En büyük velayet istikamet

Günümüzde büyük insan yetişme ve yetiştirme mevzuunda şartların namüsait  olduğu kanaatindeyim. Bununla beraber ümitsiz olmamak lazım
Çünkü beşer tarihinde hakikaten çok karanlık dönemler yaşanmıştır; yaşanmıştır  ama o en karanlık dönemlerde bile tevhid ruhu tamamen sönmemiştir. Daralmıştır,  büzüşmüştür, matlaşmıştır, ama bütün bütün silinmemiştir. Fetret dönemlerinde  Zeyd b. Amr, Varaka b. Nevfel gibi tevhidi haykıran insanların varlığı bunun  ispatıdır. Hatta hak ve hakikati aramak için kalkıp Rabaza’dan gelen Ebû Zer  veya Devs’in arslanı Ebu Hüreyre’yi de buna örnek gösterebiliriz.
Bu  açıdan belki hak dostlarının Allah’la münasebeti mahiyet ve şekil  değiştirmiştir, sayıları azalmıştır ama bütünüyle yok olmamıştır. Zaten  yeryüzündekilerin Allah ile münasebeti olmasa arz yerinde durmaz. O halde hususî  manasıyla değil de umumî anlamda yeryüzünde her zaman Allah’ın dostları olmuştur. Umumî anlamda velâyet dediğimiz şey bütün mü’minleri kapsamaktadır ki  ayetin beyanıyla bütün mü’minler Allah’ın dostudur: “Allah’ın velî kulları için  korku ve tasalanma söz konusu değildir. Velîler o kimselerdir ki O’na iman edip,  emirlerine aykırı hareketlerden sakınırlar.” (Yunus, 10/62-63)
Hususî ve ıstılâhî manada veliye gelince -ki bu kendi uzaklığını aşarak bize şah  damarından daha yakın olan Cenab-ı Hakk’ın yakınlığına ulaşmış kişidir- bu tip  insanlar her zaman bulunmayabilir. Bu manada veli olabilmenin bazı şartları vardır. Bu şartların başında hiç şüphesiz “ümmehât” denilen İslam’ın vazgeçilmez  emirlerini yerine getirmek, menhiyâttan (yasak olan şeylerden) içtinab etmek  gelir. Bunu “Allah’ın hudutlarına saygılı olmak” şeklinde de ifade edebiliriz.  Bu hudutlara saygıyı bazıları seyr-i sülûk-i ruhâni ile, bazıları çile, bazıları evrâd u ezkârda ve ibadette derinleşmekle süslemiş, böylece cismaniyete ait  uzaklığı aşarak Üstad’ın yaklaşımıyla “kalp ve ruhun derece-i hayatına  yükselmişlerdir”. Bu insanlar sürekli farklı şeyler duymuş, farklı şeyler  hissetmiş, farklı bir mertebede yaşamış ama bunların hiçbirini bir fevkalâdelik  saymamışlar. Onlar bu farklılıklara Cenâb-ı Hakk’ın kendi yolunda olanlara birer  lütfu da olabilir, imtihanı da olabilir nazarıyla bakmışlar ve sürekli temkin  soluklamışlardır. Allah’a ulaşma cehd ve gayretlerinde hiçbir beklenti içine  girmemiş, ibadet u taatlarındaki derinleşmeleri havada uçmaya, suda yüzmeye bina  etmemişlerdir. “Dini yalnız O’na has kılarak Allah’a kulluk et.” (Zümer, 39/2)  fehvasınca halisane, dini de, diyaneti de yalnız O’na tahsis ederek Mâbud-u  Mutlak, Maksûd-u bi’l-istihkak olan Allah’a ubudiyetle ömürlerini  geçirmişlerdir.
Keramet Hedef Değildir
