adaylığını ilan ederken, projelerini maketler üzerinde anlatmak ihtiyacında olan bir ülke olmadığını ifade eden Erdoğan, ”Gururla ve mutlulukla ifade edeyim ki bugün her biri birbirinden görkemli spor tesislerimizle olimpiyatlara adayız. Bugün faal olarak kullanılan ya da yapımı bitmek üzere olan bu tesislerin çok önemli bir kısmı dünya seviyesinde standardında ve üstündedir. İstanbul’da Sinan Erdem Spor Salonu gibi dünyayı imrendiren bir tesisimiz var. Olimpiyat Stadı, TT Arena Stadı, Şükrü Saracoğlu Stadı gibi dünya standartlarında stadyumlarımız var” şeklinde konuştu.

ŞUNU GÖNÜL RAHATLIĞIYLA SÖYLÜYORUM Kİ OLİMPİYATLAR İSTANBUL’A ÇOK YAKIŞACAKTIR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Şunu gönül rahatlığıyla söylüyorum ki olimpiyatlar İstanbul’a çok yakışacaktır. Belki de başka hiçbir kente yakışmadığı kadar yakışacaktır. Doğal güzellikleriyle, tarihi birikimiyle, insani ve kültürel zenginlikleriyle İstanbul bu fırsatı fazlasıyla hak ediyor” dedi.
Başbakan Erdoğan, Olimpiyat Evi’nde düzenlenen basın toplantısında, Türkiye’de hem sporcu yetişmesini, hem de uluslararası organizasyonların yapılmasını sağlayacak yeni tesisler yapmaya devam ettiklerini söyledi.
2012 Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’nı düzenlemek için yaptırdıkları Olimpiyat Evi’nin yanı başında bulunan Ataköy’deki Atletizm Salonu’nun tamamlanmak üzere olduğunu ifade eden Erdoğan, içinde yüzme havuzları, veledromu, tenis kompleksleri ve tüm eksik kalan tesisleriyle bir olimpiyat parkı projesini, ”Aqua Center” adıyla hayata geçirmeyi planladıklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, işin yatırım yapmakla bitmediğini, bu tesislerde, bu ambiyansa yakışır organizasyonları da gerçekleştirmek gerektiğini, bu yatırımların ancak bu şekilde bir anlamı olacağını kaydetti.
Son yıllarda bu konuda da oldukça başarılı sınavlardan geçtiklerini, çok güzel organizasyonlar gerçekleştirdiklerini, bunların hepsinin dev uluslararası organizasyonlar olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu çerçevede Türkiye 2005 Dünya Yaz Üniversite Oyunları ve 2011 Dünya Kış Üniversite Oyunları’nın örnek gösterebileceklerini belirtti.
Erdoğan, Dünya Basketbol Şampiyonası ve Avrupa Gençlik Olimpik Oyunları, Formula 1, Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası finallerinin de yine başarıyla gerçekleştirilen organizasyonlar olduğunu anlatarak, bütün bunların Türkiye’nin olimpiyatlar için referansı olduğunu kaydetti.


-TÜRKİYE’DE DÜZENLENECEK ŞAMPİYONALAR-

Tereddüt etmeden bütün bunlar için gerçekten büyük yatırımlar yaptıklarını, hem de bu yatırımları tarihin en büyük ekonomik krizlerinden biri dünyayı kasıp kavururken yaptıklarını ve hiç hız kesmeden yapmaya da devam ettiklerini aktaran Erdoğan, bir ay sonra İstanbul’da Dünya Güreş Şampiyonası’nı düzenleyeceklerini bildirdi.
Erdoğan, yine bu arada gerçekten çok çok önemsedikleri Dünya Kadınlar Tenis Şampiyonası’nı 3 yıl üst üste Türkiye’de düzenleneceğine işaret ederek, 2012 yılında Dünya Salon Atletizm Şampiyonası, Dünya Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası, Dünya Golf Şampiyonası’nın yine Türkiye’de gerçekleştirileceğini belirtti.
2013’te Akdeniz Oyunları, 2014’te Dünya Kadınlar Basketbol Şampiyonası gibi çok büyük ve önemli spor organizasyonlarının da ülke takviminde yerini almış durumda olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Şu anda spora bu kadar büyük yatırımlar yapan, sportif portföyünü bu kadar dinamik bir şekilde geliştiren müstesna ülkelerden biriyiz. Türkiye, artık bir olimpiyat ülkesi değil de nedir, bunu da buradan bütün dünyaya soruyorum. Türkiye, olimpiyat sorumluluğu bizzat kendisine verildiği andan itibaren atacağı farklı adımlar olacaktır. Tevazu iyidir ve gereklidir, ancak bazı gerçekleri de mutlaka ifade etmek gerekir. Türkiye bugün her alanda olduğu gibi sporda da artık uluslararası arenada söz sahibi bir ülkedir. Bunun aksini söyleyen varsa, bilin ki gerçeklerden bihaberdir. Planlanan projeler, hayata geçirilen organizasyonlar, başarı odaklı nice çalışmalar ve adım adım gerçeğe dönüşen büyük hedefler. İşte Türkiye, işte İstanbul…”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu adaylığın büyük bir heyecanla yürütülen hummalı çalışmaların sonucunda ortaya çıktığını dile getirerek, her gayret gösterenin bu uğurda gecesini gündüzüne kattığını ifade etti.
Bundan da önemlisinin, böyle bir hedefe yürürken hissettikleri heyecanın bir benzerini her insanın, bütün Türkiye’nin hissetmesi olması olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bu desteğin, bu sinerjinin bu defa İstanbul’u olimpiyat heyecanıyla buluşturacağına can-ı gönülden inandıklarını belirtti.


-”YARININ HEDEFLERİNİ KOVALIYORUZ”-
Daha önceki adaylıklardan elde edilen tecrübelerin elbette çok önemli olduğuna işaret eden Erdoğan, ”Dünü biliyor, bugünü yaşıyor ve yarının hedeflerini kovalıyoruz. Hükümet olarak tüm imkanlarımızla bu dev projenin, bu güzel hayalin arkasındayız. Bildiğiniz gibi Türkiye geçmişte dört defa olimpiyat organizasyonu için talip oldu, ancak mutlu sona ulaşamadı” şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan, bunlardan bir tanesinin belediye başkanlığı dönemine isabet ettiğini, diğerlerini başbakanlığı döneminde yaşadıklarını anımsatarak, ”Bu tablo bizim heyecanımızı kırmıyor, bu yolun uzun bir yol olduğunu biliyoruz. Geçmişte yaşadıklarımızdan dersler çıkardık, teşhislerimizi koyduk, hesabımızı bu minval üzere yaptık. Eksiklerimizi tamamlamış ve gerekli kriterleri yerine getirmiş durumdayız. Artık maketlerle konuşmuyoruz, gerçeklerle masaya oturuyoruz” dedi.
Başardıklarını, başaracaklarının teminatı olarak ortaya koyduklarına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
”Şunu gönül rahatlığıyla söylüyorum ki olimpiyatlar İstanbul’a çok yakışacaktır. Belki de başka hiçbir kente yakışmadığı kadar yakışacaktır. Doğal güzellikleriyle, tarihi birikimiyle, insani ve kültürel zenginlikleriyle İstanbul bu fırsatı fazlasıyla hak ediyor. Ama sadece bunlarla da değil, dünya standartlarında sportif tesisleri ve organizasyon yeteneğiyle de bunu hak ediyor. Öte yandan barışın, esenliğin ve evrensel değerlerin meşalesini taşıyan olimpiyatlar da bütün bu değerlerin bir başka sembolü olan İstanbul gibi bir şehrin ev sahipliğini hak ediyor. Diliyoruz ki bu büyük buluşmanın dünya için ne kadar ilham verici bir buluşma olduğu kararını verecek olan saygıdeğer muhataplarımız da görebilsinler. Ve diliyoruz ki bu ihtişamı, bu muhteşem şehirde hep birlikte yaşayabilelim. Bizler arzulu, heyecanlı ve hazırız. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak, buradan dünyaya, 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları’na adaylığımızı ilan ediyorum. İstanbul 2020 Olimpiyatları’na adaydır. Hayırlı ve uğurlu olsun.”

”BİLİNDİĞİ GİBİ BİR KEZ OLİMPİYAT VERİLEN ÜLKEYE İKİNCİ KEZ OLİMPİYAT VERİLDİĞİNE ŞAHİT OLDUK. BUNLAR ADİL YAKLAŞIM TARZLARI DEĞİL”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir kez olimpiyat verilen ülkeye ikinci kez olimpiyat verildiğine şahit olduklarını, bunların adil yaklaşım tarzları olmadığını ifade ederek, ”Biz olimpiyat denince hoşgörü ve barışı anlıyoruz. Öyleyse bu barışı, hoşgörüyü, yani olimpiyat meşalesinin çok farklı ülkelerden farklı kıtalara yansımasını hep birlikte başarmamız, sağlamamız gerekir diye düşünüyorum. Bu anlayışın özellikle güncellenmesini o fiziki yapıdan daha önde görüyorum. Önce bu olmalı, bundan sonra bu işin fiziki alt yapısı oluşturulmalıdır diye düşünüyorum. Türkiye bunun ikisine de her şeyden önce psikolojik olarak hazır durumdadır” dedi.
Erdoğan, İstanbul’un 2020 Olimpiyat Oyunları’na adaylığını açıkladığı basın toplantısında, gazetecilerin ve katılımcıların sorularını yanıtladı.

Bir katılımcının, ”Rakiplerle karşılaştırıldığında İstanbul’un olimpiyatlara ne gibi yeni bir özellik katabileceğini düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine Erdoğan, 2020’ye kadar olan tüm olimpiyatlardaki gelişmeleri yakından takip ettiklerini, bunun geçmişle mukayesesini yaparak bu gelişmeleri kendi projelerine nasıl aktaracaklarını müzakere edeceklerini, bunların en önemli veriler olacağını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
”Bütün bu verileri yapacağımız yatırımlara katmak suretiyle işin fiziksel boyutunu oluşturmuş olacağız. İşin fiziki boyutundan öte buradaki en önemli konu şu; bugüne kadar olimpiyatlar nerede yapıldı? Hangi ülkelerde yapıldı? Bu çok önemli. Bilindiği gibi bir kez olimpiyat verilen ülkeye ikinci kez olimpiyat verildiğine şahit olduk. Bunlar adil yaklaşım tarzları değil. Aslında bu konuda bir olimpiyatın verildiği ülkeye ikinci kez olimpiyat oyunlarını vermek, dünyanın bir kısır döngü içinde döndüğünün ifadesi midir? Bu akla geliyor. Dünyada başka ülke mi yok, bunu yapabilecek ülke mi yok? Niçin aynı ülkeye vermek durumunda kalıyoruz? Bunlar işin yaklaşım tarzlarını gerçekten düşündürüyor ve bunların olmaması gerektiğini biliyoruz. Biz olimpiyat denince hoşgörü ve barışı anlıyoruz. Öyleyse bu barışı, hoşgörüyü, yani olimpiyat meşalesinin çok farklı ülkelerden farklı kıtalara yansımasını hep birlikte başarmamız, sağlamamız gerekir diye düşünüyorum. Bu anlayışın özellikle güncellenmesini o fiziki yapıdan daha önde görüyorum. Önce bu olmalı, bundan sonra bu işin fiziki altyapısı oluşturulmalıdır diye düşünüyorum. Türkiye bunun ikisine de her şeyden önce psikolojik olarak hazır durumdadır.”

‘BİR BARIŞ NESLİNİ HAZIRLAMAK GEREKİYOR”-
Başbakan Erdoğan, ”2020 Avrupa Futbol Şampiyonası yerine olimpiyatlar yönünde bir tercih mi yapıldı?” sorusunu, ”Ben tabii 2020’deki olimpiyat oyunları veya Avrupa Futbol Şampiyonası mı, bunların mukayesesini yapmıyorum. Yani birinden vazgeçip, birini yapmak, her ikisi farklı şeyler. Biz orada da adaylığımızı sürdürürüz, olimpiyat oyunlarında da adaylığımızı sürdürürüz. Buradan hangisi Türkiye’ye verilir ya da verilecek, onu bilemem. Bir başbakan olarak her ikisini de yapmaya hazır ülke olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim” diye yanıtladı.
”Olimpiyatlar sadece sportif alanlar ya da tesislerden ibaret değil. Aynı zamanda seyirciye de ihtiyaç var. Bu noktada hükümet olarak bir programınız var mı?” sorusu üzerine Erdoğan, böyle bir nesli hazırlamanın fiziki imkanlarla da doğru orantılı olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
”Bir hoşgörü neslini, futbolda hep kullanırız ‘fair play, fair play’ diye, bunu büyük ölçüde henüz başarabilmiş değiliz, bir barış neslini hazırlamak gerekiyor. Bunu hazırlamak da eğitimden geçiyor. Türkiye’nin 2020’ye kadar olan sürecine bakıldığında, 81 vilayetin tamamına üniversite açan bir Türkiye var. Bunu açarken 9 yıl içinde 163 bin derslik inşa eden bir Türkiye var. Artık ilköğretimde, ortaöğretimde, okul öncesinde eğitim oranını yükseklere çıkaran bir Türkiye var. Böyle bir Türkiye, bir olimpiyat anlayışını, ahlakını da genç kuşaklara verebilme iradesini ortaya koymuş demektir. Şu anda 2011 yılındayız ve 2020’ye 9 yıl var. Ustalık dönemimizde gençlik artık Gençlik ve Spor Bakanlığı adı altında yürütülmeli ve bunu bir bakanlık adı altında topladık. Bakanlık bunu hedefleyerek, gençliği çok farklı bir şekilde eğitecek. Yatırımlarımız hükümetten iane olarak değil, icracı bir bakanlık olmak suretiyle milli bütçeden gerekli paylar ayrılacak. Bu yatırımlarla beraber gerek Gençlik ve Spor Bakanlığı gerek Milli Eğitim Bakanlığı gerekse Kültür ve Turizm Bakanlığı ile dayanışma içinde inşallah geleceğe çok daha güçlü bir şekilde neslimizi hazırlayacağız.”

 

 

Post Author: SerGe

Leave a Reply