General Nelson, 1805’de yapılan ünlü Trafalgar Savaşı’nda Napolyon’un ipini çektikten sonra, sancak gemisinin ambarlarından birinde son nefesini verirken, üniformasındaki 3 nişandan biri, bu ay-yıldızlı zarif Osmanlı nişanıydı.
Salih Mercan’ın yazısı
Amiral Nelson, 1798 yılında yine Fransızlara karşı yaptığı bir deniz savaşında sağ kolunu kaybetmiş ve İngiltere’de bir süre tedavi görüp iyileştikten sonra görevinin başına dönmüştü. Savaş bütün şiddetiyle devam ediyordu. Çekilen Fransız donanması şimdi Akdeniz’deydi, nereye yöneleceğiyse İngilizlerin meçhulüydü. Oysa Fransız gemileri, Napolyon Bonapart’m hiç beklenmedik kararıyla rotalarını Mısır’a çevirmişlerdi.
Dönüp dolaşan ve İskenderiye Limanına gelen İngiliz filosu, 1 Ağustos 1798’de gün batınıma yakın bir saatte nihayet Fransız gemilerini gördü. Nelson hep yaptığı gibi vakit kaybetmeden hücum emrini verdi. Baskına uğrayan Fransız gemileri büyük bir şaşkınlık içindeydi. 5 Fransız gemisine, 8 İngiliz gemisi ateş açtı. Saatler gece yansını gösterirken, Napolyon’un, Mısır’a çıkarma yaptığı filosu darmadağın olmuş, çoğu batmış veya esir alınmıştı. Bu arada Amiral Nelson da başından ağır yaralanmıştı. Ancak o sırada Nelson, yaralarına değil de, elinden kaçırdığı 2 Fransız gemisine yanıyordu!
İşte bu zafer sonrasında Sultan III. Selim, Amiral Nelson’u, “Bilvesile” Osmanlı’ya yardımlarından dolayı tebrik etmiş ve “daima hafifçe titreyip pırıldayan” pırlanta sorgucu ve apoletin püsküllerinin hemen bitişiğindeki ortası beyaz ay yıldızlı “murassâ nişanı”nı göndermişti. Diğer Osmanlı hediyelerinin altın kılıflı bir kılıç, altın kaplama bir zarf ve kahve fincanı takımı olduğunu öğreniyoruz.
III. Selim’in bu değerli hediyeleri, halen Londra civarında, İngiliz Deniz Harp Okulu’nun bulunduğu Greenwich’deki İngiliz Deniz Müzesi’nde teşhir edilmektedir.
Zaferiyle Osmanlı Devleti’ne dolaylı olarak yardımda bulunan Nelson, padişahtan aldığı pırlantalı sorgucu önemli törenlerde taktığı gibi, murassa nişanını da göğsünden hiç eksik etmemiştir. Hatta 1805’de yapılan ünlü Trafalgar Savaşı’nda Napolyon’un ipini çektikten sonra, savaşta aldığı yaralardan dolayı sancak gemisinin ambarlarından birinde son nefesini verirken, üniformasmdaki 3 nişandan biri, bu ay-yıldızlı zarif Osmanlı nişanıydı.
Şimdi Greenwich’delci İngiliz Deniz Müzesi’ne gidenler, Nelson’un bir tutam saçıyla birlikte murassa Osmanlı nişanını ve “çelenk” adı verilen pırlanta sorgucunu, kılıç ve kahve takımıyla birlikte görerek şu savaşların nelere kadir olduğunu düşüneceklerdir muhtemelen.
Velhasıl Osmanlı Devleti, herkesin çöktü çö-kecek dediği yaralı bir döneminde dahi yabancı generallerin göğsüne bir nişan taktığı zaman, bu, dünya tarihine geçen bir hadise oluyordu. “Ya bugün?” demeye dilim varmıyor…
Derin Tarih Dergisi