Rahmetli Menderes’in idamıyla sonuçlanan 27 Mayıs darbesinin mimarlarından Hava Kuvvetleri eski Komutanı “Bombala Tansel” lakaplı Emekli Orgeneral İrfan Tansel bakın hangi gün ve ne şekilde ölmüş:
Demokrasi şehidi olarak kabul edilen ve hala halkın büyük bir kısmı tarafından unutulmayan Başbakanlardan merhum Adnan Menderes ve 2 arkadaşının idam edilmelerinin üzerinde (yarın) tam yarım asır geçti.
Tarihi bazı olaylar üzerinde yaptığı ilginç tahlil ve analizleriyle bilinen Araştırmacı-Yazar Mustafa Yakutcan, Merhum Başbakan Adnan Menderes ve Cemal Gürsel olmak üzere darbecilerin son günlerini kaderin adaleti olarak değerlendirdi.
İşte pek fark edilmeyen kader çizgilerindeki gerçekler…
İdam kararı imzalayanların sayısı ve ölüm günleri aynıydı…
1950-1960 yılları arasında Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı olarak ülkemizin Başbakanlığını yapan Adnan Menderes (1899-1961), Türk Silahlı Kuvvetlerinin 27 Mayıs 1960’da DP iktidarını devirerek yönetimi ele almasıyla tutuklanmış. Hükümet üyeleri ve Demokrat Partili siyasetçiler olmak üzere 592 sanık Yassıada’ya hapsedilmiş. TBMM’nin yetkilerinin, feshedilmesinin ardından, Anayasanın bazı maddeleri geçersiz sayılmış. Onun yerine 12 Haziran 1960’da Milli Birlik Komitesi (MBK) teşekkül ettirilerek tüm yetkileri eline almış. 38 üyeden oluşan MBK fiilen ülkeyi yönetmeye başlamış. Başına da Cemal Gürsel getirilmişti.
203 gün süren mahkeme, 38 kişilik kurul
Yassıada mahkemeleri 14 Ekim 1960’da başlamış. Duruşmalarda Başsavcı Ömer Altay Egesel, Menderes’in idamını istemiş (24 Ocak 1961). 19 dosyada toplanan davalar, Anayasa’yı ihlal davasıyla birleştirilmişti. 203 gün süren 287 duruşma sonunda Yüksek Soruşturma Kurulu DP’li sanıkların suçlarını açıklayarak verilen idam cezalarını 38 kişiden oluşan MBK karara bağlamıştı.
Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan, 16 Eylül 1961 tarihinde İmralı adasında, Başbakan Adnan Menderes hakkında verilen idam kararı ise 17 Eylül 1961 Pazar günü öğleyin infaz edilmişti. Böylece cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakan idam ediliyordu.
Esasen Menderes’in idamın 18 Eylül sabahı yapılması gerektiği, ancak savcı Egesel’in, “Şimdi bir gemi gelir de topları çevirip ‘asmayacaksınız’ derse ben ne yaparım?” diyerek idamı alelacele bir gün önce teamüllere aykırı olarak öğle vakti uygulattığı, Yassıada’nın İnfaz Savcısı Hüseyin Yücel tarafından iddia edilmişti. (17 Eylül 2005-Zaman)
219 gün süren koma, 38 imzalı rapor
İhtilalin yapıldığı sırada İzmir’de bulunan Kara Kuvvetleri Komutanı Org.Cemal Gürsel, Ankara’ya getirilerek girişimin lideri ilan edilmiş. Gürsel, 1961 Anayasası’nın hazırlanmasında önemli rol oynamış. Türkiye’nin dördüncü Cumhurbaşkanı olarak Köşk’e yerleşmişti.
Cemal Gürsel’in 1961’da hafif bir felçle başlayan hastalığı zamanla ilerlemiş. Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmekte iken, 1966 yılında sol tarafına da felç inmiştir. Bu sebeple 2 Şubat günü ABD Başkanı B. Johnson’un gönderdiği ‘Mavi Kuş’ adlı özel uçağı ile tedavi için Amerika’ya götürülür. Washington kentindeki Walter Reed Hastanesinde tedavi altına alınırsa da 9 Şubatta kısmi felcin bütün vücuda yayılmasıyla komaya girer. 10 Şubatta, Gürsel’in durumunun umutsuz olduğu bir bildiriyle kamuoyuna duyurulur. Bakanlar Kurulu 24 Mart’ta toplanarak Gürsel’in Türkiye’ye getirilmesine karar verir. Anavatanında ölebilmesi için yine özel uçakla 26 Mart’ta yurda geri getirilerek tedavisine Askeri Tıp Akademisinde devam edilir. Rahatsızlığının devamı ve görevini yapamaması ve Başbakanlığın isteği üzerine Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde toplanan 37 kişilik ‘Müşterek Sıhhi Kurul’ iki rapor düzenler:
“Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel görevine devam edemez. Vücut ölmüştür.”