Yalnız bu hususî manadaki  velâyetin ihtiva ettiği bazı fevkalâde hallere mazhar olma bence insanın  hedefinde olmamalıdır. Zira Allah dostu olmanın yegane yolu bu değildir.  Üstad’ın gösterdiği acz u fakr, şevk u şükür yoluyla da insan hak dostu  olabilir. Mesela sahabe-i kiramın hepsi velidir ama hiçbiri velilerin geçtiği  yoldan geçmemiştir. Sahabenin hepsinin veli olduğu meselesi ulema arasında genel  kabule mazhar olmuş ve çokları tarafından dile getirilmiş bir kanaattir. Çünkü  sahabe Nebi huzurunun insibağına mazhar, her gün oturdukları yerden maide-i  semaviye (semavi sofra) ile taltif edilip din adına yeni, orijinal mesajlarla  karşılaşan, böylece gökler ötesini her gün bir kere daha kendine has rengi ve  deseniyle duyan insanlardır. Bu açıdan hiç kimse onların seviyesine ulaşamaz ve  mutlak fazilet onlara aittir. Dolayısıyla veli derken, evliya derken derecesine  göre akla ilk önce sahabe-i kiram gelmeli, sonra yine derecesine göre tâbiin-i  izam, tebe-i tâbiin gelmelidir.
Meseleye bir de sahabi mesleği kavramı açısından bakmak lazım. Üstad, mesleğimizin sahabe mesleği olduğunu söylüyor.  Öyleyse bu meslekte velilik de sahabe veliliği türünden olur. Yani çok  harikulâde haller olmayabilir. Nitekim sahabenin harikulâde halleri çok yoktu  ama inançları çok kavi idi. Cennet’i görüyor gibi, Cehennem’i ürpertiyle temaşa  ediyor gibi davranıyorlardı. Tam ihsan şuuruyla, Allah’ı görüyor gibi kulluk  yapıyorlardı. Her davranışlarında Allah’a iman nümayandı. Baştan aşağı bütün  tavırlarında, davranışlarında, çehrelerinde Allah’a olan inanç ve itimatlarını okumak mümkündü.
Hiç mi kerametleri, hiss-i kable’l-vukûları (hadiseleri  olmadan önce hissetmek) yoktu. Belki vardı ama izhar etmiyorlardı. Onlar  etmediği gibi tabiin ve tebe-i tabiin döneminin büyük insanları da, İbrahim  Edhem’ler, Fuzayl b. İyaz’lar, Cüneyd-i Bağdadiler de izhar etmiyordu.
Bu açıdan bakınca günümüzde kendilerini Kur’an’a, Hakk’a, Hak ve Kur’an  hizmetine adamış ruhlar arasında bir çok hak dostları vardır. Sorumluluklarını hakkıyla yerine getiren, kaçınacakları şeylerden kemal-i hassasiyetle kaçınan,  Üstad’ın takva tarifi içinde, farzları yerine getirip büyük günahlardan uzak  duranlar arasında çok velinin olabileceği kanaatindeyim. Onlar yaptıkları hizmetler karşısında elâlemin kendilerini uçurmasına mukabil uçmayan, bir el  işaretiyle ay ve yıldızları yere çekebilecekleri söylense bile kendilerini, ne  olduğunu, nerede durması gerektiğini bilen gençlerdir bunlar. Allah’a ibadetten  ve O’nun dinine hizmetten hiç yılmayan, altmış yıl füze hızıyla koştursa da “kat  etmemiz gereken daha çok mesafe var” diyenlerdir.
Hâsılı; hususî manada  velilik asla hedef olmamalıdır. Allah’ın takdir buyurduğu istikamette ve  sorumluluk şuuru içinde hayatını devam ettirmeli ve fevkalâde hallere mazhar  olma beklentisi içinde bulunmamalıdır.
1- Halihazırda büyük insan  yetişmesi mevzuunda şartlar namüsait olmakla birlikte ümitsiz değiliz. Çünkü  beşer tarihinin en karanlık dönemlerinde bile tevhid ruhu tamamen  sönmemiştir.
2- Günümüzde kendilerini Hak ve Kur’an hizmetine adamış, Üstad’ın takva tarifi içinde, farzları yerine getirip büyük günahlardan uzak  duranlar arasında birçok veli vardır.
3- Hizmet insanları, Allah’ın  takdir buyurduğu istikamette ve sorumluluk şuuru içinde hayatını devam ettirmeli  ve fevkalâde hallere mazhar olma beklentisi içinde bulunmamalıdır
Kaynak: http://www.samanyoluhaber.com/kultur/en-buyuk-velayet-istikamet/742916/#ixzz1qgWMJEgD

Post Author: SerGe

Leave a Reply