Devlet bize zulmediyor” aldatmasına kapılarak, kendi kardeşine kurşun sıkanlar da, gerçeğin farkına varırlar
Depremde; anında Kürtlere koşan devlet mi zulmediyor?
Dün, Van ilimizde 13.40’ta bir deprem oldu..
Depremden sadece birkaç saat önce, Van milletvekili Aysel Tuğluk’un, şu sözleri ajanslara geçiyordu: “Gücümüz yettiği kadar direneceğiz. Ortada terör yoktur. Ortada bir isyan hareketi vardır. Bizler zulme direniyoruz.”
BDP’nin desteklediği PKK sempatizanı bu milletvekilinin bu sözlerini not edip, deprem sonrası Van’da yaşananlara dönelim..
Helikopterler uçuyor.. Ambulans uçaklar inip, kalkıyor.. Başbakan’ın Van’a inmek üzere olduğu bildiriliyor. Bakanların biri karayolu ile, diğeri uçak ile ardı ardına Van’a geliyor..
O zaman, Tuğluk’un sözlerini hatırımızda tutarak, bir muhasebe yapalım..
Bu ülkede helikopterler; sadece terörist takibi için miymiş?
Bakın deprem sonrasına. Van’da yaşayan, çoğu Kürt vatandaşlarımıza yardım için, helikopterler anında nasıl harekete geçti..
Bu ülkede uçaklar, sadece bomba yağdırmak için miymiş?..
Bakın ambulans uçaklara.. Deprem olur olmaz, hemen Van’a ulaşıp, yaralıları yakın hastanelere nasıl ulaştırdı..
Başbakan sadece karakolları ziyaret için mi gidermiş o bölgeye?..
Bakın; bölge insanının yaşadığı acıya ortak olmak, çalışmaları yerinde görmek için tatil günü olduğuna bakmadan, Başbakan atladı uçağa, hemen birkaç saat sonrasında, nasıl geldi Van’a..
Bakanlar, sadece “teröre karşı önlemler alındı mı?” amaçlı tesbitler için mi gidermiş Doğu’ya, Güneydoğu’ya?..
Bakın; Bakanlar Kurulu’nun yarıya yakını, depremden sadece birkaç saat sonrasında Van’da idi.. Hatta Bakanlar Kurulu bugün Van’da toplanıyor…
Dönelim tekrar Tuğluk’un sözlerine..
“Zulme direniyoruz”.
Kürtlere zulmeden devlet, bu devlet mi?
Yardım malzemesi taşıyan helikopterleri ile.. Ambulans uçakları ile.. Aşevleri ile.. Çadırları ile.. Kurtarma ekipleri ile.. Sağlık görevlileri ile.. Depremin hemen birkaç saat sonrasında teyakkuza geçip, anında müdahalelere başlayan bu devlet mi, zulmeden devlet!
Var mı bir devlet yetkilisinde, “Orası Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları bir bölge. Helikoptere de gerek yok, ambulans uçağa da.. Sonra bakarız, çaresine.. Yırtınmanıza gerek yok..” tavrı?
Yok böyle bir tavır..
Öyle ki, deprem haberi geldiği saatlerde, Hakkari’de üç askerimizin daha şehid olduğu bilgileri de akıyordu, ajanslara..
Yine de kimsenin aklına, “Kürtlere bir ayrımcılık yapmak/Kürtlere ilgisizlik” gelmiyordu..
Çünkü “Kürtler” ile, “terör” arasındaki ilişki, BDP’liler tarafından ne kadar birbirine yaklaştırılmaya çalışılsa da, devletin tepesindekiler, “Kürtler”i ayrı, “terör”ü ayrı görmeye büyük bir özen gösteriyorlardı..
PKK’lı teröristlerin şehid ettiği üç askerimiz için taziye mesajı yayınlayan Başbakan, hemen yarım saat sonrasında, Kürtlerin şehri Van’a, depremin yaralarını sarmak için gidiyordu..
Haydi Aysel Tuğluk, bir izah et bakalım, bu tavrı..
“Kürtlere toplu olarak zulmediliyor” iddianı, şu deprem sonrasında yaşananlara rağmen bir ispat et bakalım..
Anlat bakalım Aysel hanım, “Senin milletvekili seçildiğin, büyük çoğunluğu Kürt olan bölgeye, devletin bu denli seferber olmasının anlamı ne?”
Öyle ya.. Eğer siz gerçekten Kürtleri temsil ediyorsanız..
Sizler toplu olarak isyanda iseniz.
Sizler toplu olarak, bu devletle savaş halinde iseniz..
İsyan ettiğiniz/savaş ilan ettiğiniz devlet, size yardıma koşar mı?
Veya, tersinden bakalım.
Siz, isyan ettiğiniz devletten, yardım alır mısınız?
Şunu da soralım, idrak edecek aklınız varsa: “Madem bu devlet size zulmediyor. İlahi takdir gereği yaşanan depremden sonra, o zulmeden bu devlet, Kürtlerin yardımına niye koşuyor?.. Bıraksın kendi haline.. Gerçekten, Kürtlere karşı bir zulüm politikası amaçlanıyorsa..”
Depremde can verenlere Allah’tan rahmet dilerken, kapalı gözlerin bu vesile ile açılmasını da, Yüce Allah’tan niyaz ederim..
Samimi dindar Kürt halkı, kendilerine karşı bir önyargı olmadığının günlük hayatları ile birebir farkında..
Umarım, “Devlet bize zulmediyor” aldatmasına kapılarak, kendi kardeşine kurşun sıkanlar da, gerçeğin farkına varırlar..
Depremin acısı, kardeşlik ruhu ile atlatılır, şerler hayra tebdil olur; inşaallah!
Ali KARAHASANOĞLU/YENİ AKİT