28 Mart 1966 günü, Anayasa uyarınca düzenlenen bu rapora dayanarak Cumhurbaşkanlığı görevi sona ermiştir.
İlginçtir 26 Mart 1966 gün ve 2030-66 sayılı Müşterek Sağlık Kurulu Raporunda 38 imza bulunmaktadır !
Konuyla ilgili olarak dönemin Başbakan’ı Demirel daha sonraki yıllarda bir gazeteciye şu yorumu yapmaktan kendini alamaz ve şöyle der:
“İşin garipliğine bakın: Milli Birlik Komitesi 38 kişiden müteşekkildir. Gürsel’in raporu benim elime geldiğinde gördüm ki o da 38 imzalı… Yani merhum Gürsel’i Köşk’e çıkaran da 38 imzadır, indiren de 38 imza…” (28.5.2002/Milliyet/Can Dündar)
Org. Cemal Gürsel 219 gün komada kaldıktan sonra 14 Eylül 1966 tarihinde hayatını kaybetmiş. 18 Eylül Pazar günü de Devlet Mezarlığına törenle toprağa verilmişti.
İlginçtir, Menderes’in idamını manşetten ve Başvekilin son anlarında çekilen ve sevenlerinin yüreğine acı veren fotoğraflar eşliğinde haber veren Hürriyet Gazetesi, Gürsel’in ölümünü ise 15 ve 18 Eylül günü siyah puntolu logonun altında genişçe yer vermişti.
38 yıl sonra aynı gün yakalayan ölüm
27 Mayıs ihtilalini planlayan çekirdek kadronun bir diğer önemli ve güçlü isimlerinden Hava Kuvvetleri eski komutanı “Bombala Tansel” lakaplı Emekli Orgeneral İrfan Tansel’di. 1960 ihtilaline karşı askeri darbe gecesi İnönü onun yatağında yatmıştı. 1964’teki Kıbrıs Harekatı’nda gençler “Bombala Tansel Bombala” diye sokağa dökülmüştü.
İhtilalden 6 ay sonra meydana gelen bir kazada, F-84 tipi savaş uçağı, Ankara Mürted’de düşmüş, otomatik pilotla atlamayı başaran uçağın pilotu Tansel kurtulmayı başarmıştı.
Ancak, Menderes’in idamından tam 38 yıl sonra Azrail’in pençesinden bu defa kurtulamamıştı. Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildiği gün, yani 17 Eylül 1999 günü, kaderin garip cilvesiyle devirdiği eski Başbakan Adnan Menderes’in idam edilip, toprağa verildiği güne rastlıyordu!
Bir başka MBK üyesi ve darbeden sonra Ankara Valisi ve Belediye Başkanlığı görevine getirilen Genelkurmay Başkanlığı Personel Daire Başkanı Tuğgeneral İrfan Baştuğ ise ihtilalden sonra 3. Zırhlı Piyade Taburu Komutanı Kurmay Binbaşı Şükran Özkaya ile beraber bulundukları araçla İstanbul’dan Ankara’ya dönerken meydana gelen trafik kazası sonucu şoförü ile birlikte hayatını kaybetmişti. Özkaya’da ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştı. Takvimler 11 Eylül 1960 Pazar’ı gösteriyordu.
Kaza, ihtilalden 107 gün sonra Ankara’ya 103 km mesafedeki Azapderesi kavşağında Avdan yokuşunda meydana gelmiş. Kaza sonrası dereye uçan Cadillac marka otomobil burnu üstü çakılarak akordeon şeklini alıp hurdahaş olduğu, kurşun geçirmez camlara sahip otomobilin üst kısmı tabana değecek kadar ezildiği, aracın takla atma sırasında sol iki kapısı parçalanarak açıldığı, Baştuğ ve şoförün araçtan savrulması neticesinde kayalara yüzüstü çarparak beyin ve iç kanamasından öldükleri yönünde uzmanların rapor tuttukları bilinmektedir. Cumartesi günü İstanbul’a giden Baştuğ, dönüşte yanına Özkaya’yı da alarak neşeli bir şekilde Bolu’ya kadar geldiği, Bolu’da bir motelin restoranında akşam yemeği molası verdikten sonra tekrar yola çıktıkları biliniyor.
Ankara’da Esenboğa Havaalanına giden caddeye ismi de verilen Baştuğ’un ölümünden tam 51 yıl sonra askeri kimlik kartının başkentte bit pazarında bulunması ne enteresandır ki geçen hafta medyada haber konusu olmuştu.
Yaşayanlar elbette darbecilerin ve darbe heveslilerinin akıbetlerini ibretle seyretmekteler.
Araştırmacı – Mustafa Yakutcan / Habervaktim.